Skip to main content

EL KIRIKLARI

Elin birçok kemikten oluşan ve kompleks fonksiyonlarına izin veren bir destek yapısı vardır. Bu destek yapının bazı kısımlarına parmak ve el bileğinin hareketlerini sağlayan kaslar bağlanırlar. Kemikler üzerine gelen aşırı kuvvetlere bağlı kırıklar oluşabilir. Kırık oluştuğunda ağrı, şişlik, morarma, şekil bozukluğu hasarlanan bölgenin kullanılamaması gibi şikayetler oluşur. Kırıklar ayrışmamış şekilde olabilecekleri gibi aşırı parçalı ve deformite oluşturacak kadar birbiriden ayrışmış olabilir. Bazı kırıklar kemiğin gövdesindedir, bazı kırıklar ise kemiğin uç kısmında eklem içine kadar uzanır. Eklem içine ulaşan kırıkların tedavisi daha zordur. Genellikle eklem hareket kısıtlılığı oluşur. Parçalı kırıklar genellikle yüksek enerjili travmalardan sonra oluşur. Açık yaralanma ile birlikte olan kırıklarda enfeksiyon (iltihap) riski vardır.

Hastanın muayenesi ve röntgen incelemesi sonrası tanı genelde konur. El çok karmaşık bir yapıya sahip olduğu için kırık değerlendirmesinde deneyim önemlidir. Bazı kırıklarda tedavi yönteminin saptanmasında bilgisayarlı tomografik inceleme yapılabilir.

Atel veya tam alçı yerinden oynamamış kırıkların tedavisi için kullanılabilir.
Bazı kırıklar anestezi sonrası anında radyolojik inceleme yapmaya olanak sağlayan skopi denen makineler yardımı ile kapalı olarak karşı karşıya getirilip teller ile sabitlenebilir.

Eğer açık yara mevcut ise veya kırıkların karşı karşıya getirilemiyor ise yara açılarak kemik parçaları karşı karşıya getirilir. Plak, vida ve teller kullanılarak kırık sabitlenir. (Şekil 1-2-3)

Kırık eklem yüzüne uzanıyor ise eklem yüzünün çok özenli şekilde düzeltilerek sabitlenmelidir. Kemik aşırı derecede parçalı ise veya kemik defekti varsa vücudun başka yerlerinden alınan kemik parçaları kırık bölgesine yerleştirilebilir. Kemik grefti kaynağı olarak el dirsek ve kalça kullanılabilir. Kemik grefti alınması hastaya herhangi bir hasar vermez; her operasyon sonrası oluşabilecek iltihap ve yara iyileşme sorunları dışında istenmeyen durum nadir görülür.
Yara çok kirli veya kırık çok parçalı ise kırık alt ve üstünden kemiğe tatbik edilen pinlerin üzerine vücudun dışından tatbik edilen barlar (eksternal fiksatör) yardımı ile kırık sabitlenebilir. Eklem içi çok parçalı kırıklarda bar üzerinden uygulanan pinler birbirinden uzaklaştırılarak bağlara bağlı olan kırık parçalarının orijinal yerlerine yakın şekle getirilmesi sağlanabilir (ligomatotaksis).
Kırığın yeri ve şekline göre kırık kaynama süresi değişir. Kırık sonrası eklem hareketleri kısıtlanabilir Bu yüzden kırık kaynaması sağlandıktan sonra mümkün olduğunca erken sürede fizik tedaviye başlanmalıdır.

TORTİKOLİS ( BOYUNDA EĞRİLİK 

Doğumsal tortikolis (Doğumsal boyunda eğrilik)

Eğrilik doğum sonrası göze çarpar. Çocuğun boynu tutlmuş tarafa dönük çene karşı omuza dönüktür. Doğumdan sonra tutlmuş olan boyun kası (sternokleidomastoid kas) üzerinde sertlik ve kitle ele gelir. Bu kitle zamanla gerileyebilir.

İlk doğum veya ters gelen doğumlarda görülme sıklığı daha fazladır. Anne karnında duruş bozukluğuna bağlı oluşmuş olabileceği düşünülmektedir. Bu hastalarda doğumsal kalça çıkığı ve ayak bozuklukları olabileceği için araştırılmalıdır.

Klinik çok farklılık gösterir. Hafif hareket kısıtlılığından aşırı kafa şekil bozukluğuna(plagisefali) kadar değişen bulgular vardır. Beraberinde yarasa kulağı olabilir. Daha büyük çocuklarda bir omuz yüksekte olduğu için belde eğrilik var şüphesi ile gelebilirler. Röntgen incelemesi ile boyun omurlarında değişiklik olup olmadığı araştırılmalı gereğinde MRI tetkiki yapılmalıdır.

Hastaların %90’I masaj ve egzersiz ile düzelip mükemmel sonuçlar alınabilir. Tanı konur konmaz ebebeyinlere egzersiz tariflenerek çocuğun egzersiz programına başlanır. Egzersizler nazikçe yapılmalıdır. Germe egzersizlerinin yanında çocuğun tutulmuş tarafa aktif dönmesini sağlayacak manevraların yapılması gerekir. Oyuncak veya televizyonun eğrilik ters tarafına konması vb.

Süt çocukluğu ve yürüme döneminde cerrahi girişimden kaçınılmalıdır. Olguların %10 kadarında cerrahi tedavi uygulanır. Genellikle cerrahi tedavi okul çağında yapılır. Cerrahi iyi sonuçlar verir cerrahi uygulamada tutulan boyun kasının uzatılması sağlanır. Cerrahi sonrası germe egzersizlerine tekrar başlanmalıdır. Ameliyat sonrası egzersiz verilip herhangi bir cihaz kullanılmadan sorun çözülebilmektedir.

ELDE YANIKLAR

Yanık cildin sıcak bir cisim ile karşılaşması sonrası deri hücrelerinin ölmesi ile oluşan doku hasarlanmasına verilen addır.  Sıcaklığın derecesi ve dokunun sıcak ile temas süresi yanık şiddetini belirler. Eğer çok sıcak bir cisim ile bir süre temas edilir ise cildin tam kat hasarlanması oluşabilir hatta cilt altı dokularda yanığa bağlı hasarlanmalar oluşabilir. (Şekil 1)

Yanıklar her zaman sıcak ile olmayabilir. Yanıklar bazen kimyasal maddeler yoluyla oluşabilir.

Yanık dereceleri

  1. Derece yüzeyel= sadece ciltte büller olmadan kızarıklık vardır.
  2. Derece kısmi kalınlıkta cilt hasarlanması görülür. Büller mevcuttur.
  3. Derece tam kat cilt hasarlanması vardır. Cilt beyaz ve serttir
  4. Derece daha derin dokular kiriş sinir eklem vb dokularında etkilendiği yanık tipidir.

Yanık oluşumu sonrası hemen elin sıcak materyalden uzaklaştırılması ve soğuk suyun altında temizlenmesi gerekir. Soğuk uygulama ilk başta yapılması gereken şeydir. Ama hiçbir zaman buzun direkt cilt ile temas etmemesi gerekmektedir. Mutlaka bez vb bir materyal ile sarıldıktan sonra cilt üzerine uygulanmalıdır. İlk gün ağrının giderilmesi ve cildin koruyucu tabakasının kaybolmasına bağlı sorunların giderilmeye çalışılması ana amaçtır. Bunun için yanık bölgeye bir tabaka oluşturacak şekilde mikrop önleyici merhemler(silverdin vb) bölgesel uyuşma sağlayan kremler(anestol vb) karıştırılarak uygulanır. İlk gün ağrı çok yoğun olabilir. Özellikle bölgesel uyuşma sağlayan merhemlerin etkisi geçtikçe karışım tekrar tekrar uygulanabilir.
Yaralanma yüzeyi vücudun önemli kısmını kapsıyor ise hastanın hastanede takibi gerekir. Çünkü yanık ile birlikte hayatı tehtit edebilecek sıvı kayıpları ve enfeksiyon riski oluşabilir. Eğer yanık sadece elde ise genellikle pansuman takipleri yapılır.

  1. Derece yanık soğuk uygulama sonrası ağrı azalmasını sağlayacak merhemler uygulanması ile kısa zamanda iyileşir
  2. Derece yanıkta buna ek olarak oluşan büllerin içindeki sıvılar temizlenir. Daha sonra oluşabilecek cilt gerilmesini engellemek için atelleme yapılabilir. Cildin koruyucu tabakasının bozulduğu durumlarda mikrop önleyici merhemlerin ağrı azaltan merhemler ile karıştırılıp pansuman yapılarak takibi uygundur.
  3. Derece tam kat cildin yandığı durumlardır. Ölü derinin uzaklaştırılması sonrası uzun dönem pansuman takibi yapılır. Pansuman takibi süresi yanık derecesine ve iyileşme durumuna göre değişir. İyileşme sırasında oluşabilecek kasıntı ve çekilmeleri önlemek için atelleme yapılır. Cilt altı dokuların uygun duruma gelmesinden sonra başka yerden alınan derilerin cilt kaybı olan yerlere aktarılması ameliyat ile sağlanır. İyileşme sonrası gelişebilecek kasıntı ve çekilmeler için çeşitli cerrahi teknikler ile gevşetmeler yapılır. Uzvun etrafının çevresel olarak yandığı durumlarda uzvu bir turnike gibi sıkan kasılma dokusu oluşabilir. Bu durumda kasılma dokusu çıkarılıp uzak doku nakilleri yapılabilir. (Şekil 2,3)

      Genelde elde oluşan yanıkların tedavisi sorunludur. Yanık sonrası derinin iyileşmesindeki sorunlar nedeni ile elde oluşan kasılmaların tedavisinde uzun süreli sabır gerektiren bir tedavi süreci gerekir. Sorunların çözümü için birden fazla operasyon gerekebilir. Aylar yıllar süren iyileşme sürecinde kasılmaların oluşmaması için atellemenin yanında fizyoterapininde yararı vardır.

      ROMATOİD ARTRİT

      Romatoid artrit genellikle el ve ayak eklemleri de dahil olmak üzere, simetrik olarak eklemlerde inflamasyon ve bunun sonucunda şişme, ağrı ve zamanla eklem içinde hasara yol açan otoimmün(vücudun kendi dokularına karşı bağışıklık sisteminin savaştığı hastalıklar)  bir hastalıktır.


      Romatoid artrit vücutta değişik bulgular ile de ortaya çıkabilir. Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Genetik yatkınlık ve diğer birçok faktör hastalığı oluşturan otoimmün reaksiyonu ortaya çıkarıyor olabilir. Hastalık toplumda % 1 oranında görülür ve kadınlarda erkeklere oranla 2 veya 3 kat daha sıktır. Genellikle 25-50 yaş arasında ortaya çıkar. Ancak diğer yaşlarda da görülebilir. Bazı kişilerde hastalık kendiliğinden gerileyebilir. Tedavi ile her dört kişiden üçünün bulguları azalabilir. Ancak buna karşın her on kişiden birinde dereceli işlev kaybı gelişir. Bu hastalıkta otoimmün sistem eklem yüzeyini örten dokulara yönelir. Giderek kıkırdak, kemik ve eklem bağları aşınır. Sonuçta eklemler değişen oranlarda yıkıma uğrarlar.

      Romatoid artrit aniden aynı anda birden fazla eklemde şişlik, ağrı, ısı artışı(inflamasyon) ile ortaya çıkabilir. Çoğu zaman sessizce başlayıp çeşitli eklemleri etkiler. Vücudun sağ veya sol tarafında belirli bir eklem tutulmuşsa, aksi tarafta da aynı eklemde inflamasyon ortaya çıkar. El ve ayak parmakları, el bileği, dirsek, ayak bileği gibi küçük eklemlerde başlaması tipiktir. inflamasyon olan eklemler, sıklıkla uyandıktan ya da uzun süre hareketsiz kaldıktan sonra ağrılı ve sıklıkla tutuktur. Bazı hastalar öğleden sonraları kendilerini yorgun ve güçsüz hissederler. Etkilenen eklemler büyüyerek deforme olabilirler. Kimi eklemlerde kontraktür gelişir ve belirli bir pozisyonda kalıp açılamazlar. El parmakları serçe parmağına doğru eğilir. Şiş el bileğinde karpal tünel sendromu gelişebilir. Diz arkasında oluşabilen kistler, patlayarak ayaklarda şişme ve ağrıya neden olabilirler. Hastaların % 30-40’ında genellikle hasta eklemlere yakın yerlerde, deri altında nodüller ortaya çıkar (Şekil 1). Romatoid artrit hafif bir ateş ile birlikte damarlarda vaskülit adı verilen inflamasyonlara da yol açabilir. Bunun sonucu olarak sinir hasarı ayak ülserleri görülebilir. Akciğer zarının ya da kalbin en dış tabakasının inflamasyonu (plörezi, perikardit) veya skar oluşumu sonucu göğüs ağrısına, solunum güçlüğüne ve kalp fonksiyonunun bozulmasına yol açabilir.

      Romatoid artriti, artrit yapan diğer hastalıklardan ayırmak bazen zor olabilir. Aşağıdaki bulgulardan dördü olan hastalarda romatoid artrit olasıdır.

      • Sabahları 1 saatten fazla süren tutukluk (en az altı haftadan beri)
      • Üç ve daha fazla eklemde inflamasyon (en az altı haftadan beri)
      • El, el bileği ve parmaklarda artrit (en az altı haftadan beri)
      • Kanda romatoid faktör bulunması
      • Röntgen filminde karakteristik değişiklikler.

      Hastalarda laboratuvar testleri, eklem sıvısı muayenesi veya bazen de biyopsi, tanı için gerekli olabilir. 9/10 hastada kanda eritrosit sedimantasyon hızı artmıştır. Çoğu hastada hafif kansızlık vardır. Nadiren beyaz kan hücre sayısı da azalır. Romatoid artritli hastaların çoğunda kanda ayırt edici antikorlar (romatoid faktör) mevcuttur. Her hastada romatoid faktöryüksekliği saptanamayabilir veya romatoid faktör yüksek olan her hasta romatoid artrit olmayabilir. Bu aynı zamanda kronik karaciğer hastalarında ve bazı infeksiyonlarda (kimi kişilerde) hastalık olmaksızın da pozitif olabilir. Romatoid faktörün yüksek düzeyde olması romatoid artritin şiddeti ile ilişkilidir.

      Romatoid Artritli hastalarda tedavi çok yönlü yürütülür. Hastalara ilaç tedavileri yanında, bilinçlendirme, dinlenme ve egzersiz önerileri, başkalarına bağımlı olmalarını önleyebilecek destek araçlar sağlanması ileri olgularda cerrahi tedaviler söz konusu olabilir. Tedavi inflamatuvar süreci baskılamak, hastayı aktif hale getirmek, tutukluk ve ağrıyı önlemek ve genel olarak yakınmaları azaltma amacına yöneliktir ancak tamamen hastalığı ortadan kaldırmaz. Romatoid artrit kontrol edilmediğinde giderek kalıcı fonksiyon kayıplarına yol açtığından tedavi mutlaka bir uzman hekim tarafından yönlendirilmelidir.
      Poliartrit (birden fazla bulguları gösteren romatizma çoğunlukla 20- 60 yaslarındaki kadınlarda görülür. Bilateral ve simetrik olarak başlar, el bileği veya metakarpofalangeal eklemleri tutar. Sinovial enflamasyon ilerleyici tarzda eklemi bozar. Kıkırdak, eklem kapsülü, ligamanlar progresif olarak harap olur. Romatoid sinovit, el ve el bileği seviyesinde ekstansor ve fleksor tendonların sinovyal dokularını tutarak uzun dönemde tendon rüptürlerine neden olur. Ekstansor tendonlar fleksor tendonlara göre daha fazla tutulurlar. Tendon kopması en çok başparmağı yukarı kaldıran kirişte oluşur. Romatoid artrit sonucu el ve el bileğinde şekil değişiklikleri görülür.

      Eklemlerde ilaç tedavisine cevap vermeyen romatoid eklem şişlikleri için, eklem harabiyetini önlemek amacı ile sinovektomi (eklem kılıfı temizlenmesi) uygulanır. Kiriş kopmalarını önlemek amacı ile tenosinovyektomi (kiriş kılıflarının temizleme) işlemi yapılabilir. Aşırı eklem hasarlanmalarında eklemin tamamen çıkarılıp yerine protez uygulamaları (özellikle trapezo-metakarpal eklem ve metakarpofalangeal eklem) yapılabilir Protez uygulaması yapılamayan eklemlere dondurma işlemi (özellikle başparmak metakarpofalangeal eklem) yapılabilir.

      OSTEOARTRİT VE EL

      Osteoartrit, süregelen bir eklem hastalığı olup, eklem kıkırdağı ve komşu kemik dokularda bozulma ile karakterize eklem ağrısına ve tutukluğuna neden olan bir hastalıktır.
      Osteoartrit en sık görülen eklem hastalıklarından birisidir. Kadınlarda ve erkeklerde eşit sıklıkta görülür. Ancak erkeklerde daha erken yaşlarda ortaya çıkabilir.

      Osteoartrit olasılıkla kıkırdağın yapısındaki bağ dokusuna ait maddeleri üreten hücrelerin anormal çalışması sonucu ortaya çıkmaktadır.
      Kemik ağrıları, eklem hareketlerinin kısıtlanması, kemiklerin çok daha kolay incinmesi ve kırılması gibi bulgulara osteoartritli hastalarda sıkça karşılaşılır.
      Hastalık ilerledikçe;
      •    Kemik ağrıları belirginleşir,
      •    Eklem hareketleri kısıtlanır,
      •    Krepitasyon denilen eklem hareketi sırasında tıkırtı sesi gelir ve giderek eklem açılmaz olur,
      •    Parmaklarda en uç eklemlerde çıkıntılar oluşabilir,
      •    Bazı eklemlerde ise eklem bağları gevşeyerek eklem stabilitesi bozulur,
      •    Sırt ağrısı,
      •    Bazen boyun ya da alt omurgada tutulum,
      •    Osteofitlerin (kemik çıkıntıları) sinirlere baskısı sonucu uyuşma,
      •    Kol ve bacaklarda güçsüzlük ve benzeri nörolojik sorunlara da yol açabilir.

      Hastalığın oluşma biçimi yeterince aydınlanamadığından nedene yönelik bir tedavisi yoktur. Ancak gidiş romatoid artrit kadar alevli değildir. Hastalara egzersiz, fizyoterapi, destek araçlar, ilaç tedavileri ve gerekirse cerrahi girişim gibi tedaviler uygulanır. Elde osteoartrit en çok 1. karpometakarpal eklemde görülür. Bu hastalık rizartroz olarak da adlandırılır. El fonksiyonları bozulma noktasına gelindiğinde cerrahi müdahale söz konusu olabilir.

      ÇEKİÇ PARMAK ( MALLET FİNGER ) YARALANMASI

      Parmağın en uç eklemine olan darbeler sonucu meydana gelir. Parmağı açan (düzleştiren) tendon (ekstansor tendon) parmağın en uç boğumundaki kemiğe (distal falanks) yapıştığı bölgede yaralanmıştır. Çoğu zaman parmak üzerinde hiçbir kesinin olmadığı kapalı yaralanmalar sonrasında görülür.

      Hastaya parmağı düzleştirmeye çalışması söylendiğinde bunu yapamaz, ancak diğer eli veya muayene eden doktor tarafından parmak düz pozisyona getirilebilir. (Şekil 1),

      Çekilecek direkt el grafilerinde bazı olgularda küçük bir kemik kırığının da olaya eşlik ettiği izlenir. (Şekil 2)

      Erken dönemde buz uygulaması ve nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar ağrı için faydalı olacaktır. (Şekil 3)

      Kemik kırığı izlenmeyen hastalarda ortopedi malzemeleri satan yerlerden temin edilebilecek çekiç parmak ateli 2 ay süre ile parmaktan hiç çıkarmadan uygulanır.

      Bu aşamada hastanın cerrahi müdahaleye gerek olmaksızın sadece atel ile izlenebileceği kararı mutlaka doktoru tarafından verilmelidir.
      Açık yaralanması olan, kemik kırığı da bulunan olgularda cerrahi müdahale gereklidir. Bu müdahale lokal anestezi ile gerçekleştirilir. Hem kırık kemik parçası, hem de yaralanan tendon onarılır. Parmağın en uç iki boğumunu yaklaşık iki ay süre ile düz tutacak bir tel konarak hastanın parmağını bu süre içinde bükmemesi sağlanır.

      Hastaların bir kısmı sadece görüntüsel bir problemleri olduğunu düşünerek uzman bir doktora başvurmazlar. Ancak tedavi edilmeyen olguların bir kısmı yaralanan tendonun kısalarak aşağı doğru yer değiştirmesi ile kuğu boynu deformitesi dediğimiz daha ileri bir şekil ve hareket problemine dönüşebilir. Bu nedenle tedavi süreci ve şekli ile ilgili bilgiyi bu konun uzmanları tarafından edinmek ve onların izleminde iyileşme sürecini geçirmek çok önemlidir.

      KAYAKÇI BAŞPARMAĞI (ULNAR KOLLATERAL BAĞ YARALANMASI)

      Parmak eklemlerimizin her iki yanında stabilizasyon sağlayan bağlar bulunur (Kollateral bağlar). Başparmak tabanındaki (parmak ucundan itibaren 2.eklem) kollateral bağlardan işaret parmağına yakın tarafta olanın(ulnar kollateral bağ) hasar görmesi sonucu kayakçı başparmağı(Skier’s thumb veya Gamekeeper’s thumb) denilen yaralanma meydana gelir. (Şekil 1)

      Bağlar veya ligamanlar, bildiğimiz gibi eklem bölgelerinde komşu kemikleri birbirine bağlar.  Bu eklemde başparmağı diğer parmaklardan uzaklaştıran bir zorlama ulnar kollateral bağda bir yırtılmaya neden olabilir. Ağrı, şişlik, kızarıklık, kavrama hareketlerinde güçsüzlük bu yaralanmanın belirtilerindendir. Erken dönemde buz uygulaması ve nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar faydalı olacaktır.

      Yaralanmanın boyutunu anlamak ve tedaviyi yönlendirmek için öncelikle fizik muayene yapmak gerekir. Başparmak ulnar kollateral bağ bölgesinde şişlik, hassasiyet, parmağı dışa doğru zorlama hareketlerinde ağrı ve parmağın daha rahat ve olması gerektiğinden fazla dışa dönmesi saptanan bulgulardır. Direkt grafide l eklemin anormal pozisyonu ve bazen küçük bir parça kemik kırığının eşlik etmesi dikkati çekebilir. MRI tetkiki yapılabilirse bize yırtığın tam lokalizasyonunu, kısmi veya tam yırtık olduğunu gösterir.

      Kısmi yırtıklar için uygun pozisyonda bir splint yapılarak fizyoterapi uygulamak yeterli olacaktır. Tam yırtıklar, kemik parçalarının da koptuğu olgularda ameliyat gereklidir. Çoğu el ameliyatında olduğu gibi aksiller blok anestezisi ile sadece kol uyuşturulur. Yırtık bağ, varsa kırık parça ile beraber kemikten koptuğu noktaya tespit edilir. Ameliyat uygulanan olgularda da sonrasında fizyoterapi mutlaka gereklidir.

      DÜĞME İLİĞİ (BOUTONNIERE) DEFORMİTESİ

      Parmağın orta ekleminin düzleştirilemediği bir deformitedir. Genellikle travma sonrası meydana gelir. Parmağın düzleştirilmesi oldukça karmaşık bir mekanizma ile olur. Parmak üstünde orta hatta giden bir tendon esas olarak parmağın alt ve orta boğumlarını (proksimal ve orta falanks) düzleştirirken, parmağın her iki yanından gelen tendonlar da uç boğumu (distal falanks) düzleştirir. Düğme iliği deformitesinde ortada yer alan tendon proksimal falanksta orta ekleme yakın düzeyde yaralanmıştır.

      Tipik görüntüsü ile oldukça kolay tanı konur. Travmalar dışında romatizmal hastalıklarda da görülebilen bir komplikasyondur.

      Mutlaka profesyonel yardım alınması gerekir.  Kapalı yaralanmalarda ilk yaklaşım fizyoterapi olmalıdır. Fizyoterapist kontrolünde uygun splintlemelerle ameliyat gereksinimi ortadan kalkabilir. (Şekil 1)

      Sadece fizyoterapinin yetersiz kaldığı olgularda cerrahi tedavi gündeme gelir. Cerrahi tedavide genellikle kopuk tendonu ucuca dikmek mümkün olmaz. Hastanın parmak orta eklemi fizyoterapi ile iyice yumuşatıldıktan sonra sağlam olan yan tendonlar kullanılarak yapılan çeşitli onarım teknikleri mevcuttur. Ancak cerrahi tedavi uygulansa dahi sonrasında uzun süreli bir fizyoterapi tedavinin olmazsa olmazıdır.

      DUPUYTREN HASTALIĞI

      Avuç iç derisinin hemen altında yer alan ve altından geçen tendon sinir ve damar yapıları için koruma görevi üstlenen yapının (fasya) anormal kalınlaşması ile meydana gelen bir durumdur. Fasya kalınlaşması avuç içinden başlayıp parmaklara doğru uzanır. Hastalığın ileri dönemlerinde parmaklarda avuç içine doğru bükülmeler ve deride nodül denilen bazı sertlikler ortaya çıkar. (Şekil 1)

      Bu hastalık ayrıca ayak tabanı ve peniste de görülebilir.

      Genellikle 40 yaş üzeri erkeklerde rastlanır. Şeker hastalarında görülme sıklığı fazla iken el yaralanmaları ve diğer meslek hastalıkları ile ilişkisi kanıtlanmamıştır. Küçük ve orta parmakta daha sık görülmekle beraber tüm parmakları etkileyebilir.

      Muayenede avuç içinde şişlik ve kıvrımlarda artış görülür. Şişliklerle bağlantılı kordon şeklinde kalınlaşmış sertlikler avuç içinde ele gelir. Hastalığın ileri evrelerinde parmaklarda kordonun çekmesine bağlı bükülme meydana gelir. Çoğu hastada her iki el birlikte etkilenir. Hastalık, erken yaşta başlarsa daha ciddi seyreder.

      Dupuytren hastalığına bağlı oluşan avuç içi nodüller tipik olarak ağrısızdır. Hastalık önce avuç içini düz yüzeylere koymakta güçlük ile fark edilir. Parmaklarda bükülme arttıkça günlük aktivitelerde kısıtlanma ve el yıkama, el sıkma, eldiven giyme,  bir şey tutma vb. hareketlerde zorluk  oluşur. Hastalığın gelişim hızı hastadan hastaya değişiklik gösterir.

      Başlangıç safhasındaki hastalarda fonksiyonlar etkilenmemiş ise hasta takibe alınır. Avuç içindeki nodüllerin varlığı parmaklarda bükülme yoksa tek başına ameliyat gerekliliği doğurmaz. Bu durumlarda nodüllerin üzerinden steroid enjeksiyonu hastalığın ilerleme hızı azaltabilir. Parmakların 70 derece ve üzerinde büküldüğü durumlarda cerrahi tedavi düşünülür. Cerrahide amaç avuç içi ve parmaklara kadar uzanan sertleşmiş fasyanın, damar sinir yapıları korunarak tamamının çıkartılmasıdır. Bazı olgularda sertleşmiş bantların çıkartılması sonrası deri örtüsünde meydana gelebilecek eksiklikler vücudun başka kısımlarından alınan deri greftleri ile giderilir. Ameliyat sonrası atel uygulanması ve fizik tedavi cerrahi tedavinin başarısı açısından çok önemlidir.

      TETİK PARMAK (TRIGGER FINGER)

      Tıp dilinde stenozan tenosinovit olarak da bilinen tetik parmak (trigger finger, trigger thumb) elde parmakların bükülmesini sağlayan tendonların ve onların belli noktalarda altından geçtikleri köprülerin (pulley) rahatsızlığıdır.

      Tıp dilinde stenozan tenosinovit olarak da bilinen tetik parmak (trigger finger, trigger thumb) elde parmakların bükülmesini sağlayan tendonların ve onların belli noktalarda altından geçtikleri köprülerin (pulley) rahatsızlığıdır.
      Tendonlar önkol kaslarından başlayıp parmaklara kadar devam eden uzun bir ip şeklindedir. Pulleyler ise tendonların belli noktalarda altlarından geçtikleri ve tendonun hareket düzenini sağlayan yapılardır.  Bu pulleyler tendonu kemiğe yaklaştırır. Tendonların etrafında tüneller içinde rahat kaymasını sağlayan ince bir yapı vardır (tenosinovyum)

      Parmağın tabanında mevcut olan pulleyin kalınlaşması, bazen de tendon kılıfında meydana gelen şişliklerden dolayı parmağın hareketleri sırasında takılma ve ağrı olmasına tetik parmak denir. Bu problem başladıktan sonra parmağın kullanılması genellikle buradaki yapıların daha fazla şişmesine yol açarak tablonun ağırlaşmasına neden olur. Bazen tam takılma ve parmak kilitlenmeleri oluşabilir.

      Genellikle oluş nedeni saptanamaz. Romatoid artrit, gut, diabet gibi sistemik hastalıklarda daha sık görülür. Nadiren avuç içi ve parmak tabanına olan travmalar etken olabilirler.
      Tetik parmak parmakların avuç içi bağlanma yerinde rahatsızlık hissi ile başlar. Bu bölgeye bası ile hassasiyet bulunur. Bu bölgede bazen nodül(sert şişlikler) hissedilebilir. İleri dönemlerde parmak takılmaya ve kilitlenmeye başlar.

      Tedavinin amacı parmağın takılmasını engelleyerek, hareketi esnasındaki rahatsızlık hissini ortadan kaldırmaktır. Fleksor tendon ve tendon kılıfına ait şişliğin azaltılması hareketi esnasında daha rahat kaymasını sağlar.  Bu amaçla aktivite azaltılması,  oral antiinflamatuvar ilaçlar ve atel kullanımı belirtileri yeni başlayan hastalarda tercih edilir. Bölgeye steroid enjeksiyonu semptomların azalmasına yardımcı olabilir. Fakat steroid’in tendon yapılarına uzun vadede verdiği zararlardan dolayı çok kullanmıyoruz.
      Uzun süren ve medikal tedavi ile yanıt alınamayan olgularda sıkışmaya neden olan pulleyin cerrahi olarak gevşetilmesi seçilmesi gereken tedavi seçeneğidir. Ameliyat avuç içinde küçük bir kesi ile lokal anestezi altında gerçekleştirilir. Ameliyat sırasında tendon kılıfı etrafında yakın seyreden damar sinir yapılarının korumaya alınması önemlidir.  Ameliyat sonrası dönemde belirtiler genellikle tamamen geriler ve iyi yapılan cerrahi sonrası tekrarlama oluşmaz. Bazı hastalarda aşırı iyileşme dokusu nedeni ile yara bölgesi sertlikler oluşabilir. Bu genelde evde yapılan masajlar ile zaman içinde geriler.