Skip to main content

Boksör Kırığı Nedir ? ( 5.metakarp distal uç kırığı)

Boksör kırığı, elin beşinci parmağına ait metakarp kemiğinin (tarak kemiği) uç kısmında meydana gelen bir kırık türüdür. Bu kırık, parmağın eklem yaptığı bölgeye yakın bir yerde oluşur. Genellikle, sert bir cisme, duvara ya da masaya kontrolsüz bir şekilde yumruk atma sonucunda ortaya çıkar. Kısacası, boks sporunda ve benzeri aktivitelerde sıkça görülen bu tür kırıklar, elin beşinci parmağındaki metakarp kemiğinin uç kısmında yer alan eklem bölgesine yakın bir kırık olarak tanımlanır. Bu tip yaralanma, genellikle büyük bir kuvvetin ani ve doğrudan bir darbe sonucu kemiğin kırılmasına neden olur.

Boksör kırığı belirtileri nedir ?

Darbe sonrası, elin üst kısmında genellikle belirgin bir şişlik ve yoğun bir ağrı ile karşılaşılır. Bu belirtilerin yanı sıra, beşinci parmakta bükülme hareketinin zorlaşması da sıkça gözlemlenen bulgular arasındadır. Parmak, hareket sırasında ağrı yapabilir ve eklem hareketliliğinde kısıtlanmalar yaşanabilir.

Eğer darbe sonrasında açık bir yara oluşmuşsa, bu durum daha ciddi komplikasyonların ortaya çıkma riskini artırır. Açık yaralar, tendonlar veya sinirler gibi derin dokuların da hasar görme ihtimalini beraberinde getirir. Bu tür yaralanmalar, sadece kemikteki kırıkla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda çevre dokuların da etkilenmesine neden olabilir. Tendon veya sinir hasarları, parmak hareketliliğinde kalıcı bozulmalara yol açabilir ve iyileşme sürecini daha karmaşık hale getirebilir. Bu nedenle, açık yaraların uygun şekilde tedavi edilmesi ve gerekirse cerrahi müdahale yapılması önemlidir.

Kısacası, boksör kırığı sonrası oluşan şişlik, ağrı ve parmak hareketlerindeki zorluklar, genellikle kemik kırığının belirtileridir. Ancak, açık yaralar ve derin doku hasarları, tedavi sürecinde dikkate alınması gereken ek faktörlerdir ve bu durumlar profesyonel tıbbi müdahale gerektirir

Boksör kırığında ne yapılmalıdır?

Boksör kırığı belirtileri görüldüğünde, şişlik ve ağrıyı kontrol altına almak için buz uygulaması ve kolun yukarıda tutulması gibi ilk yardım önlemleri uygulanmalıdır. Buz, bölgedeki kan damarlarını daraltarak şişliği ve ağrıyı hafifletir. Buzu doğrudan cilt üzerine uygulamak yerine bir bez veya havluya sarılmış buz paketlerini kullanarak uygulama yapılabilir.. Buz uygulamasını 15-20 dakika süreyle yapabilir ve bunu saat başı tekrar edebilirsiniz.En kısa sürede tıbbi yardım alınmalı ve radyolojik tetkiklerle kesin tanı konulmalıdır.

Boksör kırığı tedavisi nasıl yapılır?

Tedavide ilk seçenek alçılamadır. Kırığı uygun şekilde düzeltip pozisyonladıktan sonra kırık hattını içine alarak sabitleyecek şekilde açı verilerek boksör kırığı ateli yapılır. Alçılama sonrası kırığın pozisyonu her hafta röntgen ile kontrol edilir. Toplamda 6 hafta süreyle alçı devam ettirilir. Alçı çıkarıldıktan sonra parmakların hareketini tekrar kazanması için fizyoterapi başlanmalıdır.

Eğer kırık çok parçalı ise, kapalı yöntemlerle düzeltmek mümkün değilse ya da düzeltildikten sonra yapılan kontrollerde tekrar bozulduğu gözlenirse cerrahi tedavi düşünülmelidir. Ameliyatla kırık hattı düzeltildikten sonra teller yardımı ile sabitlenir.

Ameliyat genel anestezi gerekmeden sadece o bölgenin duyusunu alan ulnar sinirin uyuşturulduğu ‘ulnar blok ile yapılabilir. bu sayede ameliyat sonrası anesteziye başlı oluşabilecek komplikasyonlar minimize edilir.

Boksör kırığında ameliyat gerekir mi?

Özellikle çok parçalı kırıklar söz konusu olduğunda, bu tür kırıklarda birden fazla kırık parçası bulunur ve bu parçaların doğru bir şekilde hizalanması zordur. Bu tür kompleks durumlarda, ameliyatsız tedavi yöntemleri yeterli iyileşme sağlayamayabilir. Kırık parçalarının yerinden oynanması ve iyileşme sürecinde uyumsuzluk, iyileşme sürecini uzatabilir ve fonksiyon kaybına neden olabilir.

Ayrıca, kırığa bağlı olarak parmaklarda rotasyon deformiteleri gelişebilir. Örneğin, beşinci parmak (küçük parmak) fazla içeriye veya dışarıya doğru kapanabilir. Bu tür deformiteler, sadece estetik açıdan değil, aynı zamanda fonksiyonel açıdan da sorunlar yaratır. Parmakların doğru hizalanmaması, ellerin işlevini kısıtlayabilir ve günlük yaşam aktivitelerini zorlaştırabilir. Eğer kırığın düzeltilmesi ve hizalanması yeterli düzeyde sağlanamazsa, bu durumun düzeltilmesi için cerrahi müdahale gerekebilir.

Boksör kırığı sonrası elim eski haline döner mi?

Doğru tedavi edilen olgularda elin fonksiyonlarını tamamen kazanmak mümkündür. Cerrahi yöntemlerle tel takılarak tedavi edilen olgularda kırık kaynadıktan sonra kemiiğin şekli tamamen eskisi gibi olmaktayken alçı ile takip edilen olgularda tam iyileşme sonrasında bile 5. metakarp kemiği çıkıntısında görüntü olarak eksiklik oluşabilir. Bu durum kozmetik bir sorun olarak değerlendirilmeli , elin fonksiyonlarının azalmadığı durumlarda fazla önemsenmemelidir.

Baş parmak kökü kireçlenmesi (1. CMC artriti)

Baş parmak kökü kireçlenmesi, başparmak tabanındaki kemiklerin eklem yüzeyini örten sağlıklı kıkırdak dokusunun kaybolması sonucu oluşan rahatsızlığa verilen isimdir. Zamanla birlikte yaşlanan, eskiyen ve yıpranan kıkırdak dokusu yerini düzensiz ve fonksiyonu zayıflamış kıkırdak dokusuna bırakır.

Baş parmak kökü kireçlenmesi ile ilgili videomuz

Başparmak kökü kireçlenmesi

Başparmak kökü kireçlenmesi kimlerde görülür ?

Baş parmak kökü kireçlenmesi sıklıkla 45 yaş üstü bayanlarda görülmekle birlikte daha önce başparmak eklemi etrafındaki bağlarda yaralanma geçiren ya da bağlarında esneklik olan , başparmak köküne yakın bölgede kırık öyküsü olan , ailesinde benzer rahatsızlıkları olan kişilerde de görülme ihtimali yüksektir.

baş parmak kökü kireçlenmesi sebebi ve tedavisi

Başparmak ağrısı neden olur ?

Başparmak kökündeki kıkırdak doku hasarlandığında eklemde oluşan hasar nedeniyle parmak hareketleri zorlaşır. İlk zamanlarda hareketle birlikte ilerleyen zamanlarda da istirahat halinde bile ağrı ve şişlik şikayetleri oluşur. Hasarlı kıkırdak dokusu sağlıklı bir eklem gibi güçlü ve rahat hareket edemeyeceğinden parmak ile yapılan tutma, kavrama , çimdikleme gibi hareketlerde kuvvet kaybı , hareketi tamamlamada güçlük görülebilir. Bunun yanı sıra eklem hattındaki bozulmaya bağlı başparmak kökünde çıkık görüntüsünü andıran şiş ve büyük eklem görüntüsü gibi deformiteler görülebilir.

Başparmak kökü ağrısı sebepleri

Başparmak kökü kireçlenmesi tedavisi nasıl yapılır?

Rahatsızlığın erken evrelerinde ameliyatsız tedavi yöntemleriyle rahatlama sağlamak mümkündür. Gün boyunca eklem üzerine buz ile soğuk uygulama yapmak , günde 1 ya da iki kere alınacak anti ınflamatuvar ilaçlar başparmak kökündeki inflamasyonu azaltacağından ağrı ve şişlik şikayetlerinde gerileme sağlayacaktır. Ayrıca başparmağı sabit tutacak şekilde el bilek splinti kullanılması eklem hareketini kısıtlayıp eklemin dinlenmesine ve iyileşmesine imkan sağlar.

Daha ileri olgularda eklem içini uygulanacak olabn steroid ile bir kaç ay süre için rahatlama sağlanabilir. Ancak steroid enjeksiyonu her ağrı şikayeti oluştuğunda tekrarlanabilecek bir tedavi yöntemi değildir. Çünkü uygulanan tekrarlayan dozlarda steroid uygulanması farklı yan etkilere yol açabilir.

Tüm bu tedavi yöntemlerinden fayda görmeyen hastalarda ameliyatla tedavi seçenekleri düşünülmelidir.Başparmak kökü tabanı kireçlenmesi için tanımlanmış ve kullanılmakta olan pek çok farklı cerrahi işlem vardır.

Başparmak kökü kiraçlenmesi ameliyatı nedir?

Cerrahi prosedürlerden biri eklem içinde kemiklerin kaynaştırılmasıdır ki bu yöntemin uygulanması eklem hareketini kısıtlar. Bir başka seçenek eklemin hasar görmüş parçasının çıkarılıp, kas kirişinden (tendon) doku nakliyle veya yapay maddelerle yeniden yapılandırılmasıdır. Diğer bir cerrahi yöntem 1. karpometakarpal artroplastisi olarak bilinen yapısı bozulmuş kıkırdan ve kemiklerin bölgeden uzaklaştırılıp, eklem çevresinden bulunan kas tendonlarının rotalarını değiştirerek başparmak ve el bileği kemikleri arasına tampon vazifesi görecek şekilde yerleştirilmesi işlemidir. Ağrı şikayetini azaltmakla birlikte, azalmış olan eklem hareketinde de rahatlama saglar.

Cerrahi sonrası birkaç hafta için alçı uygulanır. Genellikle fizik tedavi uzmanının içinde olduğu bir rehabilitasyon programı elinizin kuvvet ve hareketini kazanmanıza yardımcı olur. Rehabilitasyon programını başında hareketlerde zorluk ve rahatsızlık hissedebilirsiniz ancak zamanla bunlar azalır. Cerrahiden sonar tamamen iyileşme birkaç ay alır.

Baş parmak kökü ağrısının kapalı kameralı yöntemle ameliyatı nasıl yapılır?

Son yıllarda teknolojinin gelişmesi ile 1.9 ve 2.4mm kalınlığında optik kameralar geliştirilerek bu küçük eklemlerin kameralı yöntem ile görüntülenebilir hale gelmesi sağlanmıştır. Kameralar yoluyla ekelm görüntülenerek eklemde şişliğe neden olan yapısı bozulmuş dokular ve kireçlenmiş kıkırdak yüzeyler özel aletler yardımı ile temizlenir. EKlem yapısı bozulduğu için bir miktar dışarı doğru çıkmış başparmak eklemi de aynı anda yerine yerleştirilir ve aynı sorunun tekrarlamamsı için yine kapalı olarak askı sistemi ile sabitlenir.

Bu yöntem ile daha önce uygulanan açık cerrahilerde görülebileek yara iyileşme sorunları azalmıştır. Diğer yöntemlerde kullanılan 7-8cm lik uzun yara izleri yerine başparmak kökü etrafında 1cm den küçük 2-3 adet kesi ile tüm işlemler yapılabilmektedir. Bu sayede ameliyat sonrası dönemde görülebilecek yara açılması, dikişi izi gibi problerin azalmasını sağlar. Ameliyat sadece kolun uyuşturulması ile hasta uyutulmadan yapılmaktadır. uygulanan anestezi tekniği ile ameliyat sonrası 6-8 saat boyunca uyuşukluğun devam etmekte, ağrının en ağır olabileceği bu döenm hastalarımız için son derece rahat ve konforlu geçmektedir.

Ameliyat sonrası herhangi bir alçı yapılmadığı için elin ve parmakların erken dönemde kullanım sağlanmakta ve hastanın fizik tedavi programına hemen alınması mümkün olmaktadır.

Daha önceki yöntemlerde tarif edilen el bölgesinde kullanılan tendonların alınmasına ihtiyaç olmadığı için ameliayt sonrası döenmde elde daha az sorun olmaktadır. Tüm bu avantajları nedeniyle elin erken kullanımımı mümkün olmakta elde güç kaynı oluşma ihtimali azalmaktadır.

Sonuç olarak kameralı sistem ve askı yöntemi il başparmak kökü kireçlenme tedavisi hasta konforunu artırmakta erken kullanıma olanak sağlamaktadır.

Başparmak kökü kireçlenmesi nedeniyle kapalı yöntemle ameliyat olan hastanın görüşleri -1

Başparmak kökü kireçlenmesi nedeniyle kapalı yöntemle ameliyat olan hastanın görüşleri -2

Başparmak kökü kireçlenmesi nedeniyle kapalı yöntemle ameliyat olan hastanın görüşleri -3

BAŞPARMAK KİREÇLENMELERİNDE KAMERALI SİSTEM VE ASKI YÖNTEMİ İLE TEDAVİ

Başparmağın kök ekleminin elin fonksiyonu üzerinde çok büyük etkisi vardır. Başparmağın diğer parmaklar ile karşılıklı fonksiyon yapabilmesi için çeşitli yönlerde hareketli olması gereklidir. Bu, eklemin çok yönlü harekete izin vermesi ile sağlanır. Bu hareket açıklığındaki genişlik nedeni ile bu eklemde kireçlenme olasılığı yüksektir. Aynı zamanda başparmağı normal yerinde tutan bağlarda yaş ve kalıtsal özelliklere bağlı  gevşeme olması başparmağın dışa doğru bir miktar çıkmasına neden olur. Bu da eyer şeklindeki bu eklemin ahenginin bozulmasını sağlar. Bu eklemdeki şekil ve pozisyon bozukluğu da iki kıkırdak yüzey arasında sürtünme artışına neden olarak kireçlenme oluşumuna katkı sağlar.

50 yaş sonrası kadınların en önemli şikâyetlerinden birisi başparmağın tabanında ağrı başlamasıdır. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülmesine rağmen erkeklerde de hastalığa rastlanabilir. Kalıtsal özelliği olabilir. Ailesinde bu tip şikâyetleri olan hastalarda bir miktar daha fazla görülüyor. Başparmağın aşırı kullanıldığı özellikle 1. ve 2. Parmak arasına bir cismi sıkıştırma yoluyla iş yapan hastalarda bu kireçlenmenin oluşması çok daha sıktır. Kalça ve dizlerinde kireçlenme olan hastalarda başparmakta da kireçlenme olma olasılığı yüksektir. Ağrının başlamasından bir süre sonra veya ağrının başlaması ile aynı dönemlerde başparmak kökünde dışarıya kayma ve şekil bozukluğu başlar. Sonrasında başparmak hareketlerinde bozukluk ve özellikle büyük cisimleri tutup kavramakta zorluk şikâyetleri başlar. Hastalığın son döneminde başparmak hareketleri son derece ağrılı hale gelir. Kapı, kilit açma, yazı yazma, kavanoz açma gibi kullanımlarda zorluklar oluşabilir.   İlk dönemlerde sadece kullanma ile ağrı oluşmakla beraber sonraki dönemlerde dinlenme anında ve özellikle geceleri de ağrı olabilir. Hastalar çoğu zaman kavrama ve çimdikleme yapamadıklarından yakınırlar. Başparmak tabanında eklem ve çevresindeki şişmeye bağlı şekil bozukluğu daha da artar veya basmakla hassasiyet saptanabilir. Başparmak hareketleri giderek azalır ve hareket kaybı gelişir. Eklemde tıkırtı hissi olabilir. Normal film çekildiğinde eklemdeki bu şekil bozukluğu ve kireçlenme görülebilir.

Hastalığın başlangıç dönemlerinde ağrı kontrolü, buz tatbiki, ilaçlar, ateller ve eklem içi kortikosteroid enjeksiyonu ile sağlanabilir. Son zamanlarda ilaç olarak önerilebilen glikozamin de kullanılabilir. Ağrıların bu yöntemler ile kontrol altına alınamadığı durumlarda cerrahi tedavi düşünülür.

Eklem hareket genişliği azalmış, gece ağrıları artmış ve cerrahi dışı tedavinin yararlı olmadığı hasta grubunda eskiden seçilen cerrahi yöntem açık cerrahi ile eklem içi kıkırdakların temizlenmesi, başparmak kök eklemine ait kemiğin çıkarılarak boşluğun değişik tendon materyalleri ile doldurulması yapılmakta idi. Bu cerrahi türünden sonra açık cerrahi müdahaleye bağlı iyileşme döneminde uzunluk, yara sorunları, başparmak hareketlerinde güçsüzlük, harekete başlama ve eli kullanma süresinde uzunluk gibi dezavantajları mevcuttu.

Son yıllarda teknolojinin gelişmesi ile 1,9 ve 2,4 mm kalınlığında optik kameralar geliştirilerek bu küçük eklemlerin kameralı yöntem ile görüntülenebilir hale gelmesi sağlanmıştır. Bu eklemin sorunlarını kamera ile görüntülenmesi sonrası mevcut şişliğe neden olan yumuşak doku reaksiyonel fazlalıklarının, kireçli eklem yüzlerinin temizlenmesi ve bir miktar eklem yüzünün alınması mümkün olmaktadır. Bu arada bir miktar dışarı doğru çıkmış başparmak kemiğinin yerine oturtulması ve eklemin bir miktar aralığının açılması için yine anında röntgen çeken makinelerin yardımı ile kapalı olarak yapılan askı yöntemi sayesinde mümkün olmaktadır.

Bu yöntem ile yara iyileşme sorunları azalmıştır. Ameliyat sadece kolun uyuşturulması ile hasta uyutulmadan yapılmaktadır. Ameliyat sonrası ağrılar 6-8 saat uyuşukluğun devam etmesi nedeni ile olmamakta, en ağrılı dönem ağrısız geçirilmektedir. Ameliyat sonrası alçı yapılmadığı için erken kullanım sağlanmakta ve fizik tedavi programına hastanın hemen alınması mümkün olmaktadır. El bölgesinden daha önceki yöntemlerde alınan tendonların alınmasına ihtiyaç olmadığı için daha az sorun olmaktadır. Erken kullanım ve daha az miktarda kemik çıkarma işlemi olduğu için güç kaybı oluşumu azalır.

Sonuç olarak kameralı sistem ve askı yöntemi il başparmak kökü kireçlenme tedavisi hasta konforunu artırmakta erken kullanıma olanak sağlamaktadır.

TIRNAK BATMALARI

Tırnak batması tırnağın normal çıkış yönünden saparak etrafındaki deri dokusu içine gömülmesi sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Şiddetli ağrı ve ileri dönemlerde ortaya çıkan enfeksiyon hastanın günlük yaşantısını ve hatta psikolojisini etkileyebilir.

Uygun olmayan özellikle dar ayakkabıların giyilmesi, yanlış tırnak kesimi tırnak batmasının en sık nedeni olarak karşımıza çıkarken genetik bazı faktörlerde etken olabilir.

Tedavi genel olarak bilinenin aksine tırnağın çekilmesi değildir. Çünkü sorun tırnağın kendisinde değil, tırnağı oluşturan ve tırnağın altında bulunan tırnak yatağı dokusundadır. Bu nedenle cerrahi olarak tırnak yatağındaki sorunun düzeltilmesi gerekir.

TETİK PARMAK (TRIGGER FINGER)

Tıp dilinde stenozan tenosinovit olarak da bilinen tetik parmak (trigger finger, trigger thumb) elde parmakların bükülmesini sağlayan tendonların ve onların belli noktalarda altından geçtikleri köprülerin (pulley) rahatsızlığıdır.

Tıp dilinde stenozan tenosinovit olarak da bilinen tetik parmak (trigger finger, trigger thumb) elde parmakların bükülmesini sağlayan tendonların ve onların belli noktalarda altından geçtikleri köprülerin (pulley) rahatsızlığıdır.
Tendonlar önkol kaslarından başlayıp parmaklara kadar devam eden uzun bir ip şeklindedir. Pulleyler ise tendonların belli noktalarda altlarından geçtikleri ve tendonun hareket düzenini sağlayan yapılardır.  Bu pulleyler tendonu kemiğe yaklaştırır. Tendonların etrafında tüneller içinde rahat kaymasını sağlayan ince bir yapı vardır (tenosinovyum)

Parmağın tabanında mevcut olan pulleyin kalınlaşması, bazen de tendon kılıfında meydana gelen şişliklerden dolayı parmağın hareketleri sırasında takılma ve ağrı olmasına tetik parmak denir. Bu problem başladıktan sonra parmağın kullanılması genellikle buradaki yapıların daha fazla şişmesine yol açarak tablonun ağırlaşmasına neden olur. Bazen tam takılma ve parmak kilitlenmeleri oluşabilir.

Genellikle oluş nedeni saptanamaz. Romatoid artrit, gut, diabet gibi sistemik hastalıklarda daha sık görülür. Nadiren avuç içi ve parmak tabanına olan travmalar etken olabilirler.
Tetik parmak parmakların avuç içi bağlanma yerinde rahatsızlık hissi ile başlar. Bu bölgeye bası ile hassasiyet bulunur. Bu bölgede bazen nodül(sert şişlikler) hissedilebilir. İleri dönemlerde parmak takılmaya ve kilitlenmeye başlar.

Tedavinin amacı parmağın takılmasını engelleyerek, hareketi esnasındaki rahatsızlık hissini ortadan kaldırmaktır. Fleksor tendon ve tendon kılıfına ait şişliğin azaltılması hareketi esnasında daha rahat kaymasını sağlar.  Bu amaçla aktivite azaltılması,  oral antiinflamatuvar ilaçlar ve atel kullanımı belirtileri yeni başlayan hastalarda tercih edilir. Bölgeye steroid enjeksiyonu semptomların azalmasına yardımcı olabilir. Fakat steroid’in tendon yapılarına uzun vadede verdiği zararlardan dolayı çok kullanmıyoruz.
Uzun süren ve medikal tedavi ile yanıt alınamayan olgularda sıkışmaya neden olan pulleyin cerrahi olarak gevşetilmesi seçilmesi gereken tedavi seçeneğidir. Ameliyat avuç içinde küçük bir kesi ile lokal anestezi altında gerçekleştirilir. Ameliyat sırasında tendon kılıfı etrafında yakın seyreden damar sinir yapılarının korumaya alınması önemlidir.  Ameliyat sonrası dönemde belirtiler genellikle tamamen geriler ve iyi yapılan cerrahi sonrası tekrarlama oluşmaz. Bazı hastalarda aşırı iyileşme dokusu nedeni ile yara bölgesi sertlikler oluşabilir. Bu genelde evde yapılan masajlar ile zaman içinde geriler.

ROMATOİD ARTRİT

Romatoid artrit genellikle el ve ayak eklemleri de dahil olmak üzere, simetrik olarak eklemlerde inflamasyon ve bunun sonucunda şişme, ağrı ve zamanla eklem içinde hasara yol açan otoimmün(vücudun kendi dokularına karşı bağışıklık sisteminin savaştığı hastalıklar)  bir hastalıktır.


Romatoid artrit vücutta değişik bulgular ile de ortaya çıkabilir. Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Genetik yatkınlık ve diğer birçok faktör hastalığı oluşturan otoimmün reaksiyonu ortaya çıkarıyor olabilir. Hastalık toplumda % 1 oranında görülür ve kadınlarda erkeklere oranla 2 veya 3 kat daha sıktır. Genellikle 25-50 yaş arasında ortaya çıkar. Ancak diğer yaşlarda da görülebilir. Bazı kişilerde hastalık kendiliğinden gerileyebilir. Tedavi ile her dört kişiden üçünün bulguları azalabilir. Ancak buna karşın her on kişiden birinde dereceli işlev kaybı gelişir. Bu hastalıkta otoimmün sistem eklem yüzeyini örten dokulara yönelir. Giderek kıkırdak, kemik ve eklem bağları aşınır. Sonuçta eklemler değişen oranlarda yıkıma uğrarlar.

Romatoid artrit aniden aynı anda birden fazla eklemde şişlik, ağrı, ısı artışı(inflamasyon) ile ortaya çıkabilir. Çoğu zaman sessizce başlayıp çeşitli eklemleri etkiler. Vücudun sağ veya sol tarafında belirli bir eklem tutulmuşsa, aksi tarafta da aynı eklemde inflamasyon ortaya çıkar. El ve ayak parmakları, el bileği, dirsek, ayak bileği gibi küçük eklemlerde başlaması tipiktir. inflamasyon olan eklemler, sıklıkla uyandıktan ya da uzun süre hareketsiz kaldıktan sonra ağrılı ve sıklıkla tutuktur. Bazı hastalar öğleden sonraları kendilerini yorgun ve güçsüz hissederler. Etkilenen eklemler büyüyerek deforme olabilirler. Kimi eklemlerde kontraktür gelişir ve belirli bir pozisyonda kalıp açılamazlar. El parmakları serçe parmağına doğru eğilir. Şiş el bileğinde karpal tünel sendromu gelişebilir. Diz arkasında oluşabilen kistler, patlayarak ayaklarda şişme ve ağrıya neden olabilirler. Hastaların % 30-40’ında genellikle hasta eklemlere yakın yerlerde, deri altında nodüller ortaya çıkar (Şekil 1). Romatoid artrit hafif bir ateş ile birlikte damarlarda vaskülit adı verilen inflamasyonlara da yol açabilir. Bunun sonucu olarak sinir hasarı ayak ülserleri görülebilir. Akciğer zarının ya da kalbin en dış tabakasının inflamasyonu (plörezi, perikardit) veya skar oluşumu sonucu göğüs ağrısına, solunum güçlüğüne ve kalp fonksiyonunun bozulmasına yol açabilir.

Romatoid artriti, artrit yapan diğer hastalıklardan ayırmak bazen zor olabilir. Aşağıdaki bulgulardan dördü olan hastalarda romatoid artrit olasıdır.

  • Sabahları 1 saatten fazla süren tutukluk (en az altı haftadan beri)
  • Üç ve daha fazla eklemde inflamasyon (en az altı haftadan beri)
  • El, el bileği ve parmaklarda artrit (en az altı haftadan beri)
  • Kanda romatoid faktör bulunması
  • Röntgen filminde karakteristik değişiklikler.

Hastalarda laboratuvar testleri, eklem sıvısı muayenesi veya bazen de biyopsi, tanı için gerekli olabilir. 9/10 hastada kanda eritrosit sedimantasyon hızı artmıştır. Çoğu hastada hafif kansızlık vardır. Nadiren beyaz kan hücre sayısı da azalır. Romatoid artritli hastaların çoğunda kanda ayırt edici antikorlar (romatoid faktör) mevcuttur. Her hastada romatoid faktöryüksekliği saptanamayabilir veya romatoid faktör yüksek olan her hasta romatoid artrit olmayabilir. Bu aynı zamanda kronik karaciğer hastalarında ve bazı infeksiyonlarda (kimi kişilerde) hastalık olmaksızın da pozitif olabilir. Romatoid faktörün yüksek düzeyde olması romatoid artritin şiddeti ile ilişkilidir.

Romatoid Artritli hastalarda tedavi çok yönlü yürütülür. Hastalara ilaç tedavileri yanında, bilinçlendirme, dinlenme ve egzersiz önerileri, başkalarına bağımlı olmalarını önleyebilecek destek araçlar sağlanması ileri olgularda cerrahi tedaviler söz konusu olabilir. Tedavi inflamatuvar süreci baskılamak, hastayı aktif hale getirmek, tutukluk ve ağrıyı önlemek ve genel olarak yakınmaları azaltma amacına yöneliktir ancak tamamen hastalığı ortadan kaldırmaz. Romatoid artrit kontrol edilmediğinde giderek kalıcı fonksiyon kayıplarına yol açtığından tedavi mutlaka bir uzman hekim tarafından yönlendirilmelidir.
Poliartrit (birden fazla bulguları gösteren romatizma çoğunlukla 20- 60 yaslarındaki kadınlarda görülür. Bilateral ve simetrik olarak başlar, el bileği veya metakarpofalangeal eklemleri tutar. Sinovial enflamasyon ilerleyici tarzda eklemi bozar. Kıkırdak, eklem kapsülü, ligamanlar progresif olarak harap olur. Romatoid sinovit, el ve el bileği seviyesinde ekstansor ve fleksor tendonların sinovyal dokularını tutarak uzun dönemde tendon rüptürlerine neden olur. Ekstansor tendonlar fleksor tendonlara göre daha fazla tutulurlar. Tendon kopması en çok başparmağı yukarı kaldıran kirişte oluşur. Romatoid artrit sonucu el ve el bileğinde şekil değişiklikleri görülür.

Eklemlerde ilaç tedavisine cevap vermeyen romatoid eklem şişlikleri için, eklem harabiyetini önlemek amacı ile sinovektomi (eklem kılıfı temizlenmesi) uygulanır. Kiriş kopmalarını önlemek amacı ile tenosinovyektomi (kiriş kılıflarının temizleme) işlemi yapılabilir. Aşırı eklem hasarlanmalarında eklemin tamamen çıkarılıp yerine protez uygulamaları (özellikle trapezo-metakarpal eklem ve metakarpofalangeal eklem) yapılabilir Protez uygulaması yapılamayan eklemlere dondurma işlemi (özellikle başparmak metakarpofalangeal eklem) yapılabilir.

EL ENFEKSİYONLARI

El ve parmak enfeksiyonlarının çoğu iğne, kıymık batması gibi çok da önem vermediğimiz veya yeterli tedavi görmediğimiz yaralanmalardan oluşur. El ve parmaklarda çeşitli sınırlarla ayrılmış kompartmanlar bulunur. Bu bölgelere açık yaralanmalar veya yabancı cisimler vasıtası ulaşan enfeksiyon etkenleri lokalize veya yaygın enfeksiyonlara sebebiyet verirler. Enfeksiyon etkenleri çoğunlukla bakteriler, daha nadir olarak da mantarlar veya virüslerdir. Bu etkenlerin çoğu sağlıklı bir bireyin elinde deri üzerinde bulunurken, yaralanmalar, elde çatlamalar, soyulmalar, sürekli ıslak kalmaya bağlı deri bütünlüğünde bozulmalar onların elin yüzeyinden iç bölgelerine taşımasına yardımcı olur.

Panaris (tırnak kenarları iltihabı), paronişya (tırnak kökü iltihabı) ve felon (pulpa-parmak dokunma yüzeyi iltihabı) parmakların ve elin en çok görülen yumuşak doku enfeksiyonlarıdır. (Şekil 1,2)

Tırnak etrafında görülen enfeksiyonlara sürekli ıslak kalan, manikür yaptıranlar, tırnak yiyenler ve tırnaklarını çok kısa kesme alışkanlığı olanlarda fazlaca rastlanır. Diyabet(şeker) hastalarında da parmak enfeksiyonları normale göre daha sıktır. Bunlar dışında tenosinovitler (tendon kılıfları boyunca görülen enfeksiyonlar), avuç içinin çeşitli bölgelerinde oluşan abseler diğer sık görülen yumuşak doku enfeksiyonlarıdır. Elin kemiklerinde görülen osteomyelit adlı enfeksiyonlar genellikle açık yaralanmalarla beraber olan kırıklar zemininde gelişirler.

Enfeksiyonların genelinde yaklaşım; antibiyotik kullanımı ile enfeksiyon etkeni olan mikrobun yaşamasını ya da üreyerek çoğalmasını engellemeye çalışmak, kendisine bir boşluk oluşturarak apseleşmişse drene etmek ve sık pansumanlarla lokal temizliği sağlamaktır. Bazı ağır olgularda hastanede yatarak damardan antibiyotik kullanımı gerekebilir. Basit gibi görünen enfeksiyonlar zamanında önlem alınmaz ve doğru yaklaşılmazsa oldukça ağır sekeller bırakabilirler.

OSTEOARTRİT VE EL

Osteoartrit, süregelen bir eklem hastalığı olup, eklem kıkırdağı ve komşu kemik dokularda bozulma ile karakterize eklem ağrısına ve tutukluğuna neden olan bir hastalıktır.
Osteoartrit en sık görülen eklem hastalıklarından birisidir. Kadınlarda ve erkeklerde eşit sıklıkta görülür. Ancak erkeklerde daha erken yaşlarda ortaya çıkabilir.

Osteoartrit olasılıkla kıkırdağın yapısındaki bağ dokusuna ait maddeleri üreten hücrelerin anormal çalışması sonucu ortaya çıkmaktadır.
Kemik ağrıları, eklem hareketlerinin kısıtlanması, kemiklerin çok daha kolay incinmesi ve kırılması gibi bulgulara osteoartritli hastalarda sıkça karşılaşılır.
Hastalık ilerledikçe;
•    Kemik ağrıları belirginleşir,
•    Eklem hareketleri kısıtlanır,
•    Krepitasyon denilen eklem hareketi sırasında tıkırtı sesi gelir ve giderek eklem açılmaz olur,
•    Parmaklarda en uç eklemlerde çıkıntılar oluşabilir,
•    Bazı eklemlerde ise eklem bağları gevşeyerek eklem stabilitesi bozulur,
•    Sırt ağrısı,
•    Bazen boyun ya da alt omurgada tutulum,
•    Osteofitlerin (kemik çıkıntıları) sinirlere baskısı sonucu uyuşma,
•    Kol ve bacaklarda güçsüzlük ve benzeri nörolojik sorunlara da yol açabilir.

Hastalığın oluşma biçimi yeterince aydınlanamadığından nedene yönelik bir tedavisi yoktur. Ancak gidiş romatoid artrit kadar alevli değildir. Hastalara egzersiz, fizyoterapi, destek araçlar, ilaç tedavileri ve gerekirse cerrahi girişim gibi tedaviler uygulanır. Elde osteoartrit en çok 1. karpometakarpal eklemde görülür. Bu hastalık rizartroz olarak da adlandırılır. El fonksiyonları bozulma noktasına gelindiğinde cerrahi müdahale söz konusu olabilir.

TENİSÇİ DİRSEĞİ (LATERAL EPİKONDİLİT)

Tenisçi dirseği olarak da bilinen lateral epikondilit, dirseğin dış tarafa bakan çıkıntılı bölgesinde(lateral epikondil) ağrı ile karakterize bir problemdir. El bileğimizi stabilize etmek ve yukarı doğru (avuç içinin aksi yönüne) kaldırmak ile görevli kaslarımız olan ekstensor kasların dirseğe yapıştığı bu çıkıntılı bölgede dejenere olması ortaya çıkan rahatsızlığın temelini oluşturur.

Ekstensor kasların gerili durumda iken zorlayan, yineleyici geniş kavrama hareketleri sonrasında(örn. Kasaplarda, boyacılarda…) veya bu bölgeye direkt meydana gelen travmalar sonrasında olulşabilir.

Dirseğin lateral epikondil olarak adlandırılan dış çıkıntılı bölgesinde dokunmakla hassasiyet ve ağrı en önde gelen şikayettir. (Şekil1) Özellikle kaba cisimleri kavrama sırasında elbileğini büktüren hareketlerde ağrı artar. Hasta çaydanlık kaldırma hareketi gibi hareketlerde dirsek bölgesinde ağrı tariflenir.

Öncelikle ağrıyı davet eden hareketlerden kaçınmak gerekir. Bu dönemde hastanın kullanmasında sakınca yok ise nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar ağrının giderilmesi için tercih edilir. Tenisçi dirseği için özel olarak dizayn edilmiş bantlar, önkolda problemli kas üzerine giydirilebilir.(şekil2) Fizyoterapide ise, germe egzersizleri ile ısıtma ve ultrason hastalara fayda sağlamaktadır. Ağrılı bölgeye yapılan steroid enjeksiyonları tedavide önemli bir yer tutmaktadır. Tüm bu konservatif tedavi yöntemlerine rağmen yaklaşık 4-6 ay yarar görmeyen hastalarda cerrahi tedavi gündeme gelir. Cerrahi yaklaşımda, dejenere olmuş kas ve tendon kısımları temizlenir. Ancak cerrahiden sonra da fizyoterapi mutlaka tedaviye eklenmelidir.

DE QUERVAİN TENOSİNOVİTİ (BAŞPARMAK TENDON SIKIŞMASI)

Başparmağı yukarı kaldıran ve diğer parmaklardan uzaklaştıran hareketleri yaptığımız tendonlarımız el bileğinde başparmağın tabanına yakın bölgede bir tünelin altından geçerler. Bu tünelde meydana gelen kalınlaşma ve sertliklerle, tendonların kılıflarında meydana gelen şişlikler başparmak hareketleri sırasında tendonların tünel altından kayarak hareket etmelerini zorlaştırır. Ağrı ve el bileğinde hassasiyet ile karşımıza çıkan bu tablo, ilk defa tarif eden İsviçreli cerrahın adıyla( Fritz de Quervain) anılır.

Çoğunlukla, yeni yapmaya başlanılan zorlayıcı ve tekrarlayıcı hareketler sonrasında görülür. Özellikle yeni annelerde bebeklerini taşırken elin aldığı pozisyon; hamilelik ve emzirme dönemindeki hormonal dalgalanmaların etkileri bu durumun ortaya çıkışını kolaylaştırır. Geçirilmiş el bileği kırıkları, travmalar, alışık olunmayan kilolarla yapılan ağırlık egzersizleri sonrasında da de Quervain tenosinovitine rastlanabilir.

El bileğinin başparmak tarafında görülen ağrı en tipik belirtidir. Ağrı çoğunlukla aşağıda başparmağa, yukarıda ön kola doğru yayılım gösterir. Başparmağın da kullanıldığı güçlü kavrama ve el bileğini döndürme hareketlerinde ağrı artar. El bileğinin ağrı olan bölgesinde şişlik de görülebilir. Başparmağı yumruk içine alarak bileği küçük parmak yönünde büktüğümüzde el bileğinde meydana gelen ağrı tanı için tipiktir.

Başlangıç döneminde başparmağın ağrılı hareketlerini devre dışı bırakan splintler kullanarak eli istirahat ettirmek çok önemlidir. (şekil2) Yine bu dönemde nonsteroid antiinflamatuar ağrı kesicilerle destek olunarak tünelin ve tendon kılıflarının şişlikleri azaltılmaya çalışılır. Belirtiler geçmiyor veya şiddetleniyorsa cerrahi olarak tendonları sıkıştıran tünelin açılması gerekir. Tüm kol veya sadece el bileğine lokal anestezi yaparak bu ameliyat gerçekleştirilebilir.

  • 1
  • 2