Skip to main content

Pott Hastalığı

Tüberküloz enfeksiyonunun görülme sıklığı ülkelerin sosyoekonomik durumları ile ilişkilidir.Günümüzde immun yetmezlik durumları haricinde gelişmiş ülkelerde nadiren görülmekle birlikte,gelişmekte olan ve geri kalmış ülkeler için ciddi bir morbidite ve mortalite olmayı sürdürmektedir.

Ülkemizde de halen önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.Tüberküloz enfeksiyonlarında iskelet sistemi etkilenme sıklığı endemik bölgelerde %10’a kadar çıkmaktadır ve bunların%50’sinde vertebral tüberküloz tutulumu mevcuttur.Omurga tüberkülozu,ilk kez paraplejiyle giden ayrı bir hastalık olarak 1779 yılında Sir Percival Pott tarafından tanımlanmıştır.Hastalıktaki iki temel problem vertebral deformite oluşumu ve nörolojik defisit gelişimidir.Bu derlemede,Pott hastalığının patofizyolojisi,klinik özellikleri,tanı yöntemleri ve tedavi şekilleri özetlenmiş olup,tedavi seçimindeki özellikler vurgulanmıştır.

Sinovyal tüberkülozda genel prensipler;tanı ve tedavi yaklaşımları

Akciğer dışı tüberküloz en yaygın olarak kas-iskelet sisteminde görülür.Kronik,yavaş seyirlidir.Genellikle bel ve yük binen eklemlerde daha sık görülür(1,2).Üst ekstremite tutulumu daha azdır(2,3).Özellikle klinik durumun olağan dışı olduğu zamanlarda tanıda tüberküloz düşünülmesi ve tanının konulması gecikir(1).Bu konuya dikkat çekebilmek için kas iskelet sisteminin ana komponetlerinden olan snovyal yapının tüberkülozca tutumunu irdeledik.

Distal interfalangeal eklem distal falanks seviyesinde replantasyon sonuçları

Amaç: Distal uç amputasyonlarında uygulanan replantasyonlar geriye dönük olarak değerlendirildi.

Çalışma planı: Distal interfalangeal eklem distal seviyesinde total amputasyon geliflen 82 hastanın (75 erkek, 7 kadın; ort. yaş 29; dağılım 10-52) 98 parmağına uygulanan replantasyonlar incelendi. Tamai sınıflamasına göre
amputasyonların 58’i zon 1, 40’ı zon 2’de idi. Yetmiş yedi (%93.9) hasta digital blok anestezisi altında ameliyat edildi. Kemik fiksasyonunu takiben arter anastomozu ve mümkün olan olgularda ven anastomozu ve nörorafi yapıldı. Ven anastomozu yapılamayan veya anastomoz yapılmasına karşın venöz yetmezlik oluşan olgularda tırnak yatağına iğneyle açılan delikler üzerine heparinize gaz konarak iki saatte bir heparin uygulandı. Hastaların fonksiyonel durumu ve kozmetik açıdan memnuniyeti değerlendirildi. Ortalama takip süresi 16 aydı (dağılım 3-46 ay).

Sonuçlar: Altmış replantasyon (%61.2) başarılı, 38 replantasyon (%38.8) başarısız bulundu. Başarılı sonuç alınan olgularda, tırnağın ve parmak uzunluğunun korunması nedeniyle kozmetik olarak tatmin edici görünüm sağlandı; distal interfalangeal eklemi korunan olgularda fonksiyonel açıdan tatminkar sonuçlar alındı. Zon 1 amputasyonlardaki başarı oranının (%74.1) zon 2 amputasyonlara (%42.5) göre daha yüksek olduğu gözlendi.

Çıkarımlar: Distal uç replantasyonları, teknik zorluklara karşın görünüm ve fonksiyonel açıdan tatmin edici sonuçlar verebilmektedir.

El ve el bileği yerleşimli sinovyal tüberküloz olgularında tedavi planı:Üç olgu sunumu planı

Bu yazıda biri el,ikisi el bileğinde sinovyal tüberküloz saptanan üç olgu sunuldu.Olguların hiçbirinde pulmoner tüberküloz ve ailede tüberküloz öyküsü yoktu.Hastalara tüberküloz tedavisine başlama kararı pozitif histolojik sonuçlar sonrası verildi. Alınan kültürlerde üreme olmadı.Uygulanan 12 aylık kombine antitüberküloz kemoterapiyle olguların tümünde semptomlar geriledi ve iyileşme sağlandı;16-26 ay arası takiplerde hastalığın herhangi bir bulgusu tekrarlamadı. Klinik gözlemimiz tüberküloz tenosinovit olgularında antitüberküloz kemoterapi uygulanarak iyileşme sağlanabileceği yönündedir.

Parmak ucu amputasyonlarda replantasyon tekniği

Parmak ucu elin en sık görülen yaralanma bölgesidir. Distal interfalangeal eklem distalinde oluşan amputasyonların replantasyonu,arter çapının darlığı ve venöz dolaşım sağlanma güçlükleri nedeni ile teknik olarak zordur. Mikrocerrahi tekniklerin gelişmesi ile birlikte parmak ucu seviyesinde oluşan replantasyonlar yapılabilir hale gelmiştir.

El bileği bölgesel anestezisi altında minimal insizyon ile karpal tünel sendromu gevşetme operasyonu sonuçları

Bu yayında üç farklı merkezde 2000-2004 yılları arasında açık karpal tünel dekompresyon operasyonu modifiye edilerek klasik el bileği çizgisini geçmeden mini insizyon kullanılarak yapıldığı çalışma yapıldığı serisi sunulmuştur. Tüm vakalarda el bileği bölgesel anestezi kullanılmıştır.Yaş ortalaması 41(22-54)olan;52 hastanın (26 kadın 6 erkek)62 el bileğine;el bileği bölgesel anestezisi altında ve pnomatik turnike kullanılarak 2-2.5cm’lik el ayasında yapılan inszyon ile girilmiştir.Direkt görüş altında ligamanın distal kısmı kesilmiştir. Ligamanın proksimal kısmı ve antebrakial fasya derin palmar apanevroz,subkutan yağ dokusundan ayrıldıktan sonra künt bir makas kullanılarak gevşetilmiştir. Karpal tünelin gevşetilmesini takiben katlar kapatılmış ve kompresif bandaj çözülmüş;günlük aktivitelere izin verilmiştir. Ameliyat sonrası 16-26 ay (ortalama 21 ay) takiplerinde tekrarlayan şikayetlerinin olmadığı hastaların yöntemden memnun kaldığı tespit edilmiştir. El bileği anestezisi ve minimal insizyon ile karpal tünel gevşetme operasyonları hastanede kalış periyodu kısaltılarak, güvenli şekilde karpal tünel gevşetme olanağı sağlayan hasta konforunu artıran bir yöntemdir

Triangular fibrokartilaj kompleks hasarlanmaları tanı ve tedavisi;ön klinik çalışma türk plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahi dergisi

Amaç: Triangular fibrokartilaj kompleks (TFK) hasarlanması el bileği ulnar taraf ağrılarının başlıca nedenlerindendir. Bu çalışmada, TFK hasarlanması nedeni ile tedavi edilen hastaların erken dönem sonuçları değerlendirildi.

Hastlar ve Metod: Kliniğimizde 2007-2009 yılları arasında 32 adet TFK hasarlanması tedavi edildi. Tüm hastalar direk röntgenogram ve MRG (magnetik rezonans görüntüleme) ile değerlendirildi. Hastaların ortalama şikayet başlama zamanları ile başvuru zamanları arası 14 ay (4-42 ay) idi. Tüm hastalara el bileği artroskopisi uygulandı. TFK hasarlanmaları, Palmer sınıflamasına göre sınıflandırıldı. En sık görülen lezyon tip 1A olup olgu sayısı 19 idi. Olgulardan 1 tanesi tip 1B, 3 tanesi tip 1C, 4 tanesi tip 1D, 5 tanesi tip 2C lezyona sahipti. TFK debridmanı her hastaya uygulandı. Periferik yırtığı olan 1 hastaya dışarıdan içeriye teknik ile sütür atıldı. Distal radioulnar eklem
(DRUE) instabilitesi saptanan 7 hasta, artikuler disk debridmanı ve Fulkerson-Watson ekstraartikuler stabilizasyon yöntemi ile tedavi edildi. Ulnar stiloid fraktürü saptanan 2 hastaya artroskopik debridman sonrası açık redüksiyon ve K teli ile fiksasyon uygulandı. Skafolunat (SL) ligaman parsiyel yaralanması saptanan 4 hasta debridman ile tedavi edildi. SL ligaman total hasarlanması saptanan 2 hastaya artroskopik TFK debridmanını
takiben 3 ay sonra modifiye Brunelli suturasyon yöntemi ile ligaman rekonstruksiyonu uygulandı. Hastaların ortalama takip süresi 11,6 ay (6-21 ay) idi.

Bulgular: Ameliyat öncesi Quick-DASH-T (Disabilities of the Arm, Shoulder and Hand-Türkçe) semptom skorlaması ortalama 24,12 (9,09-52,27 aralığı) iken ameliyat sonrası 6,99 (2,27-25,00 aralığı) saptandı. Ameliyat öncesi visual analog skorlaması (VAS) ortalama 7,24 (4,5 -9,2 aralığı) iken ameliyat sonrası 2,12 ( 0,3 – 5,4 aralığı ) saptandı.

Sonuç: TFK hasarlanmalarının distal radioulnar eklem (DRUE) ile birlikte değerlendirilerek tedavi buna göre planlanmalıdır. El bileğinde uygulanan artrokopik tedavi girişimleri ile etkin sonuçlar elde edilebilebilmektedir.

Artroskopik tamir yapılan triangular fibrokartilaj kompleks periferik (palmer tip1b) yırtıklarında erken dönem değerlendirme sonuçları

Amaç: Triangular fibrokartilaj kompleks (TFKK) hasarlanması el bileğinin ulnar taraf ağrıları ve distal radioulnar eklem instabilitesinin başlıca nedenidir. Bu çalışmada, artroskopik olarak onarılan TFKK periferik (Palmer tip 1B) yırtıklarının tedavi sonuçları retrospektif değerlendirildi.

Gereç ve Yöntem: TFKK periferik (palmer tip 1B) yırtığı nedeniyle 2007-2011 seneleri arasında başvuran ve 6 R portal 1 cm altından açılan ayrı bir portalden dışarıdan içeriye teknik ile artroskopik tamir uygulanan 11 hasta (6 erkek, 5 kadın, ortalama yaş: 27,6 (Dağılım:19-42) değerlendirildi. Tüm hastalarda konservatif tedavi ile sonuç alınamayan el bileği ağrısı ve hareket kısıtlılığı mevcuttu. MRG (magnetik rezonans görüntüleme) incelemesinde hastaların tümünde periferik TFKK yırtığı saptandı. Yakınmaya başlama zamanları ile operasyon arasında geçen süre ortalama 16.2 (Dağılım: 4-46) ay, ameliyat sonrası ortalama takip süresi ise 11.6 (Dağılım: 6-21) aydı. Fonksiyonel değerlendirmede “Türkçe Quick DASH” ölçeği ve VAS (Görsel analog skala) kullanıldı. Ameliyat öncesi ve takip dönemine ait veriler istatistiksel olarak kıyaslandı.

Bulgular: Ameliyat öncesi ortalama 20.45 (Dağılım: 9,09-38,63) olan Quick-DASH semptom skorlarının ameliyat sonrasında ortalama 4.33’e gerilediği (Dağılım: 2,27-9,09) saptandı. Ameliyat öncesi VAS değerleri ortalaması 6.53 (Dağılım: 4,5-8,2) olup, ameliyat sonrası bu değer 1.48 (Dağılım: 0,3-3,1) olarak bulundu. Sonuçlar arasında istatistiksel açıdan ileri derecede anlamlı fark mevcuttu.

Sonuç: Artroskopik teknikle minimal hasarlanma ile TFKK tamiri yapılabilmekte; eklemin tüm yapılarının daha iyi görüntülenmesi ve değerlendirilmesi sağlanabilmektedir. 6 R portalin 1 cm altında açılan portalden uygulanan dışarıdan içeriye dikiş tekniği ulnar sinir yüzeyel dalının etkilenme olasılığının olmadığı minimal travmatik yöntemdir. Bu yöntem ile DRUE instabilitesi ve ameliyat öncesi ağrı yakınmalarının anlamlı olarak giderilmesi olasıdır.

Parmak replantasyonlarında rehabilitasyon uygulamalarımız ve fonksiyonel sonuçlarımız

Özet
Amaç: Bu çalışmada metakarpofalangeal eklem ve distalindeki seviyelerdeki replantasyon yapılmış ve düzenli rehabilitasyon almış hastaların rehabilitasyon süreçleri retrospektif olarak incelenmiştir.

Yöntem: 2000-20005 tarihleri arasında kliniğimize çeşitli seviyelerden parmak amputasyonları ile başvuran ve replante edilen 48 hastanın 60 parmağının sonuçları değerlendirmeye alınmıştır. Hastaların 25 tanesi erkek, 23 tanesi bayan hasta olup, yaş ortalamaları 26.31 (6-55) idi. Ortalama takip süresi 16 (6-48) aydı. Hastaların rehabilitasyonuna postoperatif 4-8. haftalar arasında başlanmış, altıncı ayın sonuna kadar rehabilitasyon takiplerine devam edilmiştir. Sonuçlar, eklem hareket genişliği, günlük yaşam aktivitelerindeki hareketler, duyu değerlendirmesi, subjektif değerlendirmeler, kozmetik görünüm ve hastanın memnuniyetini içeren Tamai kriterlerine göre değerlendirilmiş ve 100 puan üzerinden derecelendirilmiştir.

Bulgular: Tamai kriterlerine göre fonksiyonel sonuçlarımız: 23 hastada (% 47.91) çok iyi, 19 hastada (%39.58) iyi, 4 hastada (%8.33) orta ve 2 hastada (%4.16) zay›f olarak tespit edilmiştir.

Sonuç: Anatomik yapı gereği parmak replantasyonları zorlu ve kompleks bir rehabilitasyon programı gerektirse de uzun vadede sonuçlar oldukça tatminkardır. Ameliyat sonrası rehabilitasyona mümkün olan en kısa sürede başlanmalı, tedavi süresince doktor, hasta ve fizyoterapist iş birliği içinde olmalıdır. Rehabilitasyon sürecinde tedaviye iyi uyum sağlayan, ev egzersiz programlarını düzenli uygulayan, atellerini doğru iekilde ve sıklıkta kullanan hastalarda fonksiyonel sonuçların çok daha iyi olduğu gözlemlenmiştir.

Tenar çekiç sendromu

“Tenar çekiç sendromu”tekrarlayan travmalara sekonder olarak radial arterin tıkanması ile
oluşan ve oldukça nadir rastlananbir hastalıktır.Arterte krarlayan şekilde travmatize olduğunda intimal yaralanma,tromboz ve damar dilatasyonu gelişir.Bu vaskülerlezyonlar soğuk intoleransı, ülser ve gangren gibi iskemik parmak semptomları ile sonuçlanır. Bu yazıda sağ el başparmağında
tekrarlayan travmaya sekonder gelişen semptomatik başparmak ulnartaraf digital arter tıkanması
olgusu sunuldu.