Tırnak batması tırnağın normal çıkış yönünden saparak etrafındaki deri dokusu içine gömülmesi sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Şiddetli ağrı ve ileri dönemlerde ortaya çıkan enfeksiyon hastanın günlük yaşantısını ve hatta psikolojisini etkileyebilir.
Uygun olmayan özellikle dar ayakkabıların giyilmesi, yanlış tırnak kesimi tırnak batmasının en sık nedeni olarak karşımıza çıkarken genetik bazı faktörlerde etken olabilir.
Tedavi genel olarak bilinenin aksine tırnağın çekilmesi değildir. Çünkü sorun tırnağın kendisinde değil, tırnağı oluşturan ve tırnağın altında bulunan tırnak yatağı dokusundadır. Bu nedenle cerrahi olarak tırnak yatağındaki sorunun düzeltilmesi gerekir.
Tetik parmak (trigger finger) ya da diğer adıyla stenozan tenosinovit, elde parmakların hareketini sağlayan tendonlar ve bu tendonların belirli bölgelerde geçtiği pulley yapılarındaki rahatsızlıkla ilgili bir durumdur. Bu durum, parmakların hareketini sağlayan tendonların belirli noktalarda sıkışması sonucu gelişir. Tendonlar, önkol kaslarından parmaklara uzanan yapılar olup, tendon kılıfı içerisinde kayarak hareket eder. Pulleyler ise bu tendonların kemiğe doğru yaklaşmasını sağlayan yapılar olup, normal tendon fonksiyonları için oldukça önemlidir.
Tetik parmak, tendonun etrafındaki tünellerdeki şişlikler ya da pulleylerin kalınlaşması sonucu, tendonun hareketini kısıtlar. Bu durum, parmağın hareketi sırasında takılma, ağrı ve bazen de parmakların kilitlenmesi ile sonuçlanabilir. Tetik parmak, genellikle ani ve geçici semptomlar olarak başlar ancak tedavi edilmezse, rahatsızlık kalıcı hale gelebilir.
Tetik parmak neden olur?
Hastalığın kesin nedeni genellikle belirlenemez, ancak romatoid artrit, gut ve diabetes gibi sistemik hastalıklarla ilişkilendirilen vakalar daha sık görülür. Ayrıca avuç içi ya da parmak bölgesindeki travmalar da tetik parmak gelişimine neden olabilir. Hastalar başlangıçta, avuç içi tabanında hassasiyet ve bazen de sert şişlikler hissedebilirler. İleri safhalarda, parmak hareket ederken sıkışma ve kilitlenme meydana gelebilir.
Tetik parmak tedavisi nasıl yapılır ?
Tedavinin amacı parmağın takılmasını engelleyerek, hareketi esnasındaki rahatsızlık hissini ortadan kaldırmaktır. Fleksor tendon ve tendon kılıfına ait şişliğin azaltılması hareketi esnasında daha rahat kaymasını sağlar. Tedavi sürecinde, başlangıç aşamasında semptomları hafifletmek için dinlenme, oral antiinflamatuvar ilaçlar ve parmak atelleri önerilir.
Tetik parmakta ameliyatsız enjeksiyon ile tedavi yapılır mı?
Tetik parmak tedavisinde perkuton enjeksiyon tedavisi, cerrahi müdahaleye alternatif veya cerrahiden önce uygulanan bir tedavi seçeneğidir. Bu yöntem, özellikle hastalığın erken evrelerinde ya da cerrahi müdahaleye karar verilmeden önce tercih edilebilir. Percutan enjeksiyon, doğrudan etkilenen bölgeye, genellikle kortzxon ( steroid ) içeren bir enjeksiyon yapılmasıdır.
Enjeksiyon, tendonun etrafındaki iltihaplanmayı ve şişliği hedef alır. Eenjete edilen steroid iltihap ve şişlik oluşumunu azaltarak tendonun daha rahat kaymasına ve hareket etmesine yardımcı olur, ağrıyı azaltır.
Steroidler, bölgedeki iltihap ve şişliği azaltarak ağrıyı kontrol altına alır. Bu da hastanın daha rahat hareket etmesini sağlar. Emjeksiyon sırasında enjektör ucunun doğru şekilde yönlendirilmesiyle bazen tendon kılıfındaki daralma ve sıkışma açılabilir ancak bu yöntem cerrahi müdahale kadar etkin değildir.
Tedavi Nasıl Uygulanır? Perkütan enjeksiyon tedavisi, genellikle lokal anestezi altında yapılır. Yöntemde, bir iğne yardımıyla steroid içeren bir solüsyon, doğrudan parmakta sıkışan tendonun etrafındaki alana enjekte edilir. Steroid, bölgedeki iltihaplanmayı ve şişliği azaltarak tendonun hareketini kolaylaştırır.
İğne, avuç içi ya da parmak tabanındaki bölgeye doğru yönlendirilir ve enjeksiyon yapılır. Tedavi sırasında hasta genellikle ağrı hissetmez, ancak bazı hastalar işlem sonrasında geçici bir rahatsızlık hissi duyabilirler.
Steroid enjeksiyonları genellikle birkaç gün içinde etkili olur ve ağrı ile iltihaplanma hızla azalır.şlem genellikle poliklinik ortamında yapılabilir ve hastalar tedavi sonrası günlük aktivitelerine hemen dönebilirler.
Ancak önemli bir nokta enjeksiyonların uzun süreli ve aşırı kullanılmaması gerektiğidir. Steroid enjeksiyonlarının uzun süreli ve aşırı kullanımı, tendon yapılarında hasara yol açabilir. Bu nedenle, tedavi sınırlı sayıda uygulanmalıdır. PArmakta takılma ve ağrı probleminin devam etmesi halinde cerrahi tedavi planlanabilir.
Tetik parmak ameliyatı nasıl yapılır ?
Cerrahide amaç tendonun sıkıştığı bölgedeki “pulley” adı verilen yapıyı gevşetmek veya kesmektir. Bu işlem, tendonun serbestçe kaymasını sağlayarak parmağın düzgün hareket etmesine olanak tanır.Ameliyat, lokal anestezi altında küçük bir kesiyle yapılır ve genellikle başarılı sonuçlar verir. Cerrahi sonrasında hastaların çoğu semptomlardan tamamen kurtulur, ancak nadiren aşırı iyileşme dokusu nedeniyle sertlik oluşabilir.
Cerrahi tedavi genellikle lokal anestezi altında yapılır, bu da hastanın bilincini koruyarak ağrısız bir işlem olmasını sağlar. Ameliyat sırasında, avuç içindeki küçük bir kesi yapılır. Bu kesi, parmağın hareketini engelleyen tendon kılıfı etrafındaki daralma ya da kalınlaşan pulley yapısına ulaşmak için kullanılır. Pulley yapısı gevşetildikten sonra, tendon serbestleşir ve parmak normal hareketine dönebilir.
Ameliyat sonrası süreç nasıl devam ediyor ?
Cerrahi işlem sonrasında hastaların çoğu kısa sürede iyileşir. Ameliyat bölgesinde hafif bir ağrı, şişlik ya da morarma görülebilir, ancak bu durum genellikle kısa sürede geçer. Yara iyileşmesi genellikle hızlıdır ve komplikasyon riski oldukça düşüktür. Ancak, bazı hastalarda aşırı iyileşme dokusu nedeniyle yara bölgesinde sertlikler oluşabilir. Bu tür sertlikler, genellikle evde yapılan masajlar ve fiziksel terapi ile zaman içinde düzelir.
Tetik parmak ameliyat sonrası tekrarlar mı?
Başarılı bir cerrahi müdahale sonrasında, çoğu hastada tekrar tetik parmak gelişimi görülmez. Ancak, nadiren de olsa cerrahiden sonra parmakta aşırı iyileşme dokusu (skarlama) nedeniyle yeni sıkışmalar oluşabilir. Bu durumda, ek tedavi yöntemlerine başvurulabilir
Tetik parmak, erken teşhis ve uygun tedaviyle genellikle iyi sonuçlar verir ve hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde iyileştirir.
El ve parmak enfeksiyonları genellikle göz ardı edilen, basit yaralanmalardan kaynaklanır. Özellikle iğne batması, kıymık batması gibi durumlar, çoğu zaman önemsenmeden tedavi edilmez. Ancak bu yaralanmalar, elin farklı anatomik bölgelerine yayılan ciddi enfeksiyonlara yol açabilir. El ve parmaklarda, her biri farklı fonksiyonlara sahip olan ve birbirinden sınırlarla ayrılmış çeşitli kompartmanlar bulunur. Yabancı cisimler veya açık yaralanmalar vasıtasıyla, enfeksiyon etkenleri bu bölgelere ulaşabilir ve burada lokalize veya daha geniş yayılabilir enfeksiyonlara sebep olabilirler.
Elin derisinde genellikle bulunan mikroorganizmalar, sağlıklı bir bireyde zararsızken; yaralanmalar, çatlamalar, soyulmalar veya sürekli ıslak kalma gibi durumlarla deri bütünlüğü bozulduğunda, bu mikroorganizmalar elin iç bölgelerine geçebilir. Enfeksiyon etkenleri çoğunlukla bakterilerdir, ancak nadiren mantar ve virüsler de bu enfeksiyonlara yol açabilir. Panaris (tırnak kenarları iltihabı), paronişya (tırnak kökü iltihabı) ve felon (pulpa-parmak dokunma yüzeyi iltihabı) parmakların ve elin en çok görülen yumuşak doku enfeksiyonlarıdır. Tırnak etrafındaki enfeksiyonlar, özellikle sürekli ıslak kalan, manikür yaptıran, tırnak yiyen veya tırnaklarını çok kısa kesen kişilerde daha sık görülür. Ayrıca diyabet gibi bağışıklık sistemi zayıf olan hastalarda da parmak enfeksiyonları normalden daha yaygındır.
Bunlar dışında, tenosinovitler (tendon kılıfları boyunca görülen enfeksiyonlar) ve avuç içindeki abseler de diğer sık görülen yumuşak doku enfeksiyonlarıdır. Elin kemiklerinde görülen osteomyelit adlı enfeksiyonlar, genellikle açık yaralanmalarla birlikte oluşan kırıklar sonucu gelişir.
El enfeksiyonlarının tedavisinde genel yaklaşım, antibiyotiklerle enfeksiyon etkeninin üremesini engellemektir. Ayrıca, enfeksiyon apseleşmişse, bu bölgenin drenajı yapılır ve sık pansumanlarla enfekte bölge temizlenir. Bazı ağır vakalarda ise hastanın hastaneye yatırılarak damar yoluyla antibiyotik tedavisi alması gerekebilir. Basit gibi görünen enfeksiyonlar, doğru tedavi edilmezse, zamanla ciddi komplikasyonlara yol açabilir ve kalıcı sekellere neden olabilir. Bu yüzden erken müdahale ve doğru tedavi, elin fonksiyonlarının korunmasında kritik öneme sahiptir.
El enfeksiyonlarında cerrahi dışı tedavi nasıl yapılır?
El enfeksiyonlarının tedavisinde cerrahi dışı ve cerrahi tedavi yöntemleri, enfeksiyonun türüne, şiddetine ve yayılma derecesine bağlı olarak belirlenir. Her iki tedavi yöntemi de elin fonksiyonunu koruma ve enfeksiyonun yayılmasını engelleme amacı taşır, ancak her birinin kullanım alanları farklıdır.
Cerrahi Dışı Tedavi:
Cerrahi dışı tedavi genellikle erken dönemde ve daha hafif, sınırlı enfeksiyonlarda tercih edilir. Bu tedavi yönteminin temel amacı, enfeksiyonun kontrol altına alınması ve bakteriyel üremenin engellenmesidir.
Antibiyotik Tedavisi:
El enfeksiyonlarının çoğunda antibiyotik kullanımı gereklidir. Antibiyotik tedavisi, enfeksiyonun mikrobiyal etkenine göre seçilir. Gram-pozitif bakteriler, özellikle Staphylococcus aureus ve Streptococcus türleri, el enfeksiyonlarının yaygın etkenleridir. Ancak, son yıllarda metisilin dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) vakalarının artışı nedeniyle, tedaviye başlamadan önce bakteriyel kültür ve duyarlılık testleri yapılması önerilebilir. Hafif enfeksiyonlar için oral antibiyotikler yeterli olabilir, ancak daha ciddi vakalarda damar yoluyla antibiyotik tedavisi gerekebilir.
Pansuman ve Temizlik:
Enfekte bölgenin düzenli olarak temizlenmesi, enfeksiyonun yayılmasını önlemek için önemlidir. Sık pansuman değişimi, enfeksiyonun bulunduğu bölgenin kuru tutulması ve sıvı birikintisinin engellenmesi için gereklidir. Pansumanlar, bölgedeki ödemin ve irin birikiminin azaltılmasına yardımcı olur. Antiseptik solüsyonlar kullanarak yapılan temizlik, enfeksiyon etkenlerinin yok edilmesine yardımcı olabilir.
İmmobilizasyon ve Ödem Kontrolü:
El ve parmak enfeksiyonlarında, bölgedeki hareketliliği sınırlamak için elin uygun şekilde sabitlenmesi önemlidir. Bu, ağrının kontrol edilmesine ve enfekte bölgenin iyileşmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, ödemin kontrol altına alınması için elin yukarıda tutulması gerekebilir. Ödemi azaltmak için soğuk kompresler de kullanılabilir.
Cerrahi Tedavi:
Cerrahi tedavi, daha ciddi ve yaygın enfeksiyonlarda, apse oluşumu ve dokularda ciddi hasar riski bulunan durumlarda gereklidir. Cerrahi müdahale, enfeksiyonun hızla yayılmasını engellemeye ve iltihaplı bölgenin temizlenmesine yönelik bir adımdır.
Drenaj:
Enfeksiyonun apseleştiği durumlarda cerrahi drenaj yapılması gerekir. Apsenin düzgün şekilde boşaltılması, irin birikiminin engellenmesi ve enfeksiyonun yayılmasının önlenmesi için önemlidir. Drenaj, lokal anestezi altında yapılabilir ve apse alanına kesiler açılarak irin ve iltihaplı sıvıların dışarıya akışı sağlanır.
Fasyotomi ve Debridman:
Nekrotizan fasiit gibi ciddi enfeksiyonlarda, cerrahi debridman (ölü dokuların temizlenmesi) ve fasciotomi (derin dokulara baskıyı azaltmak için fasya kesilmesi) gerekebilir. Bu tür cerrahi müdahaleler, enfeksiyonun yayılmasını engellemek ve sağlıklı dokuya kan akışının sağlanmasını desteklemek için yapılır. Ayrıca, elin fonksiyonlarını korumak için nekrotik dokuların uzaklaştırılması önemlidir.
Kemik Enfeksiyonları: Osteomiyelit gibi kemik enfeksiyonlarında cerrahi tedavi gerekebilir. Bu durumda, enfekte olan kemiğin temizlenmesi ve drene edilmesi, enfeksiyonun ortadan kaldırılması için elzemdir. Eğer kemikte ciddi hasar oluşmuşsa, iltihaplı bölgenin çıkarılması ve bazen kemik grefti veya stabilizasyon gerekebilir.
Ameliyat ve Rehabilitasyon: Daha ileri seviyedeki enfeksiyonlar, yalnızca enfeksiyonun temizlenmesiyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda elin fonksiyonunun yeniden kazanılması için cerrahi onarımlar da gerektirebilir. Enfeksiyon sonrası iyileşme sürecinde, fiziksel terapi ve rehabilitasyon, hareket kısıtlılığının giderilmesi ve elin normal fonksiyonlarına dönmesi için önemlidir.
Osteoartrit, süregelen bir eklem hastalığı olup, eklem kıkırdağı ve komşu kemik dokularda bozulma ile karakterize eklem ağrısına ve tutukluğuna neden olan bir hastalıktır. Osteoartrit en sık görülen eklem hastalıklarından birisidir. Kadınlarda ve erkeklerde eşit sıklıkta görülür. Ancak erkeklerde daha erken yaşlarda ortaya çıkabilir.
Osteoartrit olasılıkla kıkırdağın yapısındaki bağ dokusuna ait maddeleri üreten hücrelerin anormal çalışması sonucu ortaya çıkmaktadır. Kemik ağrıları, eklem hareketlerinin kısıtlanması, kemiklerin çok daha kolay incinmesi ve kırılması gibi bulgulara osteoartritli hastalarda sıkça karşılaşılır. Hastalık ilerledikçe; • Kemik ağrıları belirginleşir, • Eklem hareketleri kısıtlanır, • Krepitasyon denilen eklem hareketi sırasında tıkırtı sesi gelir ve giderek eklem açılmaz olur, • Parmaklarda en uç eklemlerde çıkıntılar oluşabilir, • Bazı eklemlerde ise eklem bağları gevşeyerek eklem stabilitesi bozulur, • Sırt ağrısı, • Bazen boyun ya da alt omurgada tutulum, • Osteofitlerin (kemik çıkıntıları) sinirlere baskısı sonucu uyuşma, • Kol ve bacaklarda güçsüzlük ve benzeri nörolojik sorunlara da yol açabilir.
Hastalığın oluşma biçimi yeterince aydınlanamadığından nedene yönelik bir tedavisi yoktur. Ancak gidiş romatoid artrit kadar alevli değildir. Hastalara egzersiz, fizyoterapi, destek araçlar, ilaç tedavileri ve gerekirse cerrahi girişim gibi tedaviler uygulanır. Elde osteoartrit en çok 1. karpometakarpal eklemde görülür. Bu hastalık rizartroz olarak da adlandırılır. El fonksiyonları bozulma noktasına gelindiğinde cerrahi müdahale söz konusu olabilir.
Tenisçi dirseği olarak da bilinen lateral epikondilit, dirseğin dış tarafa bakan çıkıntılı bölgesinde(lateral epikondil) ağrı ile karakterize bir problemdir. El bileğimizi stabilize etmek ve yukarı doğru (avuç içinin aksi yönüne) kaldırmak ile görevli kaslarımız olan ekstensor kasların dirseğe yapıştığı bu çıkıntılı bölgede dejenere olması ortaya çıkan rahatsızlığın temelini oluşturur.
Ekstensor kasların gerili durumda iken zorlayan, yineleyici geniş kavrama hareketleri sonrasında(örn. Kasaplarda, boyacılarda…) veya bu bölgeye direkt meydana gelen travmalar sonrasında olulşabilir.
Dirseğin lateral epikondil olarak adlandırılan dış çıkıntılı bölgesinde dokunmakla hassasiyet ve ağrı en önde gelen şikayettir. (Şekil1) Özellikle kaba cisimleri kavrama sırasında elbileğini büktüren hareketlerde ağrı artar. Hasta çaydanlık kaldırma hareketi gibi hareketlerde dirsek bölgesinde ağrı tariflenir.
Öncelikle ağrıyı davet eden hareketlerden kaçınmak gerekir. Bu dönemde hastanın kullanmasında sakınca yok ise nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar ağrının giderilmesi için tercih edilir. Tenisçi dirseği için özel olarak dizayn edilmiş bantlar, önkolda problemli kas üzerine giydirilebilir.(şekil2) Fizyoterapide ise, germe egzersizleri ile ısıtma ve ultrason hastalara fayda sağlamaktadır. Ağrılı bölgeye yapılan steroid enjeksiyonları tedavide önemli bir yer tutmaktadır. Tüm bu konservatif tedavi yöntemlerine rağmen yaklaşık 4-6 ay yarar görmeyen hastalarda cerrahi tedavi gündeme gelir. Cerrahi yaklaşımda, dejenere olmuş kas ve tendon kısımları temizlenir. Ancak cerrahiden sonra da fizyoterapi mutlaka tedaviye eklenmelidir.