Skip to main content

Yazar: Sude Yılmaz

PARMAK VE UZUV KOPMALARI

Kopmalar tam kopma ve kısmi kopma olarak iki ana gruba ayrılır. Tam kopmalarda uzuv (parmak, el veya kol) tamamen vücuttan ayrılmıştır ve tüm damarlar da koptuğu için kopan parçanın acilen yerine dikilmesi gerekir. Kısmi kopmalarda ise uzvun vücut ile bağlantısı devam etmektedir ve sadece bir kısmı kesilmiştir. Damarlar sağlam kalmışsa hasar gören kısmın canlılığı devam ettiğinden tam kopmalara oranla hastanın sağlık kuruluşuna ulaştırılma süresi daha az önem taşır. Damarların tamamen kesildiği kısmi kopmalarda ise süre tam kopmalarda olduğu gibi önemlidir. Ancak her iki durumda da hastanın ve parçanın bir an önce bir sağlık kuruluşuna ulaştırılması cerrahi tedavinin başarısını arttıran en önemli etkendir. Kopan uzvun yerine dikilme işlemine Replantasyon denir. Uzvun yerine dikilmesi elbette ki her zaman mümkün değildir. Hastanın genel sağlık durumu, kopan uzvun durumu, hastanın sağlık kuruluşuna ulaşma süresi, mevcut teknik imkanlar replantasyon işleminin yapılıp yapılmamasında etkili olan faktörlerdir.

Trafik kazası gibi hastanın başka sistemlerinde de hasar meydana getiren ağır yaralanmalarda öncelik hastanın hayati tehlikesinin ortadan kaldırılmasındadır. Hastada hayati bir tehlike söz konusu ise veya replantasyonun yapılması hastada hayati bir tehlike oluşturacaksa bu işlem yapılmamalıdır.

Kopan uzuvdaki hasar ezilme veya parçalanma nedeni ile fazla ise replantasyon yapılmayabilir. Bıçak, satır gibi kesici aletler ile olan düzgün kopmalardaki başarı şansı, pres ile ezilme veya bir yere takılma sonrası çekerek kopmalara göre daha yüksektir.

Hastanın sigara kullanıyor olması, şeker, kalp, tansiyon gibi ek başka hastalıklarının olması da tedavinin başarısını olumsuz etkiler. Ayrıca ileri yaştaki hastalarda da genç ve orta yaş hastalara göre başarı daha az olabilir.

İdeal şartlarda kopan kısmın 2 saat içinde yerine dikilmesi gerekir. Ancak bu süre kopma seviyesi parmak ucuna doğru yaklaştıkça, kopan parçanın da uygun şartlarda saklandığı kabul edilirse 6-12 saate kadar çıkabilir. Fakat yukarıda da belirtildiği gibi hastanın mümkün olan en kısa sürede sağlık kuruluşuna ulaştırılması esastır. Kopma seviyesi uca doğru yaklaştıkça dikilecek damarların küçülmesi nedeni ile teknik ekipmanın kalitesi ve mikrocerrahın becerisi daha ön plana çıkmaktadır. Ancak uç seviyedeki kopmalarda kopan kısmın yaşatılması durumunda fonksiyonel sonuçlar daha iyi olmaktadır.
Replantasyon ve sonrası hem hasta hem de cerrah için oldukça sabır gerektiren bir süreçtir. Zira bir replantasyon ameliyatı kopmanın seviyesine göre 2 saat ile 14 saat arasında sürerken, kopan kısmın birden fazla olması (4-5 parmak veya iki kolun birden kopması gibi) durumunda bu süre daha da artabilmektedir. İyileşme süresi ise yine kopmanın seviyesine göre en az 2 ay ile 2 seneye kadar değişebilir. Ayrıca kopan kısmın yaşaması sağlandıktan sonra fonksiyon sağlamaya yönelik başka ameliyatlarda gerekebilir.

Son olarak unutulmaması gereken replantasyon işleminin her sağlık kuruluşunda yapılamayacağıdır. Mikrocerrahi ve el cerrahisi eğitimi almış bir hekim yanında operasyon mikroskopu ve özel mikrocerrahi aletlerinin de bulunduğu teknik açıdan yeterli bir mikrocerrahi merkezine başvurulmalıdır. Ancak ne yazık ki gerek İstanbul ’da gerekse Türkiye genelinde bu tür merkezlerin sayısı çok fazla değildir.

EL KIRIKLARI

Elin birçok kemikten oluşan ve kompleks fonksiyonlarına izin veren bir destek yapısı vardır. Bu destek yapının bazı kısımlarına parmak ve el bileğinin hareketlerini sağlayan kaslar bağlanırlar. Kemikler üzerine gelen aşırı kuvvetlere bağlı kırıklar oluşabilir. Kırık oluştuğunda ağrı, şişlik, morarma, şekil bozukluğu hasarlanan bölgenin kullanılamaması gibi şikayetler oluşur. Kırıklar ayrışmamış şekilde olabilecekleri gibi aşırı parçalı ve deformite oluşturacak kadar birbiriden ayrışmış olabilir. Bazı kırıklar kemiğin gövdesindedir, bazı kırıklar ise kemiğin uç kısmında eklem içine kadar uzanır. Eklem içine ulaşan kırıkların tedavisi daha zordur. Genellikle eklem hareket kısıtlılığı oluşur. Parçalı kırıklar genellikle yüksek enerjili travmalardan sonra oluşur. Açık yaralanma ile birlikte olan kırıklarda enfeksiyon (iltihap) riski vardır.

Hastanın muayenesi ve röntgen incelemesi sonrası tanı genelde konur. El çok karmaşık bir yapıya sahip olduğu için kırık değerlendirmesinde deneyim önemlidir. Bazı kırıklarda tedavi yönteminin saptanmasında bilgisayarlı tomografik inceleme yapılabilir.

Atel veya tam alçı yerinden oynamamış kırıkların tedavisi için kullanılabilir.
Bazı kırıklar anestezi sonrası anında radyolojik inceleme yapmaya olanak sağlayan skopi denen makineler yardımı ile kapalı olarak karşı karşıya getirilip teller ile sabitlenebilir.

Eğer açık yara mevcut ise veya kırıkların karşı karşıya getirilemiyor ise yara açılarak kemik parçaları karşı karşıya getirilir. Plak, vida ve teller kullanılarak kırık sabitlenir. (Şekil 1-2-3)

Kırık eklem yüzüne uzanıyor ise eklem yüzünün çok özenli şekilde düzeltilerek sabitlenmelidir. Kemik aşırı derecede parçalı ise veya kemik defekti varsa vücudun başka yerlerinden alınan kemik parçaları kırık bölgesine yerleştirilebilir. Kemik grefti kaynağı olarak el dirsek ve kalça kullanılabilir. Kemik grefti alınması hastaya herhangi bir hasar vermez; her operasyon sonrası oluşabilecek iltihap ve yara iyileşme sorunları dışında istenmeyen durum nadir görülür.
Yara çok kirli veya kırık çok parçalı ise kırık alt ve üstünden kemiğe tatbik edilen pinlerin üzerine vücudun dışından tatbik edilen barlar (eksternal fiksatör) yardımı ile kırık sabitlenebilir. Eklem içi çok parçalı kırıklarda bar üzerinden uygulanan pinler birbirinden uzaklaştırılarak bağlara bağlı olan kırık parçalarının orijinal yerlerine yakın şekle getirilmesi sağlanabilir (ligomatotaksis).
Kırığın yeri ve şekline göre kırık kaynama süresi değişir. Kırık sonrası eklem hareketleri kısıtlanabilir Bu yüzden kırık kaynaması sağlandıktan sonra mümkün olduğunca erken sürede fizik tedaviye başlanmalıdır.

EL BİLEĞİ KIRIKLARI

El bileği 8 adet küçük kemik ve önkoldaki iki kemiğin eklemleşmesinden oluşmuş bir yapıdır. El bileği kemikleri birbirlerine sıkı bağlar ile bağlanır. Bu yapı el bileğinin her yöne rahatça hareket etmesini sağlar El bileği kırıkları genelde kol açık iken el üzerine düşme sonrası oluşur. Trafik kazaları, yüksekten düşme gibi yüksek enerjili travmalar nedeni ile kırıklar oluşabilir. Yaşlılarda oluşan osteoporoz kemiklerin incelmesine ve daha kırılgan hale gelmesine yol açar. Yaşlı osteoporotik hastalarda daha basit travmalar ile el bileği kırığı oluşabilir. El bileğinin en çok kırılan kemiği radius denen önkol kemiğidir. Kırık oluştuğu zaman el bileğinde ağrı, şişlik, şekil bozukluğu oluşur. (Şekil 1)

Bazen kırık oynamamış şekilde, bazen kemik uçları birbirinden tamamen ayrılmış şekilde olabilir. Bazen kırık çok parçalı ve tamamen yerinden kaymış şekilde olabilir. Tedavi kırık tipine göre değişkenlik gösterir. İlk yapılacak şey el bileğinin sabit bir cisim (karton, tahta vb) üzerine konulup daha fazla oynamasının önlenmesidir. Radyolojik inceleme sonrası kırık saptanır. Gereğinde BT (bilgisayarlı tomografi) incelemesi yapılır. BT incelemesi ile 3 boyutlu olarak kırık parçalarının tespiti yapılabilir. Eklem yüzüne ait kırıklar daha sonraki tedavinin ve gelecekteki sonucun değerlendirilmesi açısından önemlidir. Ağrının izin verdiği ölçüde duyu ve hareket muayenesi yapılmalıdır. Eğer kırık parçalarından bir kısmı cilt dışına çıkmış ise(açık kırık) enfeksiyon riski artar. Kırık tedavisi tamamlansa bile bu tip kırıkları olanlara bir süre hastanede yatırılarak antibiyotik tedavisi verilmelidir.

Tedavi kararında hastanın yaşı, aktivite derecesi, işi, hobileri, hastanın asıl kullandığı eli olup olmadığı, daha önce el bileği travması geçirip geçirmediği, başka tıbbi sorunları olup olmadığı değerlendirilmelidir. Radyolojik incelemede kırığın eklem içine uzanımlı olup olmadığı, çok parçalı olup olmadığı, kırığın kaymış olup olmadığı, kemik erimesi olup olmadığı, kırığın stabil olup olmadığı değerlendirilmelidir.  Bu faktörlerin hepsi bir araya getirilerek hasta için en doğru tedavi kararı alınmalıdır.

Eğer kırık oynamamış ise kırığın alçı ile sabitlenmesi yeterli olur. Hastanın yaşı ve kırık tipine göre kırık sabitlenme süresi (3-5 hafta arası)  belirlenir. Eğer kırık oynamış ise hastanın ve kırığın değerlendirmesini takiben uygun durumlarda kırığın yerine oturulmasına çalışılır. Bu işlem sırasında eğer imkân var ise skopi denen anında radyolojik inceleme yapılabilen alet yardımı ile kırığın yerine oturup oturmadığı görülür, eğer kırık uygun pozisyonda ise bu şekilde alçı yapılabilir. Skopi yok ise alçılama sonrası radyolojik inceleme yapılıp kırık pozisyonu tekrar çekilen filmlerle değerlendirilir. Eğer alçı ile tedavi devamına karar verilir ise 3 hafta hafta sonra radyolojik inceleme yapılmalı ve kırığın pozisyonunun kayıp kaymadığı takip edilmelidir. 5-6 hafta sonunda da alçı çıkarılır.

Eğer kırık çok parçalı, eklem içi uzanımlı ve stabil olmayan bir kırık olduğu düşünülüyor ise hastanın genel durumu da dikkate alınarak cerrahi tedavi kararı alınır.
Cerrahi tedavide

  • Kırık düzeltilmesi sonrası dışarıdan skopi kontrolünde pin ile tespiti ve alçı
  • Kırık her iki tarafına konan pinlerin üzerine dışarıdan yerleştirilen materyaller (eksternal fiksatör)  ile tespit
  • Cerrahi olarak açılarak kırık parçalarının düzeltilmesi, sonrasında da plak ve vidalar yardımı ile tespiti yapılabilir.

Eklem içi kırık tespit edilen bazı vakalarda eklem yüzünün değerlendirilmesi için artroskopi kullanılabilir. Özellikle kemik erimesi olan hastalarda ve çok parçalı kırıklarda vücudun başka yerlerinden alınan kemik parçaları(kemik grefti)  kırık hattına yerleştirilerek kırık stabilizasyonu arttırılır ve kaynaması hızlandırılabilir.

Kırık kaynamasını takiben alçı çıkarılır. Alçı çıkarıldıktan sonra hareket kısıtlılığı görülme olasılığı vardır. Fizyoterapi bu dönemde çok faydalıdır. El bileğini kullanma sırasında zorluk, ağrı, şişlik belli süre olur. Bu kişisel faktörlere bağlı değişkenlik gösterir.

TORTİKOLİS ( BOYUNDA EĞRİLİK 

Doğumsal tortikolis (Doğumsal boyunda eğrilik)

Eğrilik doğum sonrası göze çarpar. Çocuğun boynu tutlmuş tarafa dönük çene karşı omuza dönüktür. Doğumdan sonra tutlmuş olan boyun kası (sternokleidomastoid kas) üzerinde sertlik ve kitle ele gelir. Bu kitle zamanla gerileyebilir.

İlk doğum veya ters gelen doğumlarda görülme sıklığı daha fazladır. Anne karnında duruş bozukluğuna bağlı oluşmuş olabileceği düşünülmektedir. Bu hastalarda doğumsal kalça çıkığı ve ayak bozuklukları olabileceği için araştırılmalıdır.

Klinik çok farklılık gösterir. Hafif hareket kısıtlılığından aşırı kafa şekil bozukluğuna(plagisefali) kadar değişen bulgular vardır. Beraberinde yarasa kulağı olabilir. Daha büyük çocuklarda bir omuz yüksekte olduğu için belde eğrilik var şüphesi ile gelebilirler. Röntgen incelemesi ile boyun omurlarında değişiklik olup olmadığı araştırılmalı gereğinde MRI tetkiki yapılmalıdır.

Hastaların %90’I masaj ve egzersiz ile düzelip mükemmel sonuçlar alınabilir. Tanı konur konmaz ebebeyinlere egzersiz tariflenerek çocuğun egzersiz programına başlanır. Egzersizler nazikçe yapılmalıdır. Germe egzersizlerinin yanında çocuğun tutulmuş tarafa aktif dönmesini sağlayacak manevraların yapılması gerekir. Oyuncak veya televizyonun eğrilik ters tarafına konması vb.

Süt çocukluğu ve yürüme döneminde cerrahi girişimden kaçınılmalıdır. Olguların %10 kadarında cerrahi tedavi uygulanır. Genellikle cerrahi tedavi okul çağında yapılır. Cerrahi iyi sonuçlar verir cerrahi uygulamada tutulan boyun kasının uzatılması sağlanır. Cerrahi sonrası germe egzersizlerine tekrar başlanmalıdır. Ameliyat sonrası egzersiz verilip herhangi bir cihaz kullanılmadan sorun çözülebilmektedir.

ELDE YANIKLAR

Yanık cildin sıcak bir cisim ile karşılaşması sonrası deri hücrelerinin ölmesi ile oluşan doku hasarlanmasına verilen addır.  Sıcaklığın derecesi ve dokunun sıcak ile temas süresi yanık şiddetini belirler. Eğer çok sıcak bir cisim ile bir süre temas edilir ise cildin tam kat hasarlanması oluşabilir hatta cilt altı dokularda yanığa bağlı hasarlanmalar oluşabilir. (Şekil 1)

Yanıklar her zaman sıcak ile olmayabilir. Yanıklar bazen kimyasal maddeler yoluyla oluşabilir.

Yanık dereceleri

  1. Derece yüzeyel= sadece ciltte büller olmadan kızarıklık vardır.
  2. Derece kısmi kalınlıkta cilt hasarlanması görülür. Büller mevcuttur.
  3. Derece tam kat cilt hasarlanması vardır. Cilt beyaz ve serttir
  4. Derece daha derin dokular kiriş sinir eklem vb dokularında etkilendiği yanık tipidir.

Yanık oluşumu sonrası hemen elin sıcak materyalden uzaklaştırılması ve soğuk suyun altında temizlenmesi gerekir. Soğuk uygulama ilk başta yapılması gereken şeydir. Ama hiçbir zaman buzun direkt cilt ile temas etmemesi gerekmektedir. Mutlaka bez vb bir materyal ile sarıldıktan sonra cilt üzerine uygulanmalıdır. İlk gün ağrının giderilmesi ve cildin koruyucu tabakasının kaybolmasına bağlı sorunların giderilmeye çalışılması ana amaçtır. Bunun için yanık bölgeye bir tabaka oluşturacak şekilde mikrop önleyici merhemler(silverdin vb) bölgesel uyuşma sağlayan kremler(anestol vb) karıştırılarak uygulanır. İlk gün ağrı çok yoğun olabilir. Özellikle bölgesel uyuşma sağlayan merhemlerin etkisi geçtikçe karışım tekrar tekrar uygulanabilir.
Yaralanma yüzeyi vücudun önemli kısmını kapsıyor ise hastanın hastanede takibi gerekir. Çünkü yanık ile birlikte hayatı tehtit edebilecek sıvı kayıpları ve enfeksiyon riski oluşabilir. Eğer yanık sadece elde ise genellikle pansuman takipleri yapılır.

  1. Derece yanık soğuk uygulama sonrası ağrı azalmasını sağlayacak merhemler uygulanması ile kısa zamanda iyileşir
  2. Derece yanıkta buna ek olarak oluşan büllerin içindeki sıvılar temizlenir. Daha sonra oluşabilecek cilt gerilmesini engellemek için atelleme yapılabilir. Cildin koruyucu tabakasının bozulduğu durumlarda mikrop önleyici merhemlerin ağrı azaltan merhemler ile karıştırılıp pansuman yapılarak takibi uygundur.
  3. Derece tam kat cildin yandığı durumlardır. Ölü derinin uzaklaştırılması sonrası uzun dönem pansuman takibi yapılır. Pansuman takibi süresi yanık derecesine ve iyileşme durumuna göre değişir. İyileşme sırasında oluşabilecek kasıntı ve çekilmeleri önlemek için atelleme yapılır. Cilt altı dokuların uygun duruma gelmesinden sonra başka yerden alınan derilerin cilt kaybı olan yerlere aktarılması ameliyat ile sağlanır. İyileşme sonrası gelişebilecek kasıntı ve çekilmeler için çeşitli cerrahi teknikler ile gevşetmeler yapılır. Uzvun etrafının çevresel olarak yandığı durumlarda uzvu bir turnike gibi sıkan kasılma dokusu oluşabilir. Bu durumda kasılma dokusu çıkarılıp uzak doku nakilleri yapılabilir. (Şekil 2,3)

      Genelde elde oluşan yanıkların tedavisi sorunludur. Yanık sonrası derinin iyileşmesindeki sorunlar nedeni ile elde oluşan kasılmaların tedavisinde uzun süreli sabır gerektiren bir tedavi süreci gerekir. Sorunların çözümü için birden fazla operasyon gerekebilir. Aylar yıllar süren iyileşme sürecinde kasılmaların oluşmaması için atellemenin yanında fizyoterapininde yararı vardır.

      ROMATOİD ARTRİT

      Romatoid artrit genellikle el ve ayak eklemleri de dahil olmak üzere, simetrik olarak eklemlerde inflamasyon ve bunun sonucunda şişme, ağrı ve zamanla eklem içinde hasara yol açan otoimmün(vücudun kendi dokularına karşı bağışıklık sisteminin savaştığı hastalıklar)  bir hastalıktır.


      Romatoid artrit vücutta değişik bulgular ile de ortaya çıkabilir. Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Genetik yatkınlık ve diğer birçok faktör hastalığı oluşturan otoimmün reaksiyonu ortaya çıkarıyor olabilir. Hastalık toplumda % 1 oranında görülür ve kadınlarda erkeklere oranla 2 veya 3 kat daha sıktır. Genellikle 25-50 yaş arasında ortaya çıkar. Ancak diğer yaşlarda da görülebilir. Bazı kişilerde hastalık kendiliğinden gerileyebilir. Tedavi ile her dört kişiden üçünün bulguları azalabilir. Ancak buna karşın her on kişiden birinde dereceli işlev kaybı gelişir. Bu hastalıkta otoimmün sistem eklem yüzeyini örten dokulara yönelir. Giderek kıkırdak, kemik ve eklem bağları aşınır. Sonuçta eklemler değişen oranlarda yıkıma uğrarlar.

      Romatoid artrit aniden aynı anda birden fazla eklemde şişlik, ağrı, ısı artışı(inflamasyon) ile ortaya çıkabilir. Çoğu zaman sessizce başlayıp çeşitli eklemleri etkiler. Vücudun sağ veya sol tarafında belirli bir eklem tutulmuşsa, aksi tarafta da aynı eklemde inflamasyon ortaya çıkar. El ve ayak parmakları, el bileği, dirsek, ayak bileği gibi küçük eklemlerde başlaması tipiktir. inflamasyon olan eklemler, sıklıkla uyandıktan ya da uzun süre hareketsiz kaldıktan sonra ağrılı ve sıklıkla tutuktur. Bazı hastalar öğleden sonraları kendilerini yorgun ve güçsüz hissederler. Etkilenen eklemler büyüyerek deforme olabilirler. Kimi eklemlerde kontraktür gelişir ve belirli bir pozisyonda kalıp açılamazlar. El parmakları serçe parmağına doğru eğilir. Şiş el bileğinde karpal tünel sendromu gelişebilir. Diz arkasında oluşabilen kistler, patlayarak ayaklarda şişme ve ağrıya neden olabilirler. Hastaların % 30-40’ında genellikle hasta eklemlere yakın yerlerde, deri altında nodüller ortaya çıkar (Şekil 1). Romatoid artrit hafif bir ateş ile birlikte damarlarda vaskülit adı verilen inflamasyonlara da yol açabilir. Bunun sonucu olarak sinir hasarı ayak ülserleri görülebilir. Akciğer zarının ya da kalbin en dış tabakasının inflamasyonu (plörezi, perikardit) veya skar oluşumu sonucu göğüs ağrısına, solunum güçlüğüne ve kalp fonksiyonunun bozulmasına yol açabilir.

      Romatoid artriti, artrit yapan diğer hastalıklardan ayırmak bazen zor olabilir. Aşağıdaki bulgulardan dördü olan hastalarda romatoid artrit olasıdır.

      • Sabahları 1 saatten fazla süren tutukluk (en az altı haftadan beri)
      • Üç ve daha fazla eklemde inflamasyon (en az altı haftadan beri)
      • El, el bileği ve parmaklarda artrit (en az altı haftadan beri)
      • Kanda romatoid faktör bulunması
      • Röntgen filminde karakteristik değişiklikler.

      Hastalarda laboratuvar testleri, eklem sıvısı muayenesi veya bazen de biyopsi, tanı için gerekli olabilir. 9/10 hastada kanda eritrosit sedimantasyon hızı artmıştır. Çoğu hastada hafif kansızlık vardır. Nadiren beyaz kan hücre sayısı da azalır. Romatoid artritli hastaların çoğunda kanda ayırt edici antikorlar (romatoid faktör) mevcuttur. Her hastada romatoid faktöryüksekliği saptanamayabilir veya romatoid faktör yüksek olan her hasta romatoid artrit olmayabilir. Bu aynı zamanda kronik karaciğer hastalarında ve bazı infeksiyonlarda (kimi kişilerde) hastalık olmaksızın da pozitif olabilir. Romatoid faktörün yüksek düzeyde olması romatoid artritin şiddeti ile ilişkilidir.

      Romatoid Artritli hastalarda tedavi çok yönlü yürütülür. Hastalara ilaç tedavileri yanında, bilinçlendirme, dinlenme ve egzersiz önerileri, başkalarına bağımlı olmalarını önleyebilecek destek araçlar sağlanması ileri olgularda cerrahi tedaviler söz konusu olabilir. Tedavi inflamatuvar süreci baskılamak, hastayı aktif hale getirmek, tutukluk ve ağrıyı önlemek ve genel olarak yakınmaları azaltma amacına yöneliktir ancak tamamen hastalığı ortadan kaldırmaz. Romatoid artrit kontrol edilmediğinde giderek kalıcı fonksiyon kayıplarına yol açtığından tedavi mutlaka bir uzman hekim tarafından yönlendirilmelidir.
      Poliartrit (birden fazla bulguları gösteren romatizma çoğunlukla 20- 60 yaslarındaki kadınlarda görülür. Bilateral ve simetrik olarak başlar, el bileği veya metakarpofalangeal eklemleri tutar. Sinovial enflamasyon ilerleyici tarzda eklemi bozar. Kıkırdak, eklem kapsülü, ligamanlar progresif olarak harap olur. Romatoid sinovit, el ve el bileği seviyesinde ekstansor ve fleksor tendonların sinovyal dokularını tutarak uzun dönemde tendon rüptürlerine neden olur. Ekstansor tendonlar fleksor tendonlara göre daha fazla tutulurlar. Tendon kopması en çok başparmağı yukarı kaldıran kirişte oluşur. Romatoid artrit sonucu el ve el bileğinde şekil değişiklikleri görülür.

      Eklemlerde ilaç tedavisine cevap vermeyen romatoid eklem şişlikleri için, eklem harabiyetini önlemek amacı ile sinovektomi (eklem kılıfı temizlenmesi) uygulanır. Kiriş kopmalarını önlemek amacı ile tenosinovyektomi (kiriş kılıflarının temizleme) işlemi yapılabilir. Aşırı eklem hasarlanmalarında eklemin tamamen çıkarılıp yerine protez uygulamaları (özellikle trapezo-metakarpal eklem ve metakarpofalangeal eklem) yapılabilir Protez uygulaması yapılamayan eklemlere dondurma işlemi (özellikle başparmak metakarpofalangeal eklem) yapılabilir.

      OSTEOARTRİT VE EL

      Osteoartrit, süregelen bir eklem hastalığı olup, eklem kıkırdağı ve komşu kemik dokularda bozulma ile karakterize eklem ağrısına ve tutukluğuna neden olan bir hastalıktır.
      Osteoartrit en sık görülen eklem hastalıklarından birisidir. Kadınlarda ve erkeklerde eşit sıklıkta görülür. Ancak erkeklerde daha erken yaşlarda ortaya çıkabilir.

      Osteoartrit olasılıkla kıkırdağın yapısındaki bağ dokusuna ait maddeleri üreten hücrelerin anormal çalışması sonucu ortaya çıkmaktadır.
      Kemik ağrıları, eklem hareketlerinin kısıtlanması, kemiklerin çok daha kolay incinmesi ve kırılması gibi bulgulara osteoartritli hastalarda sıkça karşılaşılır.
      Hastalık ilerledikçe;
      •    Kemik ağrıları belirginleşir,
      •    Eklem hareketleri kısıtlanır,
      •    Krepitasyon denilen eklem hareketi sırasında tıkırtı sesi gelir ve giderek eklem açılmaz olur,
      •    Parmaklarda en uç eklemlerde çıkıntılar oluşabilir,
      •    Bazı eklemlerde ise eklem bağları gevşeyerek eklem stabilitesi bozulur,
      •    Sırt ağrısı,
      •    Bazen boyun ya da alt omurgada tutulum,
      •    Osteofitlerin (kemik çıkıntıları) sinirlere baskısı sonucu uyuşma,
      •    Kol ve bacaklarda güçsüzlük ve benzeri nörolojik sorunlara da yol açabilir.

      Hastalığın oluşma biçimi yeterince aydınlanamadığından nedene yönelik bir tedavisi yoktur. Ancak gidiş romatoid artrit kadar alevli değildir. Hastalara egzersiz, fizyoterapi, destek araçlar, ilaç tedavileri ve gerekirse cerrahi girişim gibi tedaviler uygulanır. Elde osteoartrit en çok 1. karpometakarpal eklemde görülür. Bu hastalık rizartroz olarak da adlandırılır. El fonksiyonları bozulma noktasına gelindiğinde cerrahi müdahale söz konusu olabilir.

      ÇEKİÇ PARMAK ( MALLET FİNGER ) YARALANMASI

      Parmağın en uç eklemine olan darbeler sonucu meydana gelir. Parmağı açan (düzleştiren) tendon (ekstansor tendon) parmağın en uç boğumundaki kemiğe (distal falanks) yapıştığı bölgede yaralanmıştır. Çoğu zaman parmak üzerinde hiçbir kesinin olmadığı kapalı yaralanmalar sonrasında görülür.

      Hastaya parmağı düzleştirmeye çalışması söylendiğinde bunu yapamaz, ancak diğer eli veya muayene eden doktor tarafından parmak düz pozisyona getirilebilir. (Şekil 1),

      Çekilecek direkt el grafilerinde bazı olgularda küçük bir kemik kırığının da olaya eşlik ettiği izlenir. (Şekil 2)

      Erken dönemde buz uygulaması ve nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar ağrı için faydalı olacaktır. (Şekil 3)

      Kemik kırığı izlenmeyen hastalarda ortopedi malzemeleri satan yerlerden temin edilebilecek çekiç parmak ateli 2 ay süre ile parmaktan hiç çıkarmadan uygulanır.

      Bu aşamada hastanın cerrahi müdahaleye gerek olmaksızın sadece atel ile izlenebileceği kararı mutlaka doktoru tarafından verilmelidir.
      Açık yaralanması olan, kemik kırığı da bulunan olgularda cerrahi müdahale gereklidir. Bu müdahale lokal anestezi ile gerçekleştirilir. Hem kırık kemik parçası, hem de yaralanan tendon onarılır. Parmağın en uç iki boğumunu yaklaşık iki ay süre ile düz tutacak bir tel konarak hastanın parmağını bu süre içinde bükmemesi sağlanır.

      Hastaların bir kısmı sadece görüntüsel bir problemleri olduğunu düşünerek uzman bir doktora başvurmazlar. Ancak tedavi edilmeyen olguların bir kısmı yaralanan tendonun kısalarak aşağı doğru yer değiştirmesi ile kuğu boynu deformitesi dediğimiz daha ileri bir şekil ve hareket problemine dönüşebilir. Bu nedenle tedavi süreci ve şekli ile ilgili bilgiyi bu konun uzmanları tarafından edinmek ve onların izleminde iyileşme sürecini geçirmek çok önemlidir.

      DİRSEK ARTROSKOPİSİ

      KAPALI KAMERALI SİSTEM İLE YAPILAN OPERASYONLAR VE  DİRSEK EKLEM İÇİ SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ

      Dirsek eklemi karmaşık yapıda olup dirsek açılma ve bükülme fonksiyonlarının  yapılmasında ve ön kolun rotasyon hareketlerini sağlayan eklemlerden birini de içeren kolun fonksiyonların önemli bir yeri olan eklemdir. Dirsek eklem etrafında önemli damar ve sinir yapıları geçmektedir. Özelikle bu eklem travmaları sonrası hareket kısıtlılığını engellemek için iyi fizik tedavi almak gereklidir. Tramvayla veya travma olmadan dirsek eklem kıkırdak hasarlanmaları ve kireçlenme oluşabilmektedir. Dirsekte takılma hissi veya harekette kısıtlılıklar romatizmal hastalıklar,kireçlenme ve eklem faresi varlığında görülebilmektedir. Son yıllarda teknolojik gelişmelerle birlikte kameralı sistemler eklem cerrahisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Dirsek bölgesi eklemin kameralı sistem ile kapalı yöntem operasyonları son yıllarda yapılabilir hale gelmiştir. Dirsek bölgesinde yaygın damar,sinir ağı eklem bölgesine girişlerde ve kameranın yerleştirilmesinde sorun oluşturduğu için dirsek eklem kapalı operasyonları yaygın olarak yapılmamakta idi.  Son yıllarda bu ekleme ait kameralı sistemle kapalı operasyonlardaki artan tecrübe ile bu eklemin de cerrahisinin kameralı sistemle yapılabilirliği artmıştır ve yaygınlaşmıştır. Bu yolla ekleme ulaşmak için kesilerek geçmek zorunda olunan yumuşak doku yapıları hasarlanmamakta ve daha sonra oluşacak hareket kısıtlılıklarının nedenleri ortadan kaldırılmaktadır. Kameralı sistem ile eklem faresi çıkartılması,oluşmuş kireçlenmelerinin temizlenmesi ve oluşmuş yumuşak doku hasarlanmalarının temizlenmesi, eklem kapsülünde gevşetme, romatizmal hastalıklarda sık karşılaştığımız sinovit durumunda sinoviektomi işlemleri yapılabilmektedir. Aynı zamanda Mikrokırık yöntemi dediğimiz kıkırdak kaybı olan alandaki kemikte küçük delikler açılarak kanlanmanın sağlanması yapılabilmektedir. Genellikle açık yara olmadığı için erken hareket verilmekte ve buna bağlı eklem hareket kısıtlılığı oluşması engellemektedir. Sadece küçük delikler açıldığı için genellikle pansuman süresi kısa olmakta ve dikişlerin alınmasına gerek olmadan süreç tamamlanmaktadır.

      Sonuç olarak eklemin diğer eklemlere de olduğu gibi kapalı ameliyatları teknik olarak biraz daha zor olmakla birlikte hastanın iyileşme dönemini hızlandırmakta ve hasta konforunu artırmaktadır.

      OMUZ ARTROSKOPİSİ

      OMUZ ATROSKOPİSİ

      (Kamera ile Omuz operasyonu)

      Eklem içinde enfeksiyon gelişmesi, cerrahi işlem sırasında kıkırdakların zarar görmesi gibi düşük oranda komplikasyonlara sahiptirOmuz artroskopisi en sık tekrarlayan omuz çıkıkları ve omuz çevresini saran rotator kılıf yırtıklarıdır. Tekrarlayan omuz çıkıklarında omuz kapsülündeki yırtık onarılır, rotator kılıf yırtıklarında da yırtılmış olan tendon tekrar kemiğe tutturulur. Diğer sık kullanıldığı durumlar, kıkırdak yaralanmaları, serbest kıkırdak parçalarının çıkarılmasıdır.Açılan küçük deliklerden yapılan bir cerrahi işlem olmasından dolayı hastanın ameliyat sonrasında iyileşme süresi açık yöntemlere göre daha kısadır. Eklem kesilip açılmadığından enfeksiyon gelişme riski daha düşüktür. Hastanın ameliyat sonrası hissettiği ağrı daha az olur. Özellikle sporcularda spora dönüşü hızlandıran bir yöntemdir.
      Omuz artroskopisi, omuz eklemine, omuz çevresinde açılan küçük deliklerden artroskop denilen ince, uzun ve ışıklı kameralar ile girilerek omuz eklem sorunlarının görüntülemesi ve cerrahi onarımı ameliyatıdır.(Kamera ile Omuz operasyonu)