Skip to main content

Yazar: Sude Yılmaz

EL KIRIKLARI

Elin birçok kemikten oluşan ve kompleks fonksiyonlarına izin veren bir destek yapısı vardır. Bu destek yapının bazı kısımlarına parmak ve el bileğinin hareketlerini sağlayan kaslar bağlanırlar. Kemikler üzerine gelen aşırı kuvvetlere bağlı kırıklar oluşabilir. Kırık oluştuğunda ağrı, şişlik, morarma, şekil bozukluğu hasarlanan bölgenin kullanılamaması gibi şikayetler oluşur. Kırıklar ayrışmamış şekilde olabilecekleri gibi aşırı parçalı ve deformite oluşturacak kadar birbiriden ayrışmış olabilir. Bazı kırıklar kemiğin gövdesindedir, bazı kırıklar ise kemiğin uç kısmında eklem içine kadar uzanır. Eklem içine ulaşan kırıkların tedavisi daha zordur. Genellikle eklem hareket kısıtlılığı oluşur. Parçalı kırıklar genellikle yüksek enerjili travmalardan sonra oluşur. Açık yaralanma ile birlikte olan kırıklarda enfeksiyon (iltihap) riski vardır.

Hastanın muayenesi ve röntgen incelemesi sonrası tanı genelde konur. El çok karmaşık bir yapıya sahip olduğu için kırık değerlendirmesinde deneyim önemlidir. Bazı kırıklarda tedavi yönteminin saptanmasında bilgisayarlı tomografik inceleme yapılabilir.

Atel veya tam alçı yerinden oynamamış kırıkların tedavisi için kullanılabilir.
Bazı kırıklar anestezi sonrası anında radyolojik inceleme yapmaya olanak sağlayan skopi denen makineler yardımı ile kapalı olarak karşı karşıya getirilip teller ile sabitlenebilir.

Eğer açık yara mevcut ise veya kırıkların karşı karşıya getirilemiyor ise yara açılarak kemik parçaları karşı karşıya getirilir. Plak, vida ve teller kullanılarak kırık sabitlenir. (Şekil 1-2-3)

Kırık eklem yüzüne uzanıyor ise eklem yüzünün çok özenli şekilde düzeltilerek sabitlenmelidir. Kemik aşırı derecede parçalı ise veya kemik defekti varsa vücudun başka yerlerinden alınan kemik parçaları kırık bölgesine yerleştirilebilir. Kemik grefti kaynağı olarak el dirsek ve kalça kullanılabilir. Kemik grefti alınması hastaya herhangi bir hasar vermez; her operasyon sonrası oluşabilecek iltihap ve yara iyileşme sorunları dışında istenmeyen durum nadir görülür.
Yara çok kirli veya kırık çok parçalı ise kırık alt ve üstünden kemiğe tatbik edilen pinlerin üzerine vücudun dışından tatbik edilen barlar (eksternal fiksatör) yardımı ile kırık sabitlenebilir. Eklem içi çok parçalı kırıklarda bar üzerinden uygulanan pinler birbirinden uzaklaştırılarak bağlara bağlı olan kırık parçalarının orijinal yerlerine yakın şekle getirilmesi sağlanabilir (ligomatotaksis).
Kırığın yeri ve şekline göre kırık kaynama süresi değişir. Kırık sonrası eklem hareketleri kısıtlanabilir Bu yüzden kırık kaynaması sağlandıktan sonra mümkün olduğunca erken sürede fizik tedaviye başlanmalıdır.

EL BİLEĞİ KIRIKLARI

El bileği 8 adet küçük kemik ve önkoldaki iki kemiğin eklemleşmesinden oluşmuş bir yapıdır. El bileği kemikleri birbirlerine sıkı bağlar ile bağlanır. Bu yapı el bileğinin her yöne rahatça hareket etmesini sağlar El bileği kırıkları genelde kol açık iken el üzerine düşme sonrası oluşur. Trafik kazaları, yüksekten düşme gibi yüksek enerjili travmalar nedeni ile kırıklar oluşabilir. Yaşlılarda oluşan osteoporoz kemiklerin incelmesine ve daha kırılgan hale gelmesine yol açar. Yaşlı osteoporotik hastalarda daha basit travmalar ile el bileği kırığı oluşabilir. El bileğinin en çok kırılan kemiği radius denen önkol kemiğidir. Kırık oluştuğu zaman el bileğinde ağrı, şişlik, şekil bozukluğu oluşur. (Şekil 1)

Bazen kırık oynamamış şekilde, bazen kemik uçları birbirinden tamamen ayrılmış şekilde olabilir. Bazen kırık çok parçalı ve tamamen yerinden kaymış şekilde olabilir. Tedavi kırık tipine göre değişkenlik gösterir. İlk yapılacak şey el bileğinin sabit bir cisim (karton, tahta vb) üzerine konulup daha fazla oynamasının önlenmesidir. Radyolojik inceleme sonrası kırık saptanır. Gereğinde BT (bilgisayarlı tomografi) incelemesi yapılır. BT incelemesi ile 3 boyutlu olarak kırık parçalarının tespiti yapılabilir. Eklem yüzüne ait kırıklar daha sonraki tedavinin ve gelecekteki sonucun değerlendirilmesi açısından önemlidir. Ağrının izin verdiği ölçüde duyu ve hareket muayenesi yapılmalıdır. Eğer kırık parçalarından bir kısmı cilt dışına çıkmış ise(açık kırık) enfeksiyon riski artar. Kırık tedavisi tamamlansa bile bu tip kırıkları olanlara bir süre hastanede yatırılarak antibiyotik tedavisi verilmelidir.

Tedavi kararında hastanın yaşı, aktivite derecesi, işi, hobileri, hastanın asıl kullandığı eli olup olmadığı, daha önce el bileği travması geçirip geçirmediği, başka tıbbi sorunları olup olmadığı değerlendirilmelidir. Radyolojik incelemede kırığın eklem içine uzanımlı olup olmadığı, çok parçalı olup olmadığı, kırığın kaymış olup olmadığı, kemik erimesi olup olmadığı, kırığın stabil olup olmadığı değerlendirilmelidir.  Bu faktörlerin hepsi bir araya getirilerek hasta için en doğru tedavi kararı alınmalıdır.

Eğer kırık oynamamış ise kırığın alçı ile sabitlenmesi yeterli olur. Hastanın yaşı ve kırık tipine göre kırık sabitlenme süresi (3-5 hafta arası)  belirlenir. Eğer kırık oynamış ise hastanın ve kırığın değerlendirmesini takiben uygun durumlarda kırığın yerine oturulmasına çalışılır. Bu işlem sırasında eğer imkân var ise skopi denen anında radyolojik inceleme yapılabilen alet yardımı ile kırığın yerine oturup oturmadığı görülür, eğer kırık uygun pozisyonda ise bu şekilde alçı yapılabilir. Skopi yok ise alçılama sonrası radyolojik inceleme yapılıp kırık pozisyonu tekrar çekilen filmlerle değerlendirilir. Eğer alçı ile tedavi devamına karar verilir ise 3 hafta hafta sonra radyolojik inceleme yapılmalı ve kırığın pozisyonunun kayıp kaymadığı takip edilmelidir. 5-6 hafta sonunda da alçı çıkarılır.

Eğer kırık çok parçalı, eklem içi uzanımlı ve stabil olmayan bir kırık olduğu düşünülüyor ise hastanın genel durumu da dikkate alınarak cerrahi tedavi kararı alınır.
Cerrahi tedavide

  • Kırık düzeltilmesi sonrası dışarıdan skopi kontrolünde pin ile tespiti ve alçı
  • Kırık her iki tarafına konan pinlerin üzerine dışarıdan yerleştirilen materyaller (eksternal fiksatör)  ile tespit
  • Cerrahi olarak açılarak kırık parçalarının düzeltilmesi, sonrasında da plak ve vidalar yardımı ile tespiti yapılabilir.

Eklem içi kırık tespit edilen bazı vakalarda eklem yüzünün değerlendirilmesi için artroskopi kullanılabilir. Özellikle kemik erimesi olan hastalarda ve çok parçalı kırıklarda vücudun başka yerlerinden alınan kemik parçaları(kemik grefti)  kırık hattına yerleştirilerek kırık stabilizasyonu arttırılır ve kaynaması hızlandırılabilir.

Kırık kaynamasını takiben alçı çıkarılır. Alçı çıkarıldıktan sonra hareket kısıtlılığı görülme olasılığı vardır. Fizyoterapi bu dönemde çok faydalıdır. El bileğini kullanma sırasında zorluk, ağrı, şişlik belli süre olur. Bu kişisel faktörlere bağlı değişkenlik gösterir.

TORTİKOLİS ( BOYUNDA EĞRİLİK 

Doğumsal tortikolis (Doğumsal boyunda eğrilik)

Eğrilik doğum sonrası göze çarpar. Çocuğun boynu tutlmuş tarafa dönük çene karşı omuza dönüktür. Doğumdan sonra tutlmuş olan boyun kası (sternokleidomastoid kas) üzerinde sertlik ve kitle ele gelir. Bu kitle zamanla gerileyebilir.

İlk doğum veya ters gelen doğumlarda görülme sıklığı daha fazladır. Anne karnında duruş bozukluğuna bağlı oluşmuş olabileceği düşünülmektedir. Bu hastalarda doğumsal kalça çıkığı ve ayak bozuklukları olabileceği için araştırılmalıdır.

Klinik çok farklılık gösterir. Hafif hareket kısıtlılığından aşırı kafa şekil bozukluğuna(plagisefali) kadar değişen bulgular vardır. Beraberinde yarasa kulağı olabilir. Daha büyük çocuklarda bir omuz yüksekte olduğu için belde eğrilik var şüphesi ile gelebilirler. Röntgen incelemesi ile boyun omurlarında değişiklik olup olmadığı araştırılmalı gereğinde MRI tetkiki yapılmalıdır.

Hastaların %90’I masaj ve egzersiz ile düzelip mükemmel sonuçlar alınabilir. Tanı konur konmaz ebebeyinlere egzersiz tariflenerek çocuğun egzersiz programına başlanır. Egzersizler nazikçe yapılmalıdır. Germe egzersizlerinin yanında çocuğun tutulmuş tarafa aktif dönmesini sağlayacak manevraların yapılması gerekir. Oyuncak veya televizyonun eğrilik ters tarafına konması vb.

Süt çocukluğu ve yürüme döneminde cerrahi girişimden kaçınılmalıdır. Olguların %10 kadarında cerrahi tedavi uygulanır. Genellikle cerrahi tedavi okul çağında yapılır. Cerrahi iyi sonuçlar verir cerrahi uygulamada tutulan boyun kasının uzatılması sağlanır. Cerrahi sonrası germe egzersizlerine tekrar başlanmalıdır. Ameliyat sonrası egzersiz verilip herhangi bir cihaz kullanılmadan sorun çözülebilmektedir.

ELDE YANIKLAR

Yanık cildin sıcak bir cisim ile karşılaşması sonrası deri hücrelerinin ölmesi ile oluşan doku hasarlanmasına verilen addır.  Sıcaklığın derecesi ve dokunun sıcak ile temas süresi yanık şiddetini belirler. Eğer çok sıcak bir cisim ile bir süre temas edilir ise cildin tam kat hasarlanması oluşabilir hatta cilt altı dokularda yanığa bağlı hasarlanmalar oluşabilir. (Şekil 1)

Yanıklar her zaman sıcak ile olmayabilir. Yanıklar bazen kimyasal maddeler yoluyla oluşabilir.

Yanık dereceleri

  1. Derece yüzeyel= sadece ciltte büller olmadan kızarıklık vardır.
  2. Derece kısmi kalınlıkta cilt hasarlanması görülür. Büller mevcuttur.
  3. Derece tam kat cilt hasarlanması vardır. Cilt beyaz ve serttir
  4. Derece daha derin dokular kiriş sinir eklem vb dokularında etkilendiği yanık tipidir.

Yanık oluşumu sonrası hemen elin sıcak materyalden uzaklaştırılması ve soğuk suyun altında temizlenmesi gerekir. Soğuk uygulama ilk başta yapılması gereken şeydir. Ama hiçbir zaman buzun direkt cilt ile temas etmemesi gerekmektedir. Mutlaka bez vb bir materyal ile sarıldıktan sonra cilt üzerine uygulanmalıdır. İlk gün ağrının giderilmesi ve cildin koruyucu tabakasının kaybolmasına bağlı sorunların giderilmeye çalışılması ana amaçtır. Bunun için yanık bölgeye bir tabaka oluşturacak şekilde mikrop önleyici merhemler(silverdin vb) bölgesel uyuşma sağlayan kremler(anestol vb) karıştırılarak uygulanır. İlk gün ağrı çok yoğun olabilir. Özellikle bölgesel uyuşma sağlayan merhemlerin etkisi geçtikçe karışım tekrar tekrar uygulanabilir.
Yaralanma yüzeyi vücudun önemli kısmını kapsıyor ise hastanın hastanede takibi gerekir. Çünkü yanık ile birlikte hayatı tehtit edebilecek sıvı kayıpları ve enfeksiyon riski oluşabilir. Eğer yanık sadece elde ise genellikle pansuman takipleri yapılır.

  1. Derece yanık soğuk uygulama sonrası ağrı azalmasını sağlayacak merhemler uygulanması ile kısa zamanda iyileşir
  2. Derece yanıkta buna ek olarak oluşan büllerin içindeki sıvılar temizlenir. Daha sonra oluşabilecek cilt gerilmesini engellemek için atelleme yapılabilir. Cildin koruyucu tabakasının bozulduğu durumlarda mikrop önleyici merhemlerin ağrı azaltan merhemler ile karıştırılıp pansuman yapılarak takibi uygundur.
  3. Derece tam kat cildin yandığı durumlardır. Ölü derinin uzaklaştırılması sonrası uzun dönem pansuman takibi yapılır. Pansuman takibi süresi yanık derecesine ve iyileşme durumuna göre değişir. İyileşme sırasında oluşabilecek kasıntı ve çekilmeleri önlemek için atelleme yapılır. Cilt altı dokuların uygun duruma gelmesinden sonra başka yerden alınan derilerin cilt kaybı olan yerlere aktarılması ameliyat ile sağlanır. İyileşme sonrası gelişebilecek kasıntı ve çekilmeler için çeşitli cerrahi teknikler ile gevşetmeler yapılır. Uzvun etrafının çevresel olarak yandığı durumlarda uzvu bir turnike gibi sıkan kasılma dokusu oluşabilir. Bu durumda kasılma dokusu çıkarılıp uzak doku nakilleri yapılabilir. (Şekil 2,3)

Genelde elde oluşan yanıkların tedavisi sorunludur. Yanık sonrası derinin iyileşmesindeki sorunlar nedeni ile elde oluşan kasılmaların tedavisinde uzun süreli sabır gerektiren bir tedavi süreci gerekir. Sorunların çözümü için birden fazla operasyon gerekebilir. Aylar yıllar süren iyileşme sürecinde kasılmaların oluşmaması için atellemenin yanında fizyoterapininde yararı vardır.

ROMATOİD ARTRİT

Romatoid artrit genellikle el ve ayak eklemleri de dahil olmak üzere, simetrik olarak eklemlerde inflamasyon ve bunun sonucunda şişme, ağrı ve zamanla eklem içinde hasara yol açan otoimmün(vücudun kendi dokularına karşı bağışıklık sisteminin savaştığı hastalıklar)  bir hastalıktır.


Romatoid artrit vücutta değişik bulgular ile de ortaya çıkabilir. Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Genetik yatkınlık ve diğer birçok faktör hastalığı oluşturan otoimmün reaksiyonu ortaya çıkarıyor olabilir. Hastalık toplumda % 1 oranında görülür ve kadınlarda erkeklere oranla 2 veya 3 kat daha sıktır. Genellikle 25-50 yaş arasında ortaya çıkar. Ancak diğer yaşlarda da görülebilir. Bazı kişilerde hastalık kendiliğinden gerileyebilir. Tedavi ile her dört kişiden üçünün bulguları azalabilir. Ancak buna karşın her on kişiden birinde dereceli işlev kaybı gelişir. Bu hastalıkta otoimmün sistem eklem yüzeyini örten dokulara yönelir. Giderek kıkırdak, kemik ve eklem bağları aşınır. Sonuçta eklemler değişen oranlarda yıkıma uğrarlar.

Romatoid artrit aniden aynı anda birden fazla eklemde şişlik, ağrı, ısı artışı(inflamasyon) ile ortaya çıkabilir. Çoğu zaman sessizce başlayıp çeşitli eklemleri etkiler. Vücudun sağ veya sol tarafında belirli bir eklem tutulmuşsa, aksi tarafta da aynı eklemde inflamasyon ortaya çıkar. El ve ayak parmakları, el bileği, dirsek, ayak bileği gibi küçük eklemlerde başlaması tipiktir. inflamasyon olan eklemler, sıklıkla uyandıktan ya da uzun süre hareketsiz kaldıktan sonra ağrılı ve sıklıkla tutuktur. Bazı hastalar öğleden sonraları kendilerini yorgun ve güçsüz hissederler. Etkilenen eklemler büyüyerek deforme olabilirler. Kimi eklemlerde kontraktür gelişir ve belirli bir pozisyonda kalıp açılamazlar. El parmakları serçe parmağına doğru eğilir. Şiş el bileğinde karpal tünel sendromu gelişebilir. Diz arkasında oluşabilen kistler, patlayarak ayaklarda şişme ve ağrıya neden olabilirler. Hastaların % 30-40’ında genellikle hasta eklemlere yakın yerlerde, deri altında nodüller ortaya çıkar (Şekil 1). Romatoid artrit hafif bir ateş ile birlikte damarlarda vaskülit adı verilen inflamasyonlara da yol açabilir. Bunun sonucu olarak sinir hasarı ayak ülserleri görülebilir. Akciğer zarının ya da kalbin en dış tabakasının inflamasyonu (plörezi, perikardit) veya skar oluşumu sonucu göğüs ağrısına, solunum güçlüğüne ve kalp fonksiyonunun bozulmasına yol açabilir.

Romatoid artriti, artrit yapan diğer hastalıklardan ayırmak bazen zor olabilir. Aşağıdaki bulgulardan dördü olan hastalarda romatoid artrit olasıdır.

  • Sabahları 1 saatten fazla süren tutukluk (en az altı haftadan beri)
  • Üç ve daha fazla eklemde inflamasyon (en az altı haftadan beri)
  • El, el bileği ve parmaklarda artrit (en az altı haftadan beri)
  • Kanda romatoid faktör bulunması
  • Röntgen filminde karakteristik değişiklikler.

Hastalarda laboratuvar testleri, eklem sıvısı muayenesi veya bazen de biyopsi, tanı için gerekli olabilir. 9/10 hastada kanda eritrosit sedimantasyon hızı artmıştır. Çoğu hastada hafif kansızlık vardır. Nadiren beyaz kan hücre sayısı da azalır. Romatoid artritli hastaların çoğunda kanda ayırt edici antikorlar (romatoid faktör) mevcuttur. Her hastada romatoid faktöryüksekliği saptanamayabilir veya romatoid faktör yüksek olan her hasta romatoid artrit olmayabilir. Bu aynı zamanda kronik karaciğer hastalarında ve bazı infeksiyonlarda (kimi kişilerde) hastalık olmaksızın da pozitif olabilir. Romatoid faktörün yüksek düzeyde olması romatoid artritin şiddeti ile ilişkilidir.

Romatoid Artritli hastalarda tedavi çok yönlü yürütülür. Hastalara ilaç tedavileri yanında, bilinçlendirme, dinlenme ve egzersiz önerileri, başkalarına bağımlı olmalarını önleyebilecek destek araçlar sağlanması ileri olgularda cerrahi tedaviler söz konusu olabilir. Tedavi inflamatuvar süreci baskılamak, hastayı aktif hale getirmek, tutukluk ve ağrıyı önlemek ve genel olarak yakınmaları azaltma amacına yöneliktir ancak tamamen hastalığı ortadan kaldırmaz. Romatoid artrit kontrol edilmediğinde giderek kalıcı fonksiyon kayıplarına yol açtığından tedavi mutlaka bir uzman hekim tarafından yönlendirilmelidir.
Poliartrit (birden fazla bulguları gösteren romatizma çoğunlukla 20- 60 yaslarındaki kadınlarda görülür. Bilateral ve simetrik olarak başlar, el bileği veya metakarpofalangeal eklemleri tutar. Sinovial enflamasyon ilerleyici tarzda eklemi bozar. Kıkırdak, eklem kapsülü, ligamanlar progresif olarak harap olur. Romatoid sinovit, el ve el bileği seviyesinde ekstansor ve fleksor tendonların sinovyal dokularını tutarak uzun dönemde tendon rüptürlerine neden olur. Ekstansor tendonlar fleksor tendonlara göre daha fazla tutulurlar. Tendon kopması en çok başparmağı yukarı kaldıran kirişte oluşur. Romatoid artrit sonucu el ve el bileğinde şekil değişiklikleri görülür.

Eklemlerde ilaç tedavisine cevap vermeyen romatoid eklem şişlikleri için, eklem harabiyetini önlemek amacı ile sinovektomi (eklem kılıfı temizlenmesi) uygulanır. Kiriş kopmalarını önlemek amacı ile tenosinovyektomi (kiriş kılıflarının temizleme) işlemi yapılabilir. Aşırı eklem hasarlanmalarında eklemin tamamen çıkarılıp yerine protez uygulamaları (özellikle trapezo-metakarpal eklem ve metakarpofalangeal eklem) yapılabilir Protez uygulaması yapılamayan eklemlere dondurma işlemi (özellikle başparmak metakarpofalangeal eklem) yapılabilir.

Dirsek Artroskopisi

Dirsek eklemi karmaşık yapıda olup dirsek açılma ve bükülme fonksiyonlarının  yapılmasında ve ön kolun rotasyon hareketlerini sağlayan eklemlerden birini de içeren kolun fonksiyonların önemli bir yeri olan eklemdir. Dirsek eklem etrafında önemli damar ve sinir yapıları geçmektedir. Özelikle bu eklem travmaları sonrası hareket kısıtlılığını engellemek için iyi fizik tedavi almak gereklidir. Tramvayla veya travma olmadan dirsek eklem kıkırdak hasarlanmaları ve kireçlenme oluşabilmektedir. Dirsekte takılma hissi veya harekette kısıtlılıklar romatizmal hastalıklar,kireçlenme ve eklem faresi varlığında görülebilmektedir. Son yıllarda teknolojik gelişmelerle birlikte kameralı sistemler eklem cerrahisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Dirsek bölgesi eklemin kameralı sistem ile kapalı yöntem operasyonları son yıllarda yapılabilir hale gelmiştir. Dirsek bölgesinde yaygın damar,sinir ağı eklem bölgesine girişlerde ve kameranın yerleştirilmesinde sorun oluşturduğu için dirsek eklem kapalı operasyonları yaygın olarak yapılmamakta idi.  Son yıllarda bu ekleme ait kameralı sistemle kapalı operasyonlardaki artan tecrübe ile bu eklemin de cerrahisinin kameralı sistemle yapılabilirliği artmıştır ve yaygınlaşmıştır. Bu yolla ekleme ulaşmak için kesilerek geçmek zorunda olunan yumuşak doku yapıları hasarlanmamakta ve daha sonra oluşacak hareket kısıtlılıklarının nedenleri ortadan kaldırılmaktadır. Kameralı sistem ile eklem faresi çıkartılması,oluşmuş kireçlenmelerinin temizlenmesi ve oluşmuş yumuşak doku hasarlanmalarının temizlenmesi, eklem kapsülünde gevşetme, romatizmal hastalıklarda sık karşılaştığımız sinovit durumunda sinoviektomi işlemleri yapılabilmektedir. Aynı zamanda Mikrokırık yöntemi dediğimiz kıkırdak kaybı olan alandaki kemikte küçük delikler açılarak kanlanmanın sağlanması yapılabilmektedir. Genellikle açık yara olmadığı için erken hareket verilmekte ve buna bağlı eklem hareket kısıtlılığı oluşması engellemektedir. Sadece küçük delikler açıldığı için genellikle pansuman süresi kısa olmakta ve dikişlerin alınmasına gerek olmadan süreç tamamlanmaktadır.

Sonuç olarak eklemin diğer eklemlere de olduğu gibi kapalı ameliyatları teknik olarak biraz daha zor olmakla birlikte hastanın iyileşme dönemini hızlandırmakta ve hasta konforunu artırmaktadır.

TEKRARLAYAN OMUZ ÇIKIKLARI

TEKRARLAYAN OMUZ ÇIKIKLARINDA KAPALI YÖNTEM

Omuz çıkığı özellikle kol üzerine düşme, aşırı dışarı çevirme hareketi sonrası bazı kişilerde görülmektedir. Bu  genellikle genç hastalarda oluşur ve çok ağrılı pozisyon acil polikliniklerde omuzun yerine oturtulmasıyla çözülür. Ama oluşan  kılıf yırtıklarının  iyileşmesi için en az 3-4 hafta hareketsiz bırakmak gereklidir. Çoğu zaman kendilerini iyi hisseden hastalar bu iyileşme dönemini erken bitirerek yaşamlarına devam eder ama çoğu zaman yeterli iyileşme olmadığı için ilerleyen  zamanlarda tekrarlayan omuz çıkıkları meydana gelebilir. Her tekrarlayan omuz çıkığında yırtık ilerler ve omuz başının oturduğu yuvaya takıldığı bölgede çökme ve buna bağlı omuz başında şekil bozukluğu oluşur. Tekrarlayan omuz çıkıklarının yıllar içinde artan ve daha kolay çıkan hale gelmesinde bu yırtığın ilerlemesinin etkisi vardır.

Son yıllarda teknolojik gelişmelerle birlikte ince çubuk şeklinde kamera sistemleri  geliştirilmiş ve bu sayede eklem içindeki yapıların daha rahat görülebilir hale gelmesi sağlanmıştır. Eklem üzerinden açılan 3-4 adet küçük delikten sokulan kamera ve yardımcı aletler ile yırtıklar tamir edilebilmektedir. Tedavi hastaya daha az zarar vererek etraf dokulara hiç yara açılmadan yapılabilmektedir. Omuz yuvasına yerleştirilen küçük vidalar üzerinde olan iplerle omuz kılıfında olan yırtıklar omuz yuvasına  tespit edilmektedir. Hasta çok daha az ağrı hissetmekte ; açık cerrahiye göre daha rahat eklem hareketleri açılmakta ve daha çabuk günlük hayatına geri dönmesi sağlanmaktadır. Omuzda belirgin bir yara izi görülmemekte bu da görünümün bozulmamasını sağlamaktadır. Ameliyattan sonra 3 haftalık hareketsiz kalma süreci sonrası hasta kısa süreli fizik tedavi almakta ve daha sonrasında 6 ay süre ile aşırı gergin omuz hareketlerinden kaçılması istenmektedir. Kapalı kamera yöntemiyle yırtık tamiri  hastaya en az zarar vererek en etkili şekilde yapılan tedavi yöntemidir.

Eğer uzun dönem tekrarlayan omuz çıkıklarına izin verilirse omuz başında şekil bozuklukları oluşur. Bu durumun oluşması tedaviyi açık yönteme çevirmeyi gerektiri. Bu yüzden yırtıkların kapalı cerrahi ile çözülemez hale getirilmesi sonuçları kötüleşmesine yol açmaktadır. Mümkün olduğu kadar  erken cerrahi müdahale gereklidir.

OMUZ KAS YIRTIKLARI

Omuz eklemi çok geniş hareket açıklığına sahip ve özellikle başüstü hareketleri yapmamıza izin veren bir yapıya sahiptir. Omuz ekleminde yuvarlak bir baş karşısında düz bir yuva etrafında dönerek bu hareketlerin yapılması mümkün olmaktadır. Bu yuvarlak başın üzerinde aşırı hareketleri engelleyen bir kemik çıkıntısı (akromion) mevcuttur. Bu iki kemik arasında özellikle omuzun içe ve dışa çevrilmesini sağlayan kas yapılarımız ( rototor kaslar ) bulunur. Bu iki kemik arasında özellikle yukardaki kemik uç kısımının aşağıya kemik çıkıntısı oluştuğu durumlarda kas üzerine bası oluşup bu kasların tendinöz kısımlarında hasarlanma ve yırtık oluşması mümkün olmaktadır. Bu durumda omuz hareketlerinde kısıtlanma ve özellikle baş üstü aktivitelerde ağrı artışı daha ileriki durumlarda donuk omuz oluşumu görülmektedir. Hastaların ağrısının devamı halinde radyolojik incelemelerin yapılması ve sonrasında MRI tetkiki yapılması  ve gereğinde kasların kemiğe bağlanma yerine kapalı ameliyatla tekrar bağlanması ve üzerinde bası yapan kemik çıkıntının temizlenmesi yöntemi ile tedavi sağlanabilmektedir. Kas yırtığının uzun süre tedavisiz bırakılması daha ilerde oluşabilecek kas erimeleri ve deformasyonları oluşumunu sağlar geç dönemde yırtık bağların tamir edilmesi bile işe yaramayabilir. Bu yüzden omuz bölgesi kas yırtıkları saptandığı zaman tedavi edilmesi ve yırtığın tamiri gereklidir. Bu müdahalelerin kapalı ( artroskopik) olarak yapılması bu cerrahi müdahale sırasında hasarlanma yapılmadan yırtığa ulaşılmasını sağlamakta ve ek hasar verilmeden tamirin yapılmasını sağlamaktadır. Ameliyat sonrası ağrı,  eklem hareket kısıtlılığı kapalı yöntemle açık yönteme göre daha az olmakta iyileşme süreci ve fizik tedavi süreci daha rahat geçirilmektedir.

PERİFERİK SİNİR FELÇLERİ

El ve üst ekstremitede hareket ve dokunulduğunda hissetme fonksiyonlarını sinirler yerine getirir. Sinir sisteminin, kafatası boşluğu ve omurilik içindeki kısmına merkezi(santral) sinir sistemi, bu bölgelerden sonra tüm vücuda dallanarak yayıldıkları kısımlarına ise çevresel(periferik) sinir sistemi adı verilir. Periferik sinir fonksiyonlarının herhangi bir sebeple devre dışı kalarak, bu sinir veya sinir grubunun elektrik verdiği kasların fonksiyon görmeme durumuna felç denir.

Üst ekstremitenin beş ana periferik siniri vardır. Bunlardan aksillar sinir deltoid kasına elektrik vererek kolun yana açılmasını sağlar. Radial sinir, dirseğin, el bileğinin ve tüm parmakların düzleşmesini(ekstansiyon) sağlar. Muskulokutan sinir, biseps kasımıza liflerini vererek dirseğimizi büktürür. Median ve ulnar sinirler, ise hem elimizin dokunma duyusunu, hem de el bileği ve parmakların bükme hareketlerini yaptırır. Bu periferik sinirlerden hangisi veya hangileri işlev görmezse hastalar yukarıdaki fonksiyonları yapamazlar.

Sinir felçlerinin en sık sebebi travma ile meydana gelen kesilerdir. Bunun dışında sinirlerin sıkışmaları, kesiye neden olmayan künt travmalar, nadiren de olsa tümörler, sistemik veya izole sinirleri tutan çeşitli nörolojik hastalıklar etken olarak karşımıza çıkabilir.

Sinirin kendi kendine iyileşmeyeceğine kanaat getirildiğinde(bu birkaç aylık bir dönemi kapsayabilir) bu, EMG denilen kas ve sinir fonksiyonlarını ölçen bir test ile kesinleştirilir. Daha sonra sinir kesisinin seviyesi, hastanın yaşı, mesleği, sinir yaralanmasının ne kadar zaman önce meydana geldiğine bağlı olarak tedavi planlanır. Sinir kesisi sonucu meydana gelen felçlerin erken dönemde tedavisi sinirin mikroskop altında onarılmasıdır. Üzerinden çok uzun zaman geçmiş olanlarda tedavi, ilgili kaslarda geri dönüşümsüz erimeler olacağından tendon transferleri ile yapılır(Tendon transferleri ile ilgili detaylı bilgi bu konu başlığında verilmiştir). Fizyoterapi el cerrahisinin çoğu rahatsızlığında olduğu gibi ameliyat öncesi ve sonrasının olmazsa olmaz bir tamamlayıcısıdır.

SKAFOID KIRIKLARI

El bileğinde 8 adet kemik(karpal kemikler) mevcuttur. Bilek kemikleri iki sıra halinde dizilir. Bu sekiz kemikten biri olan skafoid kemik iki sırayı birbirine bağlayan kemik olduğu için aralarında en sık travmaya maruz kalan ve kırılan kemiktir. Kırık çoğunlukla açık el üzerine düşme ile oluşur. Genellikle ilk travma sırasında çok ağrılı bir period olur.  Sonrasındaki günlerde ağrı gittikçe azalır. Morarma nadirdir. Bazı hastalarda belirgin bir deformite ve şişlik oluşmaz. Bu nedenle tanıda dikkatli davranmak ve bu bölgenin radyolojik incelemesinde skafoid kemiğe özellikle dikkat etmek gerekir. Bazı hastaların kırıkları olmasına rağmen aylar yıllar sonrasında doktora başvurup tanıları konulmaktadır. İlk gün çekilen grafilerin hepsinde mevcut skafoid kırığı görülemeyebilir. Şüphe durumunda mutlaka alçıya alınıp 10. gün tekrar grafi çekilmelidir. Eğer şüpheli durum varsa MRI veya bilgisayarlı tomografi görüntülemesi yapılmalıdır.

Kırık ayrışmamış ise önkol, el ve başparmağı içeren bir atel ile hareket kısıtlaması sağlanır. Genellikle atel içinde iyileşme süreci 6-10 hafta sürebilir. Bu geç iyileşmenin bir nedeni skafoid kemiğin değişik bölgelerinin kanlanmasının farklı olması ve bir kısmının az kanlanmasıdır. Kırık oluşumu kanlanmayı sağlayan damarsal yapıların işlevini bozarak kemiğin bazı bölgelerinin kanlanmasını azaltabilir. Özellikle önkola yakın kısımdaki skafoid kırıklarında bu nedenle cerrahi daha çok önerilir. Ayrışmış kırıklarda cerrahi en uygun tedavi yöntemidir. Cerrahi tedavide vida ve pinlerle kırığın stabilizasyonu sağlanır. Bazen vücudun başka kısımlarından kemik alınarak bu bölgede kullanımı gerekebilir. Bazen uzun atelleme süresi nedeni ile ayrışmamış kırıklarda da vida ile stabilizasyon önerilebilir.

Kemiğin kendine özgü dolaşım problemleri nedeni ile kırıkta kaynamama, kemik beslenme bozukluğuna bağlı erime, eklemde deformasyon görülebilir. Hastalara bu durumlarda ameliyat önerilir.