Skip to main content

Yazar: Bülent Özçelik

Düşük Ayak nedir?

Ayak bileği hareketlerini sağlayan kaslarda herhangi bir sebeple fonksiyon kaybı gelişmesi sonucunda ayak bileğinde hareket zaafiyeti oluşması ve ayağın yukarı kaldırılamamasına düşük ayak adı verilir. Çoğunlukla sebep ayak bileğinin hareket ettiren kaslarda ya da o kaslara giden sinirlerdeoluşan yaralanmalardır.

Neden düşük ayak olur ?

Bacağın ön kısmında yer alan kaslar veya tendonlara gelen darbeler, diz veya ayak bileği seviyesinde sinirlerin etkilenmesi, bel fıtığında sinir basısı oluşması gibi durumlar düşük ayak gelişimine neden olabilir. Bel fıtıklarının ileri aşamalarında veya tedavi edilmeden aşırı basıya uğramış köklerde hasar meydana geldiğinde ortaya çıkabilir. Ayrıca, bel kırıkları sonrasında omurilikten çıkan sinirlerin hasar görmesi, düşük ayağın bir diğer nedeni olabilir. Kalça ve uyluk bölgesinden geçen siyatik sinirlerin yaralanması, düşük ayağın en önemli sebeplerindendir.

Kalça bölgesinde yapılan enjeksiyonlar, uyluk ve kalça bölgesine isabet eden ateşli silah yaralanmaları veya bu bölgede kesici aletlerle yapılan yaralanmalar, aynı şekilde düşük ayağa neden olabilir. Ayrıca, kalça, uyluk veya baldır seviyesinde görülen tümöral hadiseler, sinir yaralanmalarına veya basısına yol açabilir ve bu da düşük ayağa neden olabilir. Sinirlerin hasar görmesi veya baskı altında kalması, kasların yeterince hareket etmemesine ve buna bağlı olarak düşük ayağa neden olabilir. Bu tür durumlarda, sinirlerin iyileşmesi ve işlevlerinin geri kazanılması için genellikle kapsamlı bir tedavi süreci gereklidir. Tedavide amaç , sinirlerin hasarını en aza indirmek ve ayak bileğine motor fonksiyonları geri kazandırmaktır.

Düşük Ayak tedavisinde neler yapılır?

Tedavi sürecinde, ayak bileğinin ve ayağın pozisyonunun korunması ile hareketli bir ayak bileğinin sağlanması temel hedefler arasında yer alır. Sinir yaralanmalarında, eğer tamamen bir sinir hasarı söz konusuysa ve hiçbir kas hareketi mümkün değilse, ayak bileğinin hareketsizleştirilmesi (dondurulması) düşünülebilir. Ancak, sadece ayak bileğini yukarıya kaldıran kasların fonksiyon bozukluğu söz konusu olduğunda, ayak bileğinin içeri büken kasların, ayak bileğini yukarı kaldıran kasların yerine transfer edilmesi, hareketli bir ayak bileği sağlamak için etkili bir cerrahi yaklaşım olabilir.

Düşük ayak gibi durumlarda, eğer tedaviye geç kalınmışsa, ayak bileği katılaşabilir ve aşağıya doğru sürekli bükülmüş durumda kalabilir. Bu durum, kasların sürekli olarak kasılması ve eklem hareketliliğinin azalması ile karakterizedir. Bu nedenle, hastaların herhangi bir yaralanma veya hasar sonrası ayak bileklerinin nötral pozisyonda kalması kritik öneme sahiptir. Bu amaca ulaşmak için fizik tedavi ve atelleme işlemlerinin düzenli ve eksiksiz bir şekilde yapılması gereklidir.

Düşük Ayak Fizik Tedavide neler yapılır?

Fizik tedavi süreci, ayak bileğinin hareket aralığını korumak ve kasları güçlendirmek amacıyla çeşitli egzersizler ve teknikler içerir. Atelleme, ayak bileğinin belirli bir pozisyonda tutulmasını sağlar ve böylece ilerde oluşabilecek deformiteleri engeller. İhmal edilmiş durumlarda, ayak bileğinin normal pozisyona geri getirilmesi için kas ve eklem gevşetme teknikleri uygulanabilir. Bu tür gevşetme işlemleri, eklem hareketliliğini geri kazandırmak ve kasların eski fonksiyonlarını yeniden kazanmalarına yardımcı olmak için yapılır.

Tedavi sürecinde, ayak bileğinin düzgün pozisyona getirilmesi ve fonksiyonel hareketlerin sağlanması için, kas transferi ve sinir onarımı gibi cerrahi müdahaleler gerekebilir. Güç kaybı yaşayan hastalarda, tedavi sonrası ayağın normale yakın bir şekilde yürüme işlevlerine ulaşması mümkün olabilir. Bu, genellikle kapsamlı bir rehabilitasyon süreci ve uygun cerrahi yaklaşımlar gerektirir. Tedavi sürecinde, bireysel ihtiyaçlara göre özelleştirilmiş planlar uygulanarak, hastaların günlük yaşam aktivitelerini daha iyi bir şekilde gerçekleştirmeleri sağlanır.

Düşük ayakta hangi ortezi kullanmalıyım?

Düşük ayak (drop foot) tedavisinde kullanılan ortezler, hastaların yürüyüş fonksiyonlarını iyileştirmek ve ayak bileğini stabil hale getirmek amacıyla tasarlanmıştır. Düşük ayak, genellikle ayak bileğini yukarı kaldırma yeteneğinin kaybolduğu bir durumdur ve bu da yürürken ayak parmaklarının yere çarpmasına neden olabilir.

Düşük ayakta en sık kullanılan ortez AFO (Akle Foot Orthosis)dur. AFO, ayak bileği ve ayağı kapsayan bir ortezdir. Genellikle plastik, alüminyum veya kompozit malzemelerden yapılır. Amaçı, ayak bileğini stabilize etmek ve ayak parmaklarının yukarı kalkmasını sağlamak için destek vermektir.

Düşük ayak nedeni ile ameliyat ettiğimiz hastamızın görüşleri

Sertleşmiş düşük ayak nedeni ile akut düzeltme ve kas nakli yapılan hastanın görüşleri

Düşük ayak nedeniyle ameliyatı hastamızın ameliyat sonrası 7. sene kontrol görüşleri

Boksör Kırığı Nedir ? ( 5.metakarp distal uç kırığı)

Boksör kırığı, elin beşinci parmağına ait metakarp kemiğinin (tarak kemiği) uç kısmında meydana gelen bir kırık türüdür. Bu kırık, parmağın eklem yaptığı bölgeye yakın bir yerde oluşur. Genellikle, sert bir cisme, duvara ya da masaya kontrolsüz bir şekilde yumruk atma sonucunda ortaya çıkar. Kısacası, boks sporunda ve benzeri aktivitelerde sıkça görülen bu tür kırıklar, elin beşinci parmağındaki metakarp kemiğinin uç kısmında yer alan eklem bölgesine yakın bir kırık olarak tanımlanır. Bu tip yaralanma, genellikle büyük bir kuvvetin ani ve doğrudan bir darbe sonucu kemiğin kırılmasına neden olur.

Boksör kırığı belirtileri nedir ?

Darbe sonrası, elin üst kısmında genellikle belirgin bir şişlik ve yoğun bir ağrı ile karşılaşılır. Bu belirtilerin yanı sıra, beşinci parmakta bükülme hareketinin zorlaşması da sıkça gözlemlenen bulgular arasındadır. Parmak, hareket sırasında ağrı yapabilir ve eklem hareketliliğinde kısıtlanmalar yaşanabilir.

Eğer darbe sonrasında açık bir yara oluşmuşsa, bu durum daha ciddi komplikasyonların ortaya çıkma riskini artırır. Açık yaralar, tendonlar veya sinirler gibi derin dokuların da hasar görme ihtimalini beraberinde getirir. Bu tür yaralanmalar, sadece kemikteki kırıkla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda çevre dokuların da etkilenmesine neden olabilir. Tendon veya sinir hasarları, parmak hareketliliğinde kalıcı bozulmalara yol açabilir ve iyileşme sürecini daha karmaşık hale getirebilir. Bu nedenle, açık yaraların uygun şekilde tedavi edilmesi ve gerekirse cerrahi müdahale yapılması önemlidir.

Kısacası, boksör kırığı sonrası oluşan şişlik, ağrı ve parmak hareketlerindeki zorluklar, genellikle kemik kırığının belirtileridir. Ancak, açık yaralar ve derin doku hasarları, tedavi sürecinde dikkate alınması gereken ek faktörlerdir ve bu durumlar profesyonel tıbbi müdahale gerektirir

Boksör kırığında ne yapılmalıdır?

Boksör kırığı belirtileri görüldüğünde, şişlik ve ağrıyı kontrol altına almak için buz uygulaması ve kolun yukarıda tutulması gibi ilk yardım önlemleri uygulanmalıdır. Buz, bölgedeki kan damarlarını daraltarak şişliği ve ağrıyı hafifletir. Buzu doğrudan cilt üzerine uygulamak yerine bir bez veya havluya sarılmış buz paketlerini kullanarak uygulama yapılabilir.. Buz uygulamasını 15-20 dakika süreyle yapabilir ve bunu saat başı tekrar edebilirsiniz.En kısa sürede tıbbi yardım alınmalı ve radyolojik tetkiklerle kesin tanı konulmalıdır.

Boksör kırığı tedavisi nasıl yapılır?

Tedavide ilk seçenek alçılamadır. Kırığı uygun şekilde düzeltip pozisyonladıktan sonra kırık hattını içine alarak sabitleyecek şekilde açı verilerek boksör kırığı ateli yapılır. Alçılama sonrası kırığın pozisyonu her hafta röntgen ile kontrol edilir. Toplamda 6 hafta süreyle alçı devam ettirilir. Alçı çıkarıldıktan sonra parmakların hareketini tekrar kazanması için fizyoterapi başlanmalıdır.

Eğer kırık çok parçalı ise, kapalı yöntemlerle düzeltmek mümkün değilse ya da düzeltildikten sonra yapılan kontrollerde tekrar bozulduğu gözlenirse cerrahi tedavi düşünülmelidir. Ameliyatla kırık hattı düzeltildikten sonra teller yardımı ile sabitlenir.

Ameliyat genel anestezi gerekmeden sadece o bölgenin duyusunu alan ulnar sinirin uyuşturulduğu ‘ulnar blok ile yapılabilir. bu sayede ameliyat sonrası anesteziye başlı oluşabilecek komplikasyonlar minimize edilir.

Boksör kırığında ameliyat gerekir mi?

Özellikle çok parçalı kırıklar söz konusu olduğunda, bu tür kırıklarda birden fazla kırık parçası bulunur ve bu parçaların doğru bir şekilde hizalanması zordur. Bu tür kompleks durumlarda, ameliyatsız tedavi yöntemleri yeterli iyileşme sağlayamayabilir. Kırık parçalarının yerinden oynanması ve iyileşme sürecinde uyumsuzluk, iyileşme sürecini uzatabilir ve fonksiyon kaybına neden olabilir.

Ayrıca, kırığa bağlı olarak parmaklarda rotasyon deformiteleri gelişebilir. Örneğin, beşinci parmak (küçük parmak) fazla içeriye veya dışarıya doğru kapanabilir. Bu tür deformiteler, sadece estetik açıdan değil, aynı zamanda fonksiyonel açıdan da sorunlar yaratır. Parmakların doğru hizalanmaması, ellerin işlevini kısıtlayabilir ve günlük yaşam aktivitelerini zorlaştırabilir. Eğer kırığın düzeltilmesi ve hizalanması yeterli düzeyde sağlanamazsa, bu durumun düzeltilmesi için cerrahi müdahale gerekebilir.

Boksör kırığı sonrası elim eski haline döner mi?

Doğru tedavi edilen olgularda elin fonksiyonlarını tamamen kazanmak mümkündür. Cerrahi yöntemlerle tel takılarak tedavi edilen olgularda kırık kaynadıktan sonra kemiiğin şekli tamamen eskisi gibi olmaktayken alçı ile takip edilen olgularda tam iyileşme sonrasında bile 5. metakarp kemiği çıkıntısında görüntü olarak eksiklik oluşabilir. Bu durum kozmetik bir sorun olarak değerlendirilmeli , elin fonksiyonlarının azalmadığı durumlarda fazla önemsenmemelidir.

Çekiç parmak – Mallet Finger nedir?

Çekiç parmak deformitesi parmağın aldığı darbe sonucunda, parmak ucunu yukarı kaldırmaya yarayan tendonların hasarlanması ile oluşan şekil bozukluğuna verilen isimdir. Parmağı yukarı kaldırmaya yarayan(düzleştiren) tendon (ekstansor tendon) parmağın en uç boğumundaki kemiğe (distal falanks) yapıştığı bölgede yaralanmıştır. Bu yaralanma sonrası parmak ucu aşağı bükük şekilde kalır ve oluşan deformite şeklinde ötürü çekiç parmak olarak adlandırılır. Çoğu zaman parmak üzerinde hiçbir kesinin olmadığı kapalı yaralanmalar sonrasında görülür.

Hastaya parmağı düzleştirmeye çalışması söylendiğinde bunu yapamaz, ancak diğer eli veya muayene eden doktor tarafından parmak düz pozisyona getirilebilir.

Başlangıç döneminde bazı hastalar parmağını tam düzeltebilse de zaman içinde bu esneklik tamamen kaybolur ve parmaın diğer eklemlerini de etkileyecek biçimde şekil bozukluğuna yol açabilir. Doğru tedavi edilmeyen olgularda parmak ucunda sertlik, parmak fonksiyonlarında bozulma be şiddetli ağrı ortaya çıkabilir

Mallet finger ağrı yapar mı?

Mallet finger, parmak uçlarındaki bir tendonun kopması sonucu meydana gelen bir yaralanmadır. Bu tür bir yaralanmada, genellikle parmağın uç kısmındaki eklemde ciddi bir ağrı, şişlik ve hassasiyet gözlemlenebilir. Yaralanmanın şiddetine ve tendon kopmasının derecesine bağlı olarak, ağrı ve şişlik ilk günlerde oldukça belirgin olabilir.

Yaralanma anında ve ilk günlerde parmak ucunda şiddetli ağrı oluşması yaygındır. Bu ağrı, yaralanmanın neden olduğu iltihaplanma ve ödem nedeniyle daha da artabilir. Parmak uçındaki şişlik, parmağın doğal hareket açıklığını kısıtlar ve parmak ucunda rahatsızlık hissine neden olur. Bu durum, parmağın uç kısmında yoğun bir ağrı ve hassasiyetle birlikte, günlük yaşam aktivitelerini zorlaştırabilir.

Şiddetli ağrı ve şişlik, parmak uç kısmındaki tendonun kopması sonucu meydana gelen hasarın doğal bir belirtisidir. Tendon kopması, parmağın doğal hareket yeteneğini etkileyebilir ve bu durumun ağrı ile birlikte olması oldukça yaygındır. Ayrıca, ağrı genellikle yaralanma bölgesine doğrudan dokunma veya baskı uygulandığında daha da şiddetlenir..

Çekiç Parmak Tedavisi nasıl yapılır?

Darbeden sonra erken dönemde buz uygulaması ve nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar parmak ucunda oluşacak ağrı ve şişliğin önlenmesi için faydalı olacaktır. Hastanın parmağına gelen darbenin şiddetine bağlı olarak bazı durumlarda tendon kopmasına kemik parçanın kırılması da eşlik edebilir. Kemik kırığı oluşmayan olgularda dışardan temin edilecek bir parmak ateli 8 hafta süreyle doğru şekilde uygulanması durumunda ameliyatsız tedavi mümkün olabilir. Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta da bu 8 haftalık süre boyunca parmağın pozisyonun korunması , günlük aktivitelerle oluşabilecek bozulmanın anında düzeltilmesi gerektiğidir.

Mallet finger ateli ne işe yarar?

Uygulanan mallet finger ateli parmağı sürekli olarak ekstansiyon (düz) pozisyonda tutarak kopan tendon uçlarının birbirine yakın durmasını ve zaman içinde iyileşmesini sağlar. Atelin içinde sabitlenen parmak hareket etme şansı olmayacağı için iyileşme dokusu oluşması için fırsat bulur.

Çekiç parmak nedeni ile atelle tedavi yapılan hastanın görüşleri

Mallet finger ateli kaç gün kalmalı?

Atel ile tedavi planlanıyorsa toplam 8 hafta günde 24 saat boyunca atel takılmalı , bu süre sonunda ilave 6 hafta boyunca da atel gündüzleri çıkarılıp geceleri uyurken tekrar takılmalıdır.

Kemik kırığı izlenmeyen hastalarda ortopedi malzemeleri satan yerlerden temin edilebilecek çekiç parmak ateli 2 ay süre ile parmaktan hiç çıkarmadan uygulanır.

tedavi seçenekleri

Mallet finger ameliyatı nedir?

Bazı durumlarda parmak ucundaki tendon yaralanmasına ilave olarak kemik parça kopması eşlik edebilir. Bu nedenle mallet finger olduğu düşünülen her hastada ilgili parmağa ait röntgen görüntüleri mutlaka incelenmeledir.

Röntgen görüntüsünde kemik parça kopması da saptanması durumunda ameliyatla tedavi ilk seçenek olmalıdır.

Ameliyatı sırasında genellikle lokal anestezi kullanılır, bu da sadece parmağın uyuşturulması ve çevresindeki dokuların his kaybı yaşamasını sağlar.

Kemik parçalarının uygun şekilde hizalanmasını sağlamak amacıyla genellikle iki adet tel kullanılır. Bu teller, kemik parçalarını stabil bir pozisyonda tutarak iyileşmesini sağlar.

Mallet finger ameliyatı ne kadar sürer?

Ameliyat genellikle lokal anestezi ile yapılır ve hastadan hastaya değişmekle birlikte 20 ile 30 dakika arasında sürer.

Ameliyat sonrası ne yapmak gerekir?

Ameliyatta Parmağın en uç iki boğumunu düz tutacak bir tel konulduğu için 2 ay süreyle hastanın parmağını bükmemesi önemlidir. 2 ay sonunda kemik ve tendon iyileşmesi tamamlandığında teller çekilir ve parmak hareketleri için rehabilitasyona başlanır

MALLET FİNGER nedeni ile ameliyat edilen hastamızın görüşleri

mallet finger nedeni ile atelle tedavi yapılan hastanın görüşleri

Glomus Tümörü

Glomus tümörü, nadir görülen ve genellikle iyi huylu olan bir tümör türüdür. Bu tümörler, özellikle tırnak yatağının altında veya parmak uçlarında meydana gelir ve glomus cisimciklerinden köken alır. Glomus cisimcikleri, kan akışını düzenlemeye yardımcı olan küçük damar yapılarıdır. Glomus tümörleri, bu yapının anormal şekilde büyümesi sonucu ortaya çıkar. Genellikle küçük, yuvarlak ve saydam nodüller olarak gözlemlenebilirler. Ancak, tümörler çoğu zaman hastalar tarafından geç fark edilir çünkü belirtiler genellikle yavaşça gelişir.

Glomus tümörlerinin belirtileri, tırnak yatağında veya parmak uçlarında ağrı, hassasiyet ve çeşitli değişiklikleri içerebilir. Bu belirtiler genellikle uzun süre boyunca fark edilmeyebilir.

  • Ağrı: Glomus tümörlerinin en belirgin belirtisi, tırnak altında veya parmak ucunda meydana gelen keskin ve tekrarlayan ağrıdır. Bu ağrı, genellikle dokunma sırasında veya soğuk havada şiddetlenir ve elektrik çarpması hissi verebilir. Ağrı, tırnağın üzerine basıldığında daha da artabilir.
  • Tırnakta Şekil Bozukluğu: Tırnakta deformasyonlar ve şekil bozuklukları gözlemlenebilir. Bu, tümörün tırnak yatağında neden olduğu baskı ve değişikliklerle ilgilidir.
  • Mavi-Mor Nodül: Bazı hastalarda, tırnak altında mavi-mor renkte bir nodül görülebilir. Bu nodül, glomus tümörlerinin karakteristik bir işareti olabilir.

Glomus tümörü tanısını kim koyar?

Glomus tümörlerinin tanısı, genellikle fiziksel muayene ve çeşitli görüntüleme yöntemleri ile konulur.

  • Fiziksel Muayene: . Tırnak üzerine bası uygulandığında ağrının artıp artmadığı gözlemlenir. Ayrıca, parmak altına ışık tutarak kitlenin görünürlüğü değerlendirilir. Bu basit yöntemler, tümörün varlığı hakkında ilk ipuçları elde edilebilir.
  • Görüntüleme Testleri: Glomus tümörlerinin tanısında genellikle daha ayrıntılı görüntüleme yöntemleri kullanılır.
    • Direkt Grafi: Tümör bazen kemiği eriterek kemikte boşluklar oluşturabilir. Bu, direkt grafilerde gözlemlenebilir. Bu yöntem genellikle tümörün kemiğe etkilerini değerlendirmek için kullanılır.
    • Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI): MRI tetkikleri, tümörün yerini ve boyutunu belirlemek için kullanılabilir. Ancak, MRI tetkiklerinin dikkatli ve parmağa yönelik yapılması gereklidir. Yetersiz yapılan MRI tetkikleri, kitlenin doğru şekilde tespit edilmesini zorlaştırabilir. İnce kesitlerle yapılan MRI, tümörün tam olarak değerlendirilmesine yardımcı olabilir.

Glomus tümörü ameliyat gerektirir mi?

Glomus tümörlerinin tedavisi genellikle cerrahi müdahale ile gerçekleştirilir. Tedavi yöntemi, tümörün tırnak yatağındaki yerleşimine bağlı olarak değişir.

  • Tırnağın Kenarında Yerleşen Glomus Tümörleri: Bu tür tümörlerde, genellikle tırnağın çekilmesine gerek kalmadan cerrahi müdahale yapılabilir. Tümör, tırnağın kenarından erişilerek çıkarılır. Bu yöntem, genellikle tümörün başarıyla temizlenmesini sağlar.
  • Tırnağın Ortasında Yerleşen Glomus Tümörleri: Tümörün tırnağın ortasında yerleştiği durumlarda, tırnağın çekilmesi gerekebilir. Tırnak çekildikten sonra, tümör doğrudan erişilerek çıkarılır. Bu işlem, tümörün etkili bir şekilde temizlenmesini ve iyileşmesini sağlar.

Kitle Çıkartılması ve Patolojik İnceleme:

Glomus tümörü çıkarıldıktan sonra, çıkarılan doku patolojik incelemeye gönderilmelidir. Bu inceleme, tümörün hücresel ve yapısal özelliklerini değerlendirir ve tedavi sürecinin doğruluğunu onaylar.

Kemik Erimesi Durumunda:

Eğer glomus tümörü kemiği eritmişse, kemik üzerinin kazınması uygun olabilir. Bu işlem, kemiğin düzgün bir şekilde iyileşmesini destekler ve yeni tırnak gelişiminin sağlıklı olmasını destekler.

Glomus tümörü ameliyatından sonra neler yapılmalı?

Glomus tümörü tedavi edildikten sonra, tümörün tekrarlama olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır. Hasta, düzenli takip ve kontroller ile nüks riski açısından izlenmelidir. Ayrıca, tırnak çekimi yapılan hastalarda yeni tırnağın şekil bozuklukları gösterebileceği unutulmamalıdır.

Ameliyat sonrası genellikle birkaç hafta süreyle bölgenin iyileşmesini desteklemek için özel ateller veya koruyucu sargılar kullanılır. Bu dönemde, parmak hareketlerinin düzenli olarak yapılması, yapışıklıkların ve hareket kısıtlılıklarının önlenmesi açısından önemlidir. Yeni oluşan tırnağın düzgün gelişimi için düzenli kontrol ve gerekirse ek müdahaleler yapılabilir. Ayrıca, hastanın herhangi bir nüks belirtisi açısından takip edilmesi önemlidir. Erken müdahale, iyileşme sürecinin sağlıklı ve başarılı bir şekilde tamamlanmasını sağlar.

Glomus tümörü Diğer Vücut Bölgelerinde görülür mü?

Glomus tümörleri sadece parmaklarda değil, vücudun diğer bölgelerinde de oluşabilir. Bu tümörler genellikle daha nadir görülür, ancak benzer belirtilerle ortaya çıkabilirler.

Sonuç olarak, glomus tümörleri, tırnak yatağında veya parmak uçlarında oluşan nadir ve genellikle iyi huylu tümörlerdir. Belirtiler genellikle belirsiz olabilir, bu nedenle tanı süreci dikkatli bir değerlendirme gerektirir. Tedavi süreci, tümörün yerleşimine ve etkilerine bağlı olarak cerrahi müdahale ve patolojik inceleme ile yürütülür. Uzun vadeli takip ve dikkatli izleme, tedavi sürecinin başarılı olmasını sağlar ve olası tekrarları önler.

Baş parmak kökü kireçlenmesi (1. CMC artriti)

Baş parmak kökü kireçlenmesi, başparmak tabanındaki kemiklerin eklem yüzeyini örten sağlıklı kıkırdak dokusunun kaybolması sonucu oluşan rahatsızlığa verilen isimdir. Zamanla birlikte yaşlanan, eskiyen ve yıpranan kıkırdak dokusu yerini düzensiz ve fonksiyonu zayıflamış kıkırdak dokusuna bırakır.

Baş parmak kökü kireçlenmesi ile ilgili videomuz

Başparmak kökü kireçlenmesi

Başparmak kökü kireçlenmesi kimlerde görülür ?

Baş parmak kökü kireçlenmesi sıklıkla 45 yaş üstü bayanlarda görülmekle birlikte daha önce başparmak eklemi etrafındaki bağlarda yaralanma geçiren ya da bağlarında esneklik olan , başparmak köküne yakın bölgede kırık öyküsü olan , ailesinde benzer rahatsızlıkları olan kişilerde de görülme ihtimali yüksektir.

Baş parmak kökü kireçlenmesi sebebi ve tedavisi

Başparmak ağrısı neden olur ?

Başparmak kökündeki kıkırdak doku hasarlandığında eklemde oluşan hasar nedeniyle parmak hareketleri zorlaşır. İlk zamanlarda hareketle birlikte ilerleyen zamanlarda da istirahat halinde bile ağrı ve şişlik şikayetleri oluşur. Hasarlı kıkırdak dokusu sağlıklı bir eklem gibi güçlü ve rahat hareket edemeyeceğinden parmak ile yapılan tutma, kavrama , çimdikleme gibi hareketlerde kuvvet kaybı , hareketi tamamlamada güçlük görülebilir. Bunun yanı sıra eklem hattındaki bozulmaya bağlı başparmak kökünde çıkık görüntüsünü andıran şiş ve büyük eklem görüntüsü gibi deformiteler görülebilir.

Başparmak kökü ağrısı sebepleri

Başparmak kökü kireçlenmesi tedavisi nasıl yapılır?

Rahatsızlığın erken evrelerinde ameliyatsız tedavi yöntemleriyle rahatlama sağlamak mümkündür. Gün boyunca eklem üzerine buz ile soğuk uygulama yapmak , günde 1 ya da iki kere alınacak anti ınflamatuvar ilaçlar başparmak kökündeki inflamasyonu azaltacağından ağrı ve şişlik şikayetlerinde gerileme sağlayacaktır. Ayrıca başparmağı sabit tutacak şekilde el bilek splinti kullanılması eklem hareketini kısıtlayıp eklemin dinlenmesine ve iyileşmesine imkan sağlar.

Daha ileri olgularda eklem içini uygulanacak olabn steroid ile bir kaç ay süre için rahatlama sağlanabilir. Ancak steroid enjeksiyonu her ağrı şikayeti oluştuğunda tekrarlanabilecek bir tedavi yöntemi değildir. Çünkü uygulanan tekrarlayan dozlarda steroid uygulanması farklı yan etkilere yol açabilir.

Tüm bu tedavi yöntemlerinden fayda görmeyen hastalarda ameliyatla tedavi seçenekleri düşünülmelidir.Başparmak kökü tabanı kireçlenmesi için tanımlanmış ve kullanılmakta olan pek çok farklı cerrahi işlem vardır.

Başparmak kökü kireçlenmesinde direkt grafi bulguları :
eklem hattının daralması , kemikte oluşan mahmuzsu çıkıntılar
ve kalsiyum tortuları

Başparmak kökü kireçlenmesi ameliyatı nedir?

Cerrahi prosedürlerden biri eklem içinde kemiklerin kaynaştırılmasıdır ki bu yöntemin uygulanması eklem hareketini kısıtlar. Bir başka seçenek eklemin hasar görmüş parçasının çıkarılıp, kas kirişinden (tendon) doku nakliyle veya yapay maddelerle yeniden yapılandırılmasıdır. Diğer bir cerrahi yöntem 1. karpometakarpal artroplastisi olarak bilinen yapısı bozulmuş kıkırdan ve kemiklerin bölgeden uzaklaştırılıp, eklem çevresinden bulunan kas tendonlarının rotalarını değiştirerek başparmak ve el bileği kemikleri arasına tampon vazifesi görecek şekilde yerleştirilmesi işlemidir. Ağrı şikayetini azaltmakla birlikte, azalmış olan eklem hareketinde de rahatlama saglar.

Cerrahi sonrası birkaç hafta için alçı uygulanır. Genellikle fizik tedavi uzmanının içinde olduğu bir rehabilitasyon programı elinizin kuvvet ve hareketini kazanmanıza yardımcı olur. Rehabilitasyon programını başında hareketlerde zorluk ve rahatsızlık hissedebilirsiniz ancak zamanla bunlar azalır. Cerrahiden sonar tamamen iyileşme birkaç ay alır.

Başparmak kökü kireçlenmesinde kapalı artroskopik yöntemle tedavi mümkündür

Baş parmak kökü kireçlenmesi ameliyatı kapalı kameralı yöntemle nasıl yapılır?

Son yıllarda teknolojinin hızla gelişmesi, tıp alanında da önemli yenilikleri beraberinde getirmiştir. Özellikle el cerrahisinde, 1.9 mm ve 2.4 mm gibi ince optik kameraların kullanıma girmesi, başparmak kökü gibi küçük eklemlerin görüntülenmesini ve tedavi edilmesini mümkün kılmıştır. Bu gelişmeler sayesinde, başparmak kökü kireçlenmesi gibi dejeneratif eklem hastalıklarının tedavisinde artroskopik yöntemler ön plana çıkmıştır.

Artroskopik tedavi, eklem içine küçük kesilerden sokulan bir kamera ve özel aletlerle yapılan minimal invaziv bir cerrahi yöntemidir. Başparmak kökü kireçlenmesinde, eklem içindeki yapısı bozulmuş dokular, kireçlenmiş kıkırdak yüzeyler ve inflamasyonlu sinovyal dokular özel aletlerle temizlenir. Ayrıca, eklem yapısının bozulması nedeniyle dışarı doğru çıkmış olan başparmak eklemi, bu yöntemle yerine yerleştirilir. Sorunun tekrarlamaması için eklem, kapalı bir askı sistemi ile sabitlenir.

Geleneksel açık cerrahiye kıyasla, artroskopik yöntemde başparmak kökü etrafında sadece 1 cm’den küçük 2-3 adet kesi yapılır. Bu sayede, daha önceki yöntemlerde görülebilen 7-8 cm’lik uzun yara izleri ve yara iyileşme sorunları büyük ölçüde azalır. Ayrıca, ameliyat sadece kolun uyuşturulduğu lokal veya bölgesel anestezi altında gerçekleştirilir. Hasta uyutulmadan yapılan bu işlem, anesteziye bağlı riskleri en aza indirir. Ameliyat sonrası 6-8 saat boyunca devam eden uyuşukluk, ağrının en şiddetli olabileceği erken dönemi hasta için konforlu hale getirir.

Ameliyat sonrası herhangi bir alçı uygulamasına gerek olmadığı için, el ve parmakların erken dönemde kullanımı mümkün hale gelir. Bu durum, hastanın fizik tedavi programına hemen başlamasını sağlar ve iyileşme sürecini hızlandırır. Ayrıca, daha önceki yöntemlerde sıklıkla karşılaşılan tendon transferi gibi işlemlere gerek kalmadığı için, elde güç kaybı veya fonksiyon bozukluğu gibi sorunların ortaya çıkma ihtimali de azalır.

Eklemin temizlenmesini takiben askı sistemi ile sabitleme yapılır

Artroskopik tedavinin bir diğer avantajı da estetik sonuçlardır. Küçük kesiler nedeniyle belirgin izler kalmaz ve bu durum, özellikle estetik kaygıları olan hastalar için büyük bir avantaj sağlar. Ayrıca, yara iyileşmesi daha hızlı ve sorunsuz gerçekleşir, bu da hastanın günlük yaşamına daha çabuk dönmesini sağlar.

Sonuç olarak, başparmak kökü kireçlenmesinin artroskopik tedavisi, hasta konforunu artıran, erken iyileşme sağlayan ve estetik açıdan daha iyi sonuçlar sunan modern bir yöntemdir. Bu teknik, özellikle minimal invaziv cerrahiye uygun hastalar için ideal bir seçenek olarak öne çıkmaktadır.

Başparmak kökü kireçlenmesi nedeniyle kapalı yöntemle ameliyat olan hastanın görüşleri -1

Başparmak kökü kireçlenmesi nedeniyle kapalı yöntemle ameliyat olan hastanın görüşleri -2

Başparmak kökü kireçlenmesi nedeniyle kapalı yöntemle ameliyat olan hastanın görüşleri -3

Başparmak kökünde ağrı nedeni ile kapalı yöntem ile tedavi edilen hastanın görüşleri

Başparmak kökünde ağrı nedeni ile kapalı yöntem ile tedavi edilen hastanın görüşleri