Skip to main content

Yazar: Bülent Özçelik

SİNDAKTİLİ

SİNDAKTİLİ (YAPIŞIK PARMAK) NEDİR?

İki veya daha fazla parmakta yumuşak doku ve/veya kemik yapıların yapışık olmasına sindaktili adı verilir. En sık görülen doğumsal el anomalilerinden biridir.  Kelime kökü olarak Yunancada ‘ beraber ‘  anlamında olan ‘Syn’ ve parmak anlamında olan ‘Dactylos’ kelimelerinden türetilmiştir. Yaklaşık 2000 doğumda 1 görülür ve %50  olguda çift taraflıdır. En sık orta parmak ve yüzük parmağı, ikinci sıklıkta ise yüzük parmağı ve küçük parmak arasında  görülür. Sendromik vakalarda başparmak/işaret parmağı ve işaret parmağı/orta parmak arasında sineşi (yapışıklık) daha sık izlenir.

sindaktili

SİNDAKTİLİ SEBEPLERİ NELERDİR ?

Embriyogenez olarak bilinen; bebeğin anne rahmindeki gelişim sürecinde  parmakların önce perde benzeri yapı ile birbirine yapışık haldedir. Gebelik süresi ilerledikçe anne karnında parmaklar arasındaki bu perde kaybolur ve parmaklar  birbirinden ayrı birer yapı haline gelir. İşte embriyogenez süreci boyunca oluşabilecek problemler parmakların arasındaki perdelerin kaybolmamasına ve doğumda parmakların yapışık halde kalmasına sebep olur. Erkeklerde yaklaşık 2 kat daha sık izlenir. Vakaların yaklaşık % 40’ı ailesel sebeplidir Kalıtsal nedenli vakaların büyük bir kısmı Poland sekansı, Down ve Apert sendromu gibi sendromik anomalilerle ilişkilidir. Kalıtsal olmayan vakalarda; annenin sigara içmesi, beslenme bozuklukları, ilaç maruziyeti, düşük sosyoekonomik düzey etkin çevresel faktörlerdir.

SİNDAKTİLİ (YAPIŞIK PARMAK)  SINIFLAMASI NASIL YAPILIR?

Her olgu birbirinden farklı özellikler barındırmakla beraber genel olarak şu şekilde sınıflandırılabilir.

Basit sindaktili: Sadece yumuşak doku birleşiktir.

Kompleks sindaktili: Hem kemik hem de deride birleşme görülür.

Komplet sindaktili: Parmağın tüm uzunluğu boyunca birleşme vardır.

İnkomplet sindaktili: Parmakta tırnak kıvrımını içermeyen birleşme şeklindedir.

Komplike  sindaktili: Apert sendromunda, kalp bozukluklarında, spinal deformitesi olan çocuklarda görülen, çoklu parmakları ilgilendiren anomalidir.

TANISI NASIL KONULUR?

Tanı genelde doğumun ardından yapılan yenidoğan fizik muayenesinde konur. Hasta tarafımıza yönlendirildiğinde röntgen çekilir ve hastada hangi tip sindaktili olduğu saptanır. Fizik muayenede; füzyon olan parmaklar dışında bu duruma eşlik edebilen anomaliler ve sendromlar açısından da hasta değerlendirilmesi yapılır. Sendromik bulgusu olan hastalar genetik ve pediatri uzmanlarına konsülte edilir.

NE ZAMAN TEDAVİ EDİLİR?

Ameliyat; hastanın genel anestezi alabileceği, medikasyon ve kontraktür riskinin daha düşük olduğu öngörülen yaşamın 12-18. aylarında önerilir. Komplike sindaktilide ve büyüme kısıtlılığı, eklem patolojileri, asimetrik büyüme, rotasyon ve fonksiyonel deformiteler gelişebilecek durumlarda 3-6. Aylarda operasyon düşünülmelidir.

TEDAVİDE AMAÇ NEDİR?

Tedavide; estetik görünüm elde ederek anatomik olarak benzer bir parmak aralığı oluşturmak, işlevsel bozuklukların ve gelişme geriliğinin önüne geçmek, farklı uzunlukta parmakların oluşumunu engellemek ve parmaklara fonksiyonellik kazandırmak amaçlanır. Operasyon genel anestezi altında planlanır. Cerrahi olarak yapışık parmaklar birbirinden ayrılmalıdır.

Sindaktili Tedavi Yaklaşımları

SİNDAKTİLİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Cerrahi öncesinde; parmakların dış görünümünü düzenlemek için, iç içe geçen üçgen ya da dikdörtgen şeklinde tasarlanmış deri flepler parmakların yüzeyi boyunca çizilen zig-zag insizyonlar ile planlanır. Tasarlanan flepler eklemleri ve parmak aralarını gerim olmadan örtmelidir.

Parmaklar arasında kontraktür riskini en aza indirmek adına, tam kalınlıkta deri grefti tercih edilir. Ayrılan parmakların çevresi yapışık parmakların çevresinden daha büyük olması nedeniyle, tam kapama için sıklıkla iz konusunda sıkıntı yaratmayacak olan bir bölgeden, örneğin kasıktan deri grefti alınır. Yara izi kasıkta anatomik olarak varolan cilt çizgisine oturacak şekilde tasarlanır.

Tırnakların da birleşik olduğu durumlarda tırnak yatağı ve parmak ucu uygun şekilde ayrılarak bahsedilen yapıların rekonstrüksiyonu gerçekleştirilir.

İkiden fazla parmakta sindaktili mevcutsa operasyon birden fazla aşamalı olmalıdır. Dolaşım problemi yaşanmaması açısından her operasyonda bir parmak aralığı ayrılmalıdır.

Komplike sindaktililerde, ligaman rekonstrüksiyonu, osteotomi ve artrodez gibi ileri operasyonlar yapılabilir.

Tedavi Yaklaşımları

AMELİYAT SONRASINDA NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?

Hasta operasyondan 1 gün sonra taburcu olabilir. Operasyon sonrasında hastanede olduğu sürece ağrı kesici verilir, taburculuk sonrasında da 3 gün kadar ağrı kesiciler önerilmektedir. Ameliyat sonrasında pansumanlar ve alçı uygulaması önemlidir. Deri greftlerinin yaşaması için baskılı pansuman ve hareketi önlemek adına alçı uygulaması yaklaşık 2-3 hafta boyunca önerilir. Opere olan elin kalp seviyesi üzerinde tutulması ağrı ve ödemi azaltır.

Doku iyileşmesi 6. Haftaya kadar devam eder. Bu dönemde ise tüm yaralar iyileşinceye kadar hafif sargılı pansumanlar önerilir. İyileşme tamamlandıktan sonra bebek duş ve yüzme gibi aktivitelere devam edebilir.

3. Ayda kontrol önerilir, muayene ardından ek operasyon gerekliliği açısından değerlendirilir.

Parmakların gücünün ve fonksiyonelliğinin kazandırılması amacıyla fizik tedavi ile desteklenir.

UZUN DÖNEMDE GELİŞEBİLECEK KOMPLİKASYONLAR VE TEDAVİLERİ NELERDİR?

Belirgin yara izi, skar kontraktürü, şekil ve fonksiyon bozukluğu görülebilir. Cilt greftinde kıllanma, kontraktür ve hiperpigmentasyon izlenebilir.

Skar kontraktüründe,hareket kısıtlılığında ve parmak aralarında anormal skar formasyonu olması durumunda ikinci bir operasyon planlanabilir.

Sindaktili nedeniyle ameliyat edilen hastamızın ebeveyn görüşleri

Ayakta çift başparmak ve 4.5.parmak arası yapışıklık bulunan minik hastamızın ameliyat sonu görüşü

TRAVMATİK BRAKİYAL PLEKSUS YARALANMASI-ERİŞKİNLERDE GÖRÜLEN KOL FELÇLERİ

Kol felçleri, çeşitli nedenlerle üst ekstremitenin tümünde veya bazı kısımlarında hareket ve his kayıplarına yol açan sinir hasarlarının genel ismidir..

Brakiyal Pleksus yaralanması ne demektir?

Brakiyal pleksus yaralanması, boyun omurgalarının arasından çıkarak birçok dallara ayrılan beş ana sinirin tamamı veya bir kısmının boyun bölgesinde hasar gördüğü bir durumu tarif eder. Bu yaralanmada, beş sinirden kaçının, hangi dallarının hasar gördüğüne bağlı olarak çeşitli hareket ve his kusurları oluşur.

Brakiyal Pleksusa ait hangi sinirlerin yaralandığı nasıl anlaşılır?

Boyun bölgesindeki bu sinir hasarları nadiren kesici ve delici cisimlerle, daha sıklıkla da motosiklet kazaları, yüksekten düşmeler, ağır sanayi makineleri gibi yüksek enerjili darbe üreten, künt travmalar sonrasında gelişir.  Bu problemlerin tedavisinde tecrübeli olan El Cerrahları yapılan fizik muayene sonrasında ana tabloyu ortaya çıkarabilir. Ancak, muayeneden edinilen bilgileri örtüştürmek ve/veya şüphe duyulan bazı durumların aydınlatılması için doğru zamanda yapılacak sinir ileti testleri ve MR nörografi adı verilen, boyun sinirlerinin yapısını görüntüleme konusundaki en iyi radyolojik inceleme kabul edilen tetkiklerden de yardım almak uygun olabilir.

Brakiyal Pleksus yaralanmalarının tek tedavisi ameliyat mıdır?

Kesici delici cisimlerle meydana gelen yaralanmalarda eğer bazı fonkiyonlar eksikse en uygun yaklaşım mümkün olan en kısa zamanda yapılacak bir ameliyat birçok avantaj sağlar. İlk 1-2 hafta içinde yapılacak bir ameliyatta henüz iyileşme dokuları gelişmeyeceği için sinirlerin kesik olanları uç uca onarılabilir.

Künt travmalar ile gelişen Brakiyal Pleksus yaralanmalarının azımsanmayacak miktardaki bir kısmı sadece gerilmeler nedeniyle geçici bir fonksiyon kaybı yaşayabilirler. Bu hastalarda çok erken ameliyat tercih edilmez. Dünya üzerine bu ameliyatları yapabilen cerrahların çoğunun ortak kanısı, hastaları en az üç ay sadece fizyoterapi yapılarak izlemek, yine bu dönemde, varsa tedavi gerektiren diğer problemlerin halledilmesini sağlamak şeklindedir.  Kolu yana ve yukarı kaldırmak, dirseği bükerek eli ağza götürmek, parmakları bükmek ve açmak gibi fonksiyonları belli ölçüde dahi olsa yerine getiren bireylerin fizyoterapisine daha ağırlık verilerek ameliyat kararından uzaklaşılabilir.

Brakiyal Pleksus ameliyatları felç başladıktan sonra ne kadar zaman geçerse geçsin yapılabilir mi?

Brakiyal Pleksus ameliyatları bahsettiğimiz beş sinirden kaçının, hangi seviyeden itibaren yaralandığı ile ilgili çok farklılık gösterir. Sinir cerrahisi gereken hastalara üçüncü aydan birinci yıl dolmasına kadar olan dönemde bu ameliyatlar yapılabilir. Daha ileri dönemde yapılacak sinir ameliyatları kaslarımız geri dönüşümsüz olarak eriyebileceği için sonuç vermez. Bu nedenle, sinir cerrahisinin gerekli olduğu durumlarda bu altın dönemi kaçırmamak gerekir. 

Ancak bu da, birinci yıl dolduktan sonra yapılabilecek bir şey kalmıyor anlamına gelmemeli. Birinci yıldan sonra da, varsa çalışan bazı kas ve tendonlar, çalışmayan ve daha gerekli olan bazı fonksiyonların geri kazanılması için kullanılabilir. Bazı hastalarda, üst kol kemiğinin(humerus) kesilerek döndürülmesi, hatta hareket etmesi mümkün olmayan kişilerde ise omuz ve/veya el bileği ekleminin uygun pozisyonda hareketsizleştirilmesi(artrodez)  hastanın daha konforlu bir günlük hayatı olmasını sağlayabilir.

Brakiyal Pleksus ameliyatları ne kadar sürer?

Sinir cerrahisi ameliyatları genellikle daha uzun ameliyatlardır. Tabii ki ameliyatın içeriğine göre, 3-10 saat arasında değişen ameliyatlardır. Tendon transferleri veya kemik yapıya yapılacak girişimler ise ortalama 1-3 saat civarında sürer. Tekrarlamak gerekirse; bu süreler ameliyatın içeriğine göre verilmiş ortalama süreler olup, hastadan hastaya değişmektedir.

Brakiyal Pleksus ameliyatlarından sonra hastanede ortalama yatış süresi nedir?

Hastalarımızın tendon ve kemik ameliyatları sonrasında ortalama 1-2 gün, sinir ameliyatlarından sonra ise 2-3 gün civarı yatış süresi olur.

Brakiyal Pleksus sinir ameliyatlarında sadece boyun bölgesi mi ameliyat ediliyor? İzler sadece boyun bölgesinde mi olacak?

Brakiyal Pleksus yaralanmalarında, hasarlı bölge boyunda olsa da ameliyatına göre vücudun farklı kısımlarından da çeşitli nakiller için faydalanılır. Hastaların çoğunda sinir grefti dediğimiz vücudan başka kısmından alınan sinirler nakledilir. Burada amaç, çalışmayan sinirin hasar görmemiş kısımları arasına adeta bir köprü oluşturmaktır. Sinir grefti çoğu kez bir veya iki baldırımızı(crus) arka kısmından alınır. Bu nedenle, bu bölgede de izler olacaktır. Benzer mantık ile, kaburgalarımız arasındaki sinirler transfer edildiğinde göğüs kafesinin yan tarafında, sırt veya bacaktan kas nakli durumlarında ise bu bölgeler de ameliyat edilir ve izler olacaktır.

Ancak bazı tür sinir transferleri sadece omuz-dirsek arası bölgede yapılan kesiler ile yapılabilir. Geç ameliyat edilen olgularda boyun bölgesinde bir işlem yapılmayacağı için kas-tendon transferi, kemik düzeltme işlemlerinin yapılacağı kol ve sırt bölümlerinde izler olacaktır.

Brakiyal Pleksus ameliyatları yapıldıktan hemen sonra sonuç alınabilir mi?

Özellikle sinir ameliyatları sonuçlarını oldukça uzun zaman sonra belli eder. Sinir tamiri yapılan seviyeden, çalıştıracağı kasa kadar olan mesafeyi her gün ortalama 0,5-1mm hızla kat ederek ulaşır. Bu da ulaşacağı kasa bağlı olarak 9 ay ile 1-1.5 yıl arasında değişmektedir.

Ameliyat sonrasında herhangi bir alçı, atel veya splint uygulanıyor mu?

Sinir ameliyatlarının sonrasında yaklaşık 4 hafta boyunca omuz-kol askısı ve boyunluk kullanmak gerekir. Tendon transferi ve kemik ameliyatlarında sonra da ilgili bölgeye 4-6 hafta splint uygulanır.

Ameliyat sonrasında fizyoterapi gerekli midir?

Evet, ameliyat sonrasında fizyoterapi hem eklemlerin pasif hareketlerini açık tutmak ve arttırmak için, hem de yeniden sinir uyarısı almaya başlayan kasları güçlendirmek için gereklidir. Sadece fizyoterapi dönemlerinde değil, hastanın kendi başına olduğu dönemlerde de motivasyonu güçlü bir şekilde, sabırla tavsiye edilecek hareketleri yapması uygun olacaktır.

Düşük Ayak nedir?

Ayak bileği hareketlerini sağlayan kaslarda herhangi bir sebeple fonksiyon kaybı gelişmesi sonucunda ayak bileğinde hareket zaafiyeti oluşması ve ayağın yukarı kaldırılamamasına düşük ayak adı verilir. Çoğunlukla sebep ayak bileğinin hareket ettiren kaslarda ya da o kaslara giden sinirlerdeoluşan yaralanmalardır.

Neden düşük ayak olur ?

Bacağın ön kısmında yer alan kaslar veya tendonlara gelen darbeler, diz veya ayak bileği seviyesinde sinirlerin etkilenmesi, bel fıtığında sinir basısı oluşması gibi durumlar düşük ayak gelişimine neden olabilir. Bel fıtıklarının ileri aşamalarında veya tedavi edilmeden aşırı basıya uğramış köklerde hasar meydana geldiğinde ortaya çıkabilir. Ayrıca, bel kırıkları sonrasında omurilikten çıkan sinirlerin hasar görmesi, düşük ayağın bir diğer nedeni olabilir. Kalça ve uyluk bölgesinden geçen siyatik sinirlerin yaralanması, düşük ayağın en önemli sebeplerindendir.

Kalça bölgesinde yapılan enjeksiyonlar, uyluk ve kalça bölgesine isabet eden ateşli silah yaralanmaları veya bu bölgede kesici aletlerle yapılan yaralanmalar, aynı şekilde düşük ayağa neden olabilir. Ayrıca, kalça, uyluk veya baldır seviyesinde görülen tümöral hadiseler, sinir yaralanmalarına veya basısına yol açabilir ve bu da düşük ayağa neden olabilir. Sinirlerin hasar görmesi veya baskı altında kalması, kasların yeterince hareket etmemesine ve buna bağlı olarak düşük ayağa neden olabilir. Bu tür durumlarda, sinirlerin iyileşmesi ve işlevlerinin geri kazanılması için genellikle kapsamlı bir tedavi süreci gereklidir. Tedavide amaç , sinirlerin hasarını en aza indirmek ve ayak bileğine motor fonksiyonları geri kazandırmaktır.

Düşük Ayak tedavisinde neler yapılır?

Tedavi sürecinde, ayak bileğinin ve ayağın pozisyonunun korunması ile hareketli bir ayak bileğinin sağlanması temel hedefler arasında yer alır. Sinir yaralanmalarında, eğer tamamen bir sinir hasarı söz konusuysa ve hiçbir kas hareketi mümkün değilse, ayak bileğinin hareketsizleştirilmesi (dondurulması) düşünülebilir. Ancak, sadece ayak bileğini yukarıya kaldıran kasların fonksiyon bozukluğu söz konusu olduğunda, ayak bileğinin içeri büken kasların, ayak bileğini yukarı kaldıran kasların yerine transfer edilmesi, hareketli bir ayak bileği sağlamak için etkili bir cerrahi yaklaşım olabilir.

Düşük ayak gibi durumlarda, eğer tedaviye geç kalınmışsa, ayak bileği katılaşabilir ve aşağıya doğru sürekli bükülmüş durumda kalabilir. Bu durum, kasların sürekli olarak kasılması ve eklem hareketliliğinin azalması ile karakterizedir. Bu nedenle, hastaların herhangi bir yaralanma veya hasar sonrası ayak bileklerinin nötral pozisyonda kalması kritik öneme sahiptir. Bu amaca ulaşmak için fizik tedavi ve atelleme işlemlerinin düzenli ve eksiksiz bir şekilde yapılması gereklidir.

Düşük Ayak Fizik Tedavide neler yapılır?

Fizik tedavi süreci, ayak bileğinin hareket aralığını korumak ve kasları güçlendirmek amacıyla çeşitli egzersizler ve teknikler içerir. Atelleme, ayak bileğinin belirli bir pozisyonda tutulmasını sağlar ve böylece ilerde oluşabilecek deformiteleri engeller. İhmal edilmiş durumlarda, ayak bileğinin normal pozisyona geri getirilmesi için kas ve eklem gevşetme teknikleri uygulanabilir. Bu tür gevşetme işlemleri, eklem hareketliliğini geri kazandırmak ve kasların eski fonksiyonlarını yeniden kazanmalarına yardımcı olmak için yapılır.

Tedavi sürecinde, ayak bileğinin düzgün pozisyona getirilmesi ve fonksiyonel hareketlerin sağlanması için, kas transferi ve sinir onarımı gibi cerrahi müdahaleler gerekebilir. Güç kaybı yaşayan hastalarda, tedavi sonrası ayağın normale yakın bir şekilde yürüme işlevlerine ulaşması mümkün olabilir. Bu, genellikle kapsamlı bir rehabilitasyon süreci ve uygun cerrahi yaklaşımlar gerektirir. Tedavi sürecinde, bireysel ihtiyaçlara göre özelleştirilmiş planlar uygulanarak, hastaların günlük yaşam aktivitelerini daha iyi bir şekilde gerçekleştirmeleri sağlanır.

Düşük ayakta hangi ortezi kullanmalıyım?

Düşük ayak (drop foot) tedavisinde kullanılan ortezler, hastaların yürüyüş fonksiyonlarını iyileştirmek ve ayak bileğini stabil hale getirmek amacıyla tasarlanmıştır. Düşük ayak, genellikle ayak bileğini yukarı kaldırma yeteneğinin kaybolduğu bir durumdur ve bu da yürürken ayak parmaklarının yere çarpmasına neden olabilir.

Düşük ayakta en sık kullanılan ortez AFO (Akle Foot Orthosis)dur. AFO, ayak bileği ve ayağı kapsayan bir ortezdir. Genellikle plastik, alüminyum veya kompozit malzemelerden yapılır. Amaçı, ayak bileğini stabilize etmek ve ayak parmaklarının yukarı kalkmasını sağlamak için destek vermekti

Boksör Kırığı Nedir ? ( 5.metakarp distal uç kırığı)

Boksör kırığı, elin beşinci parmağına ait metakarp kemiğinin (tarak kemiği) uç kısmında meydana gelen bir kırık türüdür. Bu kırık, parmağın eklem yaptığı bölgeye yakın bir yerde oluşur. Genellikle, sert bir cisme, duvara ya da masaya kontrolsüz bir şekilde yumruk atma sonucunda ortaya çıkar. Kısacası, boks sporunda ve benzeri aktivitelerde sıkça görülen bu tür kırıklar, elin beşinci parmağındaki metakarp kemiğinin uç kısmında yer alan eklem bölgesine yakın bir kırık olarak tanımlanır. Bu tip yaralanma, genellikle büyük bir kuvvetin ani ve doğrudan bir darbe sonucu kemiğin kırılmasına neden olur.

Boksör kırığı belirtileri nedir ?

Darbe sonrası, elin üst kısmında genellikle belirgin bir şişlik ve yoğun bir ağrı ile karşılaşılır. Bu belirtilerin yanı sıra, beşinci parmakta bükülme hareketinin zorlaşması da sıkça gözlemlenen bulgular arasındadır. Parmak, hareket sırasında ağrı yapabilir ve eklem hareketliliğinde kısıtlanmalar yaşanabilir.

Eğer darbe sonrasında açık bir yara oluşmuşsa, bu durum daha ciddi komplikasyonların ortaya çıkma riskini artırır. Açık yaralar, tendonlar veya sinirler gibi derin dokuların da hasar görme ihtimalini beraberinde getirir. Bu tür yaralanmalar, sadece kemikteki kırıkla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda çevre dokuların da etkilenmesine neden olabilir. Tendon veya sinir hasarları, parmak hareketliliğinde kalıcı bozulmalara yol açabilir ve iyileşme sürecini daha karmaşık hale getirebilir. Bu nedenle, açık yaraların uygun şekilde tedavi edilmesi ve gerekirse cerrahi müdahale yapılması önemlidir.

Kısacası, boksör kırığı sonrası oluşan şişlik, ağrı ve parmak hareketlerindeki zorluklar, genellikle kemik kırığının belirtileridir. Ancak, açık yaralar ve derin doku hasarları, tedavi sürecinde dikkate alınması gereken ek faktörlerdir ve bu durumlar profesyonel tıbbi müdahale gerektirir

Boksör kırığında ne yapılmalıdır?

Boksör kırığı belirtileri görüldüğünde, şişlik ve ağrıyı kontrol altına almak için buz uygulaması ve kolun yukarıda tutulması gibi ilk yardım önlemleri uygulanmalıdır. Buz, bölgedeki kan damarlarını daraltarak şişliği ve ağrıyı hafifletir. Buzu doğrudan cilt üzerine uygulamak yerine bir bez veya havluya sarılmış buz paketlerini kullanarak uygulama yapılabilir.. Buz uygulamasını 15-20 dakika süreyle yapabilir ve bunu saat başı tekrar edebilirsiniz.En kısa sürede tıbbi yardım alınmalı ve radyolojik tetkiklerle kesin tanı konulmalıdır.

Boksör kırığı tedavisi nasıl yapılır?

Tedavide ilk seçenek alçılamadır. Kırığı uygun şekilde düzeltip pozisyonladıktan sonra kırık hattını içine alarak sabitleyecek şekilde açı verilerek boksör kırığı ateli yapılır. Alçılama sonrası kırığın pozisyonu her hafta röntgen ile kontrol edilir. Toplamda 6 hafta süreyle alçı devam ettirilir. Alçı çıkarıldıktan sonra parmakların hareketini tekrar kazanması için fizyoterapi başlanmalıdır.

Eğer kırık çok parçalı ise, kapalı yöntemlerle düzeltmek mümkün değilse ya da düzeltildikten sonra yapılan kontrollerde tekrar bozulduğu gözlenirse cerrahi tedavi düşünülmelidir. Ameliyatla kırık hattı düzeltildikten sonra teller yardımı ile sabitlenir.

Ameliyat genel anestezi gerekmeden sadece o bölgenin duyusunu alan ulnar sinirin uyuşturulduğu ‘ulnar blok ile yapılabilir. bu sayede ameliyat sonrası anesteziye başlı oluşabilecek komplikasyonlar minimize edilir.

Boksör kırığında ameliyat gerekir mi?

Özellikle çok parçalı kırıklar söz konusu olduğunda, bu tür kırıklarda birden fazla kırık parçası bulunur ve bu parçaların doğru bir şekilde hizalanması zordur. Bu tür kompleks durumlarda, ameliyatsız tedavi yöntemleri yeterli iyileşme sağlayamayabilir. Kırık parçalarının yerinden oynanması ve iyileşme sürecinde uyumsuzluk, iyileşme sürecini uzatabilir ve fonksiyon kaybına neden olabilir.

Ayrıca, kırığa bağlı olarak parmaklarda rotasyon deformiteleri gelişebilir. Örneğin, beşinci parmak (küçük parmak) fazla içeriye veya dışarıya doğru kapanabilir. Bu tür deformiteler, sadece estetik açıdan değil, aynı zamanda fonksiyonel açıdan da sorunlar yaratır. Parmakların doğru hizalanmaması, ellerin işlevini kısıtlayabilir ve günlük yaşam aktivitelerini zorlaştırabilir. Eğer kırığın düzeltilmesi ve hizalanması yeterli düzeyde sağlanamazsa, bu durumun düzeltilmesi için cerrahi müdahale gerekebilir.

Boksör kırığı sonrası elim eski haline döner mi?

Doğru tedavi edilen olgularda elin fonksiyonlarını tamamen kazanmak mümkündür. Cerrahi yöntemlerle tel takılarak tedavi edilen olgularda kırık kaynadıktan sonra kemiiğin şekli tamamen eskisi gibi olmaktayken alçı ile takip edilen olgularda tam iyileşme sonrasında bile 5. metakarp kemiği çıkıntısında görüntü olarak eksiklik oluşabilir. Bu durum kozmetik bir sorun olarak değerlendirilmeli , elin fonksiyonlarının azalmadığı durumlarda fazla önemsenmemelidir.

Çekiç parmak nedir? ( Mallet Finger )

Çekiç parmak deformitesi parmağın aldığı darbe sonucunda, parmak ucunu yukarı kaldırmaya yarayan tendonların hasarlanması ile oluşan şekil bozukluğuna verilen isimdir. Parmağı yukarı kaldırmaya yarayan(düzleştiren) tendon (ekstansor tendon) parmağın en uç boğumundaki kemiğe (distal falanks) yapıştığı bölgede yaralanmıştır. Bu yaralanma sonrası parmak ucu aşağı bükük şekilde kalır ve oluşan deformite çekiç şekline benzetildiğinden çekiç parmak olarak adlandırılır. Çoğu zaman parmak üzerinde hiçbir kesinin olmadığı kapalı yaralanmalar sonrasında görülür.

Hastaya parmağı düzleştirmeye çalışması söylendiğinde bunu yapamaz, ancak diğer eli veya muayene eden doktor tarafından parmak düz pozisyona getirilebilir.

Başlangıç döneminde bazı hastalar parmağını tam düzeltebilse de zaman içinde bu esneklik tamamen kaybolur ve parmaın diğer eklemlerini de etkileyecek biçimde şekil bozukluğuna yol açabilir. Doğru tedavi edilmeyen olgularda parmak ucunda sertlik, parmak fonksiyonlarında bozulma be şiddetli ağrı ortaya çıkabilir

Mallet finger ağrı yapar mı?

Mallet finger, parmak uçlarındaki bir tendonun kopması sonucu meydana gelen bir yaralanmadır. Bu tür bir yaralanmada, genellikle parmağın uç kısmındaki eklemde ciddi bir ağrı, şişlik ve hassasiyet gözlemlenebilir. Yaralanmanın şiddetine ve tendon kopmasının derecesine bağlı olarak, ağrı ve şişlik ilk günlerde oldukça belirgin olabilir.

Yaralanma anında ve ilk günlerde parmak ucunda şiddetli ağrı oluşması yaygındır. Bu ağrı, yaralanmanın neden olduğu iltihaplanma ve ödem nedeniyle daha da artabilir. Parmak uçındaki şişlik, parmağın doğal hareket açıklığını kısıtlar ve parmak ucunda rahatsızlık hissine neden olur. Bu durum, parmağın uç kısmında yoğun bir ağrı ve hassasiyetle birlikte, günlük yaşam aktivitelerini zorlaştırabilir.

Şiddetli ağrı ve şişlik, parmak uç kısmındaki tendonun kopması sonucu meydana gelen hasarın doğal bir belirtisidir. Tendon kopması, parmağın doğal hareket yeteneğini etkileyebilir ve bu durumun ağrı ile birlikte olması oldukça yaygındır. Ayrıca, ağrı genellikle yaralanma bölgesine doğrudan dokunma veya baskı uygulandığında daha da şiddetlenir..

Çekiç Parmak Tedavisi nasıl yapılır?

Darbeden sonra erken dönemde buz uygulaması ve nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar parmak ucunda oluşacak ağrı ve şişliğin önlenmesi için faydalı olacaktır. Hastanın parmağına gelen darbenin şiddetine bağlı olarak bazı durumlarda tendon kopmasına kemik parçanın kırılması da eşlik edebilir. Kemik kırığı oluşmayan olgularda dışardan temin edilecek bir çekiç parmak ateli 8 hafta süreyle doğru şekilde uygulanması durumunda ameliyatsız tedavi mümkün olabilir. Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta da bu 8 haftalık süre boyunca parmağın pozisyonun korunması , günlük aktivitelerle oluşabilecek bozulmanın anında düzeltilmesi gerektiğidir.

Mallet finger ateli ne işe yarar?

Uygulanan mallet finger ateli parmağı sürekli olarak ekstansiyon (düz) pozisyonda tutarak kopan tendon uçlarının birbirine yakın durmasını ve zaman içinde iyileşmesini sağlar. Atelin içinde sabitlenen parmak hareket etme şansı olmayacağı için iyileşme dokusu oluşması için fırsat bulur.

Çekiç parmak nedeni ile atelle tedavi yapılan hastanın görüşleri

Mallet finger ateli kaç gün kalmalı?

Atel ile tedavi planlanıyorsa toplam 8 hafta günde 24 saat boyunca atel takılmalı , bu süre sonunda ilave 6 hafta boyunca da atel gündüzleri çıkarılıp geceleri uyurken tekrar takılmalıdır.

Kemik kırığı izlenmeyen hastalarda ortopedi malzemeleri satan yerlerden temin edilebilecek çekiç parmak ateli 2 ay süre ile parmaktan hiç çıkarmadan uygulanır.

çekiç parmak tedavi seçenekleri

Mallet finger ameliyatı nedir?

Bazı durumlarda parmak ucundaki tendon yaralanmasına ilave olarak kemik parça kopması eşlik edebilir. Bu nedenle mallet finger olduğu düşünülen her hastada ilgili parmağa ait röntgen görüntüleri mutlaka incelenmeledir.

Röntgen görüntüsünde kemik parça kopması da saptanması durumunda ameliyatla tedavi ilk seçenek olmalıdır.

Ameliyatı sırasında genellikle lokal anestezi kullanılır, bu da sadece parmağın uyuşturulması ve çevresindeki dokuların his kaybı yaşamasını sağlar.

Kemik parçalarının uygun şekilde hizalanmasını sağlamak amacıyla genellikle iki adet tel kullanılır. Bu teller, kemik parçalarını stabil bir pozisyonda tutarak iyileşmesini sağlar.

Mallet finger ameliyatı ne kadar sürer?

Ameliyat genellikle lokal anestezi ile yapılır ve hastadan hastaya değişmekle birlikte 20 ile 30 dakika arasında sürer.

Ameliyat sonrası ne yapmak gerekir?

Ameliyatta Parmağın en uç iki boğumunu düz tutacak bir tel konulduğu için 2 ay süreyle hastanın parmağını bükmemesi önemlidir. 2 ay sonunda kemik ve tendon iyileşmesi tamamlandığında teller çekilir ve parmak hareketleri için rehabilitasyona başlanır

BAŞPARMAK TENDON SIKIŞMASI ( DE QUERVAIN HASTALIĞI ) nedir ?

Başparmağın hareketini sağlayan tendonların el bileğinde başparmağın tabanına yakın bölgede bir tünelin altından geçerken sıkışması sonrası meydana gelen rahatsızlığa De quervain tendiniti adı verilir. Bu tünelde meydana gelen kalınlaşma ve sertliklerle tünel çapı daralır ve tendonların kılıflarında meydana gelen şişlikler başparmak hareketleri sırasında tendonların tünel altından kayarak hareket etmelerini zorlaştırır.

Ağrı, genellikle başparmağın tabanında ve bileğin başparmakla birleştiği noktada hissedilir. Bu ağrı çoğu zaman keskin, batma veya yanma şeklinde olabilir. Ayrıca, ağrı el bileğine ve önkola da yayılabilir. Bu durum el bileğinde şişlik,ağrı ve başparmak hareketlerinde kısıtlanma ile karşımıza çıkar. Bu klinik tablo, hastalığı literatürde ilk defa tarif eden İsviçreli cerrahın adıyla ( Fritz de Quervain) anılır.

De quervain tendiniti ( başparmak tendon sıkışması)

De Quervain Tendiniti kimlerde Görülür?

El bileği ve başparmağının aşırı kullanımı , kavrama ,tutma , sıkıştırma gibi zorlayıcı hareketlerin uzun süreli ve tekrarlan şekilde yapılması ya da başparmağa alınan darbeler sonrası oluşan inflamasyon de quervain tendiniti gelişme riskini iartırabilir. Ayrıca annelerin bebeklerini taşırken elin aldığı pozisyon; hamilelik ve emzirme dönemindeki hormonal dalgalanmaların etkileri bu durumun ortaya çıkışını kolaylaştırır. Geçirilmiş el bileği kırıkları, travmalar, alışık olunmayan kilolarla yapılan ağırlık egzersizleri sonrasında da de Quervain tenosinovitine rastlanabilir.

De Quervain Tendiniti Belirtileri nelerdir ?

El bileğinin başparmak tarafında görülen ağrı, genellikle el bileği ve başparmak arasındaki eklemde bir sorun olduğunu işaret eder. Bu ağrı, başparmağın güçlü kavrama hareketlerinde, el bileğini döndürme işlemlerinde ve hatta küçük parmak yönüne doğru bükme sırasında artar. Ağrı genellikle başparmağa ve ön kola doğru yayılır. Ayrıca, ağrının bulunduğu bölgede şişlik ve hassasiyet de gözlemlenebilir. Tanı koymada, başparmağı yumruk yaparak bileği küçük parmak yönünde büktüğümüzde meydana gelen ağrı, bu bölgedeki problemlerin tipik bir işareti olabilir. Bunun yanı sıra, bu tür ağrılar, tendinit, eklem iltihabı veya ligament yaralanmaları gibi durumlarla ilişkilili olabileceğinden el cerrahi alanında uzman bir hekimin değerlendirmesi önemlidiri .( Finkelstein testi)

De quervain ateli nedir?

hastalığın başlangıç evresindeki durumlarda tendon çevresindeki şişlik ve ödemi azaltmak için soğuk uygulama, anti inflamatuvar ilaçlar ile birlikte başparmak hareketlerini kısıtlayacak ve parmağı istirahate alacak şekilde bir el bilek ateli / splinti takılması önerilir. Atel, başparmağı ve el bileğini sabit tutarak, bu bölgedeki tendonların aşırı kullanım ve hareketlerden kaynaklanan stresini engeller . Atel içinde parmak hareketleri azalacağından tendonlarda oluşan zorlanma ve inflamasyon zaman içinde azalır ve hastanın şikayetleri geriler

De Quervain Tendiniti için ameliyat gerekir mi?

Tedavide İkk olarak konservatif tedavi yöntemleri uygulanır:

  1. Dinlenme: El bileğinin ve başparmağın dinlendirilmesi, tendinitin iyileşmesine yardımcı olabilir. Bu, ağrıyı azaltmak ve iltihabı kontrol altına almak için önemlidir.
  2. Atel Kullanımı: El bileği ve başparmağın sabitlenmesi için atel kullanılabilir. Bu sayede , tendonların daha fazla tahriş olmasını önlenir ve iyileşme sürecine destek sağlar.
  3. Anti-inflamatuar İlaçlar: Nonsteroid anti-inflamatuar ilaçlar (NSAID’ler) tendonlar çevresinden iltihabı azaltır ve ağrının gerilemesini sağlar.
  4. Fizyoterapi: Egzersizler ve fizik tedavi, tendonların esnekliğini artırarak iyileşme sürecini hızlandırabilir.
  5. Steroid Enjeksiyonları: Şiddetli ağrı ve iltihaplanma durumunda,anti inflamatuvar ilaçlara yanıt alınamadığında kortikosteroid enjeksiyonları tedavi edici bir seçenek olabilir. Uzman hekim tarafından tendon çevresine dikkatlice uygulanması gereken bu enjeksiyonlarla iltihaplanmayı azaltılabilir ve ağrıyı hafifletebilir.

Ancak, konservatif tedavi yöntemlerine rağmen iyileşme sağlanamazsa veya ağrı devam ederse, cerrahi müdahale gerekebilir. Cerrahi, tendonların sıkışmasını veya diğer yapısal sorunları düzeltmek için yapılır. Cerrahi tedavi, genellikle son çare olarak düşünülür ve hastanın durumuna göre değerlendirilir.

Tendon sıkışması ameliyatı sonrası nelere dikkat edilmeli ?

Ameliyat sonrası erken dönemde harekete başlalamak mümkündür ancak el bileğini ve başparmağı zorlayabilecek aktivitelerden kaçınmak önemlidir.

Atel Kullanımı: Genellikle cerrahi sonrası, el bileğini ve başparmağı sabitlemek için bir atel veya bandaj kullanılabilir. Bu sayede hareket miktarı azaltılarak iyileşme hızlandırılır.

Yaraların Bakımı: Ameliyat bölgesindeki yara yerini temiz ve kuru tutmak önemlidir.

Ameliyat sonraki15-20. günlerde yara yerinizdeki dikişler alınır

sonuç olarak De Quervain tenosinoviti, genellikle başparmak hareketleriyle artan ağrı ve şişlikle kendini göstereb bir tendon sıkışması rahatsızlığıdır.İltihaplanma, dinlenme, atel ve fizik tedavi iler olgularda da cerrahi yöntemlerle tedavisi mümkündür.

Glomus Tümörü Tanı ve Tedavisi

Glomus tümörü, nadir görülen ve genellikle iyi huylu olan bir tümör türüdür. Bu tümörler, özellikle tırnak yatağının altında veya parmak uçlarında meydana gelir ve glomus cisimciklerinden köken alır. Glomus cisimcikleri, kan akışını düzenlemeye yardımcı olan küçük damar yapılarıdır. Glomus tümörleri, bu yapının anormal şekilde büyümesi sonucu ortaya çıkar. Genellikle küçük, yuvarlak ve saydam nodüller olarak gözlemlenebilirler. Ancak, tümörler çoğu zaman hastalar tarafından geç fark edilir çünkü belirtiler genellikle yavaşça gelişir.

Glomus tümörlerinin belirtileri, tırnak yatağında veya parmak uçlarında ağrı, hassasiyet ve çeşitli değişiklikleri içerebilir. Bu belirtiler genellikle uzun süre boyunca fark edilmeyebilir.

  • Ağrı: Glomus tümörlerinin en belirgin belirtisi, tırnak altında veya parmak ucunda meydana gelen keskin ve tekrarlayan ağrıdır. Bu ağrı, genellikle dokunma sırasında veya soğuk havada şiddetlenir ve elektrik çarpması hissi verebilir. Ağrı, tırnağın üzerine basıldığında daha da artabilir.
  • Tırnakta Şekil Bozukluğu: Tırnakta deformasyonlar ve şekil bozuklukları gözlemlenebilir. Bu, tümörün tırnak yatağında neden olduğu baskı ve değişikliklerle ilgilidir.
  • Mavi-Mor Nodül: Bazı hastalarda, tırnak altında mavi-mor renkte bir nodül görülebilir. Bu nodül, glomus tümörlerinin karakteristik bir işareti olabilir.

Glomus tümörü tanısını kim koyar?

Glomus tümörlerinin tanısı, genellikle fiziksel muayene ve çeşitli görüntüleme yöntemleri ile konulur.

  • Fiziksel Muayene: . Tırnak üzerine bası uygulandığında ağrının artıp artmadığı gözlemlenir. Ayrıca, parmak altına ışık tutarak kitlenin görünürlüğü değerlendirilir. Bu basit yöntemler, tümörün varlığı hakkında ilk ipuçları elde edilebilir.
  • Görüntüleme Testleri: Glomus tümörlerinin tanısında genellikle daha ayrıntılı görüntüleme yöntemleri kullanılır.
    • Direkt Grafi: Tümör bazen kemiği eriterek kemikte boşluklar oluşturabilir. Bu, direkt grafilerde gözlemlenebilir. Bu yöntem genellikle tümörün kemiğe etkilerini değerlendirmek için kullanılır.
    • Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI): MRI tetkikleri, tümörün yerini ve boyutunu belirlemek için kullanılabilir. Ancak, MRI tetkiklerinin dikkatli ve parmağa yönelik yapılması gereklidir. Yetersiz yapılan MRI tetkikleri, kitlenin doğru şekilde tespit edilmesini zorlaştırabilir. İnce kesitlerle yapılan MRI, tümörün tam olarak değerlendirilmesine yardımcı olabilir.

Glomus tümörü ameliyat gerektirir mi?

Glomus tümörlerinin tedavisi genellikle cerrahi müdahale ile gerçekleştirilir. Tedavi yöntemi, tümörün tırnak yatağındaki yerleşimine bağlı olarak değişir.

  • Tırnağın Kenarında Yerleşen Glomus Tümörleri: Bu tür tümörlerde, genellikle tırnağın çekilmesine gerek kalmadan cerrahi müdahale yapılabilir. Tümör, tırnağın kenarından erişilerek çıkarılır. Bu yöntem, genellikle tümörün başarıyla temizlenmesini sağlar.
  • Tırnağın Ortasında Yerleşen Glomus Tümörleri: Tümörün tırnağın ortasında yerleştiği durumlarda, tırnağın çekilmesi gerekebilir. Tırnak çekildikten sonra, tümör doğrudan erişilerek çıkarılır. Bu işlem, tümörün etkili bir şekilde temizlenmesini ve iyileşmesini sağlar.

Kitle Çıkartılması ve Patolojik İnceleme:

Glomus tümörü çıkarıldıktan sonra, çıkarılan doku patolojik incelemeye gönderilmelidir. Bu inceleme, tümörün hücresel ve yapısal özelliklerini değerlendirir ve tedavi sürecinin doğruluğunu onaylar.

Kemik Erimesi Durumunda:

Eğer glomus tümörü kemiği eritmişse, kemik üzerinin kazınması uygun olabilir. Bu işlem, kemiğin düzgün bir şekilde iyileşmesini destekler ve yeni tırnak gelişiminin sağlıklı olmasını destekler.

Glomus tümörü ameliyatından sonra neler yapılmalı?

Glomus tümörü tedavi edildikten sonra, tümörün tekrarlama olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır. Hasta, düzenli takip ve kontroller ile nüks riski açısından izlenmelidir. Ayrıca, tırnak çekimi yapılan hastalarda yeni tırnağın şekil bozuklukları gösterebileceği unutulmamalıdır.

Ameliyat sonrası genellikle birkaç hafta süreyle bölgenin iyileşmesini desteklemek için özel ateller veya koruyucu sargılar kullanılır. Bu dönemde, parmak hareketlerinin düzenli olarak yapılması, yapışıklıkların ve hareket kısıtlılıklarının önlenmesi açısından önemlidir. Yeni oluşan tırnağın düzgün gelişimi için düzenli kontrol ve gerekirse ek müdahaleler yapılabilir. Ayrıca, hastanın herhangi bir nüks belirtisi açısından takip edilmesi önemlidir. Erken müdahale, iyileşme sürecinin sağlıklı ve başarılı bir şekilde tamamlanmasını sağlar.

Glomus tümörü Diğer Vücut Bölgelerinde görülür mü?

Glomus tümörleri sadece parmaklarda değil, vücudun diğer bölgelerinde de oluşabilir. Bu tümörler genellikle daha nadir görülür, ancak benzer belirtilerle ortaya çıkabilirler.

Sonuç olarak, glomus tümörleri, tırnak yatağında veya parmak uçlarında oluşan nadir ve genellikle iyi huylu tümörlerdir. Belirtiler genellikle belirsiz olabilir, bu nedenle tanı süreci dikkatli bir değerlendirme gerektirir. Tedavi süreci, tümörün yerleşimine ve etkilerine bağlı olarak cerrahi müdahale ve patolojik inceleme ile yürütülür. Uzun vadeli takip ve dikkatli izleme, tedavi sürecinin başarılı olmasını sağlar ve olası tekrarları önler.

Baş parmak kökü kireçlenmesi (1. CMC artriti)

Baş parmak kökü kireçlenmesi, başparmak tabanındaki kemiklerin eklem yüzeyini örten sağlıklı kıkırdak dokusunun kaybolması sonucu oluşan rahatsızlığa verilen isimdir. Zamanla birlikte yaşlanan, eskiyen ve yıpranan kıkırdak dokusu yerini düzensiz ve fonksiyonu zayıflamış kıkırdak dokusuna bırakır.

Baş parmak kökü kireçlenmesi ile ilgili videomuz

Başparmak kökü kireçlenmesi

Başparmak kökü kireçlenmesi kimlerde görülür ?

Baş parmak kökü kireçlenmesi sıklıkla 45 yaş üstü bayanlarda görülmekle birlikte daha önce başparmak eklemi etrafındaki bağlarda yaralanma geçiren ya da bağlarında esneklik olan , başparmak köküne yakın bölgede kırık öyküsü olan , ailesinde benzer rahatsızlıkları olan kişilerde de görülme ihtimali yüksektir.

baş parmak kökü kireçlenmesi sebebi ve tedavisi

Başparmak ağrısı neden olur ?

Başparmak kökündeki kıkırdak doku hasarlandığında eklemde oluşan hasar nedeniyle parmak hareketleri zorlaşır. İlk zamanlarda hareketle birlikte ilerleyen zamanlarda da istirahat halinde bile ağrı ve şişlik şikayetleri oluşur. Hasarlı kıkırdak dokusu sağlıklı bir eklem gibi güçlü ve rahat hareket edemeyeceğinden parmak ile yapılan tutma, kavrama , çimdikleme gibi hareketlerde kuvvet kaybı , hareketi tamamlamada güçlük görülebilir. Bunun yanı sıra eklem hattındaki bozulmaya bağlı başparmak kökünde çıkık görüntüsünü andıran şiş ve büyük eklem görüntüsü gibi deformiteler görülebilir.

Başparmak kökü ağrısı sebepleri

Başparmak kökü kireçlenmesi tedavisi nasıl yapılır?

Rahatsızlığın erken evrelerinde ameliyatsız tedavi yöntemleriyle rahatlama sağlamak mümkündür. Gün boyunca eklem üzerine buz ile soğuk uygulama yapmak , günde 1 ya da iki kere alınacak anti ınflamatuvar ilaçlar başparmak kökündeki inflamasyonu azaltacağından ağrı ve şişlik şikayetlerinde gerileme sağlayacaktır. Ayrıca başparmağı sabit tutacak şekilde el bilek splinti kullanılması eklem hareketini kısıtlayıp eklemin dinlenmesine ve iyileşmesine imkan sağlar.

Daha ileri olgularda eklem içini uygulanacak olabn steroid ile bir kaç ay süre için rahatlama sağlanabilir. Ancak steroid enjeksiyonu her ağrı şikayeti oluştuğunda tekrarlanabilecek bir tedavi yöntemi değildir. Çünkü uygulanan tekrarlayan dozlarda steroid uygulanması farklı yan etkilere yol açabilir.

Tüm bu tedavi yöntemlerinden fayda görmeyen hastalarda ameliyatla tedavi seçenekleri düşünülmelidir.Başparmak kökü tabanı kireçlenmesi için tanımlanmış ve kullanılmakta olan pek çok farklı cerrahi işlem vardır.

Başparmak kökü kiraçlenmesi ameliyatı nedir?

Cerrahi prosedürlerden biri eklem içinde kemiklerin kaynaştırılmasıdır ki bu yöntemin uygulanması eklem hareketini kısıtlar. Bir başka seçenek eklemin hasar görmüş parçasının çıkarılıp, kas kirişinden (tendon) doku nakliyle veya yapay maddelerle yeniden yapılandırılmasıdır. Diğer bir cerrahi yöntem 1. karpometakarpal artroplastisi olarak bilinen yapısı bozulmuş kıkırdan ve kemiklerin bölgeden uzaklaştırılıp, eklem çevresinden bulunan kas tendonlarının rotalarını değiştirerek başparmak ve el bileği kemikleri arasına tampon vazifesi görecek şekilde yerleştirilmesi işlemidir. Ağrı şikayetini azaltmakla birlikte, azalmış olan eklem hareketinde de rahatlama saglar.

Cerrahi sonrası birkaç hafta için alçı uygulanır. Genellikle fizik tedavi uzmanının içinde olduğu bir rehabilitasyon programı elinizin kuvvet ve hareketini kazanmanıza yardımcı olur. Rehabilitasyon programını başında hareketlerde zorluk ve rahatsızlık hissedebilirsiniz ancak zamanla bunlar azalır. Cerrahiden sonar tamamen iyileşme birkaç ay alır.

Baş parmak kökü ağrısının kapalı kameralı yöntemle ameliyatı nasıl yapılır?

Son yıllarda teknolojinin gelişmesi ile 1.9 ve 2.4mm kalınlığında optik kameralar geliştirilerek bu küçük eklemlerin kameralı yöntem ile görüntülenebilir hale gelmesi sağlanmıştır. Kameralar yoluyla ekelm görüntülenerek eklemde şişliğe neden olan yapısı bozulmuş dokular ve kireçlenmiş kıkırdak yüzeyler özel aletler yardımı ile temizlenir. EKlem yapısı bozulduğu için bir miktar dışarı doğru çıkmış başparmak eklemi de aynı anda yerine yerleştirilir ve aynı sorunun tekrarlamamsı için yine kapalı olarak askı sistemi ile sabitlenir.

Bu yöntem ile daha önce uygulanan açık cerrahilerde görülebileek yara iyileşme sorunları azalmıştır. Diğer yöntemlerde kullanılan 7-8cm lik uzun yara izleri yerine başparmak kökü etrafında 1cm den küçük 2-3 adet kesi ile tüm işlemler yapılabilmektedir. Bu sayede ameliyat sonrası dönemde görülebilecek yara açılması, dikişi izi gibi problerin azalmasını sağlar. Ameliyat sadece kolun uyuşturulması ile hasta uyutulmadan yapılmaktadır. uygulanan anestezi tekniği ile ameliyat sonrası 6-8 saat boyunca uyuşukluğun devam etmekte, ağrının en ağır olabileceği bu döenm hastalarımız için son derece rahat ve konforlu geçmektedir.

Ameliyat sonrası herhangi bir alçı yapılmadığı için elin ve parmakların erken dönemde kullanım sağlanmakta ve hastanın fizik tedavi programına hemen alınması mümkün olmaktadır.

Daha önceki yöntemlerde tarif edilen el bölgesinde kullanılan tendonların alınmasına ihtiyaç olmadığı için ameliayt sonrası döenmde elde daha az sorun olmaktadır. Tüm bu avantajları nedeniyle elin erken kullanımımı mümkün olmakta elde güç kaynı oluşma ihtimali azalmaktadır.

Sonuç olarak kameralı sistem ve askı yöntemi il başparmak kökü kireçlenme tedavisi hasta konforunu artırmakta erken kullanıma olanak sağlamaktadır.

Başparmak kökü kireçlenmesi nedeniyle kapalı yöntemle ameliyat olan hastanın görüşleri -1

Başparmak kökü kireçlenmesi nedeniyle kapalı yöntemle ameliyat olan hastanın görüşleri -2

Başparmak kökü kireçlenmesi nedeniyle kapalı yöntemle ameliyat olan hastanın görüşleri -3

  • 1
  • 2